Top
Serdar Ali Çelikler

Serdar Ali Çelikler

serdarc@htgazete.com.tr

01/02/2013

AZİZ YILDIRIM EN DOĞRU HAMLEYİ YAPTI

Bugün bitecek ara transfer dönemine damga vuran takım Galatasaray oldu. Fenerbahçe ise son anlarda atağa kalktı. Taraftarının çok eleştirdiği, “Hani 3 transfer yapacaktınız” diye tepki gösterdiği yönetim, aslında daha farklı bir transfer politikası ile yola çıktı. Ama hep yazdığımız gibi kulübün mali durumu kötü. Üstelik kredibilitesi de yok. Galatasaray’a 20 milyon dolar kredi veren Denizbank, F.Bahçe’ye teminat mektubu dahi vermeyince Belhanda transferi gerçekleşmedi. Mal varlığı G.Saray’dan çok olan F.Bahçe’nin kredibilitesinin bu kadar düşük olmasını Yargıtay sürecine bağlayabiliriz.
İşte;
- Kulübün harcayacak parası yokken,
- Bankalardan teminat mektubu alınamıyorken,
- Başkanın bizzat verdiği “3 transfer yapacağım” sözü ortada duruyorken,
- "Transfer yapsak ne olur, başımızda hoca yok ki" ümitsiz sesleri giderek yükseliyorken,
Yıldırım şahane bir hamleyle Emre kozunu oynadı. Emre hem taraftara ümit aşılayabilecek hem sahada faydalı olacak bir isim olarak kara bulutları dağıttı. Hem de Aykut Kocaman’ın sene sonu gönderileceğine dair kesin bir delil oldu. Belhanda gibi bir “yüksek maliyet” yerine Webo gibi hem ligde performansı garanti hem de düşük maliyetli bir ‘katkı’ tercih edildi. Ziegler ya da Santos hamlesi ise sanki biraz “3 transfer” sözü yerine gelmiş görünsün diye yapılıyor gibi. Toplam performansa baktığımız zaman “Aziz Yıldırım bu sezon ilk kez tam olarak doğru bir iş yaptı” diyebiliriz.
Sol bek transferinin de kiralık olarak yapılacağını düşünürsek maksimum 3-4 milyon Euro’ya ara transferde takıma katkı yapılacak; bütçe zorlanmayacak; verilmiş sözler tutulmuş olacak ve Emre ismiyle birlikte tribünün gazı da giderilmiş olacak. Başkan zaten bu dönemin teknik direktörlüğüne de
soyundu. Çok eleştirilse de bu sezon için doğrusunu yapıyor. Kocaman artık bu takımın antrenörüdür.
Teknik direktör ise bizzat Aziz Başkan’dır. Fenerbahçe, 2013 yılında hala böyle bir zihniyetle yönetilip yönetilmeyeceğini sorgulamalıdır evet. Ve fakat elinizde Kocaman gibi bir antrenör varsa, başkanın soyunma odasına girip taktik de vermesi mecburiyettendir.
2. yarıdaki Yıldırım’ı hem teknik direktörlüğünden ötürü hem de Kocaman’la bu işin olmayacağını çözdüğü için tebrik ediyorum.

 

EMRE TRANSFERİNE BİR DE BÖYLE BAKALIM

Kocaman’ın idefiksleri 17 milyon Euro’ya mal oldu

Aykut Kocaman ego yönetemeyen, kaprisli yıldızları idare edemeyen, kızıp-küstüğü zaman telefonları kapatıp odasından çıkmayan iletişim problemli biri. Karakter yapısı gereği endişeli ve tedirgin. Fransa Ligi dışında dünya futboluna hakim değil. Sadece bu özellikleri nedeniyle bile büyük takım çalıştırması zor. Alex’i kişisel egoları yüzünden “Sen soyunma odasında fazla yer kaplıyorsun ve ben burayı yönetemiyorum“ diye gönderdi. Takımın durumu malum. Kendisine küfreden Cristian’a tepki gösterirken yanlışlıkla araya giren Emre ile itiş kakış yaşadı ve Emre’yi de yedi. Ama Cristian takımda. Kocaman’ın kaprisine kurban edilen Emre’nin boşluğunu doldurmak için F.Bahçe, Meireles’e 10; Topal’a 4.5; Salih’e 1.5 milyon Euro ödedi. Yani Kocaman, bir Emre’nin açığını kapatma adına menajer maliyetleriyle birlikte 17 milyon Euro harcattı, ama yine de o boşluğu dolduramadı! 6 ay sonra “Yaptıklarını unutmam mümkün değil” dediği Emre’nin dönüşüne de ‘Eyvallah’ dedi. Gerçi başkanından izinsiz istifa dahi edemeyen bir adamdan daha fazlasını beklememek lazım. Tek oyuncunun açığını kapatmak için 17 milyon Euro harcatan adama “Dünyanın en pahalı 2. Teknik direktörü” deyince de savunma belli: “Ama o Fenerli...”
Eh, böyle başa böyle tarak o zaman..

 

Mourinho gazlaması Terim’in gidici olduğunu gösterir

Galatasaray medyası tarihsel olarak hep yönetimlerine yakın olmuştur. Çünkü Galatasaray’da uzun yıllardır Fenerbahçe’nin aksine birçok yönetici, gazeteciyle konuşmayı sever. F.Bahçe’de sadece başkan konuşur. Oysa G.Saray’da başkan da konuşur en alt düzey yönetici de. Böylece toplamda taban tabana farklı fikirler ortaya çıksa da yönetime yakın bir G.Saray medyası çoğunluğu olur. Bu durumun faydaları ve zararları vardır. 3 Temmuz sürecindeki gibi “Hedef” herkes için tek olunca her G.Saray muhabiri-yazarı kendi ‘kaynak-yöneticisi’nden belli doneler alıp haber yaptı. Hatırlayın, hemen her G.Saray muhabiri UEFA uzmanı olmuştu. Böyle durumlarda G.Saray medyası kenetlenir. Ama mevcut durumdaki gibi hedef farklılaştığında G.Saray medyası da renklenir. Sezon başını hatırlayın. Tüm G.Saray medyası gelen her yeni transferin ağzından “Terim için geldi”, “Terim var diye tercih etti”, “Terim devreye girdi, ikna oldu” şeklinde onlarca haber yaptı. Zaman geçti, köprünün altından çoook sular aktı. Şimdi yeni transferler Terim’e değil, Jose Mourinho’ya sorularak yapılıyor. Çok değil 6 ay evvel “Terim, Mourinho’yu aradı, Hamit için yardım istedi” diyen kalemler şimdilerde “Drogba, Mourinho’ya sorup geldi” haberleri yapılıyor. İşte G.Saray medyasının zayıf yönü de bu. Kaynak yöneticilerin hedefi değiştiğinde, sızdırılan haberler de değişiyor. Benim bu haberlerden anladığım şu: Sene sonu Terim gider, arada bir iki Mourinho gazı yapılır en sonunda bir Frankafon hoca ile anlaşılır. G.Saray medyasındaki havayı iyi takip etmek gerek. Şimdilik görünen bu. Tablo değişirse öngörümüz de değişir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp