DÜN Türkiye Eğitim Derneği (TED) Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, uzunsüredir yürüttükleri araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Hem ortaöğretim kurumlarına hem de
üniversitelere çocuklarını sokabilmek için ailelerin yaptıkları harcamaları hem de bu sürecin eğitim sistemini nasıl etkilediğini verilerle aktardı. Çalışmanın en çarpıcı sonucu dershane, özel ders, etüt olmak üzere hem ortaöğretim hem de üniversiteye giriş sınavları için ailelerin yaptığı harcamaydı:
Bu rakam yılda 16 milyar 709 milyon 311 bin 739 TL. Yapılan harcama 2010 kamu bütçesinden ilköğretim okulları için öngörülen kaynak miktarına eşitlenmiş durumda.
Sınavlara hazırlık için harcanan kaynaklar geçen yılın yükseköğretim bütçesinin de yaklaşık iki katı. Yani sadece üniversiteye giriş sınavları için yapılan harcamalarla Türkiye’de aynı büyüklükte ikinci bir yükseköğretim sistemi işletilebilir. İşte TED’in araştırmasından çıkan sonuçlardan yalnızca iki çarpıcı nokta.
Sınavlar aileye yalnızca ekonomik yük getirmiyor. Aynı zamanda ailenin çocuklarıyla ilişkilerini de sosyal yaşamını da olumsuz etkiliyor. Araştırmaya göre öğrencilerin yüzde 40’ı ailelerinin kendilerinden başarabileceklerinden fazlasını beklediklerini ve bundan dolayı stres yaşadıklarını söylüyor.Evde sohbetlerin ana konusu yüzde 90 sınavlar olunca bunun aile ilişkilerini nasıl etkilediğini siz düşünün. Üstelik evdeki tartışma konularında da ilk sırada çocuğun ne kadar test çözdüğü yer alıyor.
Eğitim sistemi derseniz tamamen sınavlara odaklı hale gelmiş durumda. Öğrenciler sınavlarda soru çıkmayan dersleri “dersten bile saymıyor”. Bu durumda
müzik, resim, beden eğitimi gibi dersler, ders değil. Öğrencilere göre sınavda soru çıkmıyorsa kaldırılmaları gerekir.
Çocuklar okuldan çok dershanede zaman geçiriyor, dershane sayısı genel lise sayısını geçiyor. Okudukça içiniz daralıyor değil mi? Oysa bunlar araştırmadan sadece birkaç madde. Yıllardır eğitimde yapılan yanlışların faturalarını toplum olarak ödüyoruz ama asıl çocuklarımız ve geleceğimize ödetiyoruz.