Top
Özcan Tikit

Özcan Tikit

otikit@htgazete.com.tr

21/01/2010

Türkiye'nin neden İsrail'e ihtiyacı var?

TESADÜFE bak, tam da ben Türkiye'nin İsrail'e ihtiyacı olduğu konusunu yazmaya hazırlanırken, İsrail Askeri İstihbarat Başkanı Tümgeneral Amos Yadlin'in, "Türkiye'nin İsrail'e artık ihtiyacı yok, çünkü 90'lardaki gibi Suriye ile düşman değil" şeklindeki sözleri ajanslara düştü. Çok doğru söylüyor, ama önemli bir noktayı gözden kaçırıyor. İsrail'in farkında olmadan Türkiye'nin önemli bir ihtiyacını gidermeye başladığını görmüyor.
Konuyu biraz açalım isterseniz. Türkiye, dış politikasında eksen kayması değil ama "eksen açılması" olarak açıklanabilecek yeni bir vizyon belirledi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu yeni dönemde tüm sınır komşularıyla "sıfır sorun" politikasının izleneceğini söylüyor. Bakanın açıklamalarının satır aralarını ve özellikle de sonuçlarını dikkatle okumakta fayda var.
Kısa vadede vardığımız sonuç; askeri tatbikatlarda düşman kuvvet olarak gösterilecek devlet kalmadı. Dış mihraklar cenneti Türkiye, 7 değil 77 düvelle dost bir devlet haline geldi. Ancak dış politikada minimum da olsa bir sorununuz yoksa bu bir eksikliktir. Bana yeryüzünde tek bir iddialı devlet gösteremezsiniz ki dış siyasetinde en azından "bir" ihtilafı olmasın.
Çünkü dış husumetler gerektiğinde iç politikayı dengeler. Zaten Davutoğlu da, dış politikanın artık halkın vicdanından kopuk olamayacağını boşuna söylemiyor. Gün olur dış mihrak içte bütünlüğü muhafaza etmenize yardımcı olur. Davos Zirvesi ve büyükelçi krizi sonrasında oluşan siyasi havayı hatırlayın, bana hak vereceksiniz. Farklı kutuplarda yer alanlar aynı cephede yerlerini almadılar mı? Aldılar, hem de ciddi kutuplaşmaların yaşandığı iddia edilen dönemlerde. Her kesimden, "Oh ne iyi oldu, şu İsrailli denyomat saygısızlık etti de yeniden tek vücut olduk" diyen birçok kişiye rastladım.
Görüyorsunuz ki İsrail kendisine rağmen Türkiye için aslında dengeleyici bir rol oynuyor. Pekâlâ daha açık konuşalım; ortada bir rol taksiminin olduğunu mu ima etmeye çalışıyorum? Kesinlikle hayır. İsrail içteki tansiyonu dengeliyor ama isteyerek değil, mevcut hükümetinin sakilliğiyle buna olanak sağlıyor.
700 yıllık devlet geleneğine sahip Türkiye, bir ayrılık döneminden sonra yeniden Arap sokaklarıyla dostça ilişkiler kurmaya çalışıyor. İsrail ise Arap sokaklarında, ayağında yumurta topuk kundura, elinde çakı, öfke dolu gözlerle etrafı keserek volta atan arada bir de "Var mı ulan bana yan bakan" diye narayı patlatan toy bir delikanlıyı andırıyor. Türkiye dahil, bölgede minimum vicdanla hareket eden devletlerle sağlıklı ilişki kurması da haliyle kolay değil.
İşte tüm bu sebeplerden Türkiye ile İsrail, sadece iki ülke halkları isterlerse yeniden makul dostlar olabilirler. Zira Davutoğlu'nun açıklamaları da İsraillilerin eylemleri de iki ülke ilişkilerinin artık iç siyasetten bağımsız olamayacağını gösteriyor.
O halde İsrailli ve Türk siyasetçilerin yapmaları gereken de artık birbirlerinin halklarına konuşmaktır. İsrailli liderler haklı olduklarına inanıyorlarsa mesajlarını Ankara'ya değil Ankaralıya vermeliler. Başbakan Erdoğan da Gazze'deki haksızlığa değindiği mesajlarında Tel Aviv yönetimiyle birlikte Tel Avivliyi de muhatap alırsa daha faydalı olur kanaatindeyim.
İsrail halkını kazanabilirseniz barışçı liderlerin iktidara gelmesine yardımcı olabilirsiniz. Böylece devlet terbiyesinden yoksun denyomatlarla muhatap olmak zorunda da kalmazsınız. Aksi halde İsrail, Türkiye'nin çatışacağı bir dış mihrak olarak kalmaya devam eder.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp