Top
Nuri Nencan

Nuri Nencan

nnencan@htgazete.com.tr

08/06/2016

Komşuluk ve ihanet

 

1981 yılında babam ölünce annemi yanıma almaya karar verdim. O zaman Güzelyalı’da hem oturduğum hem de karşısındaki daireler bana aitti. Anneme eksiksiz bir konut hazırladım. Emrine iki de yardımcı vermiştim. Ne var ki bir süre sonra annem huzursuzluk duymaya başladı ve Eşref Paşa’da babamla ömrünü geçirdiği kendi evine gitmeye karar verdi.

Israr ve talep öylesine arttı ki bir gün elimle, benim de içinde büyüdüğüm mütevazı evine götürdüm. Ne olduysa oldu, birdenbire evin içi komşulardan geçilmez oldu. O zaman anladım ki komşuluk son derece önemli vakıadır. Türk Ulusunun en büyük vasıflarından bir tanesidir. Yemez yedirir, giymez giydirir. İnsan ilişkilerindeki bu dostluk, komşuluk ne kadar önemliyse, milletler arası ilişkilerde de son derece önemli bir konudur.

Gidin Almanya’ya, gidin Fransa’ya, gidin Avrupa’nın herhangi bir ülkesine. Bir adres sorun. Kimse size yol göstermez, yüz vermez.

Ama Türkiye’de özellikle bir yabancı adres sorsun, bizler sadece tarif etmekle kalmaz, o kişiyi gitmek istediği yere kadar götürürüz.

Şimdi bakıyorum, büyük çoğunluğu Osmanlı’dan kopmuş küçücük devletçikler bizden selam sabahı kesmek için bahaneler yaratmaya çalışıyorlar. Topraklarında resmen ve kaçak olarak en az beş milyon vatandaşımızı barındırdığı, 1960 dan sonra alman mucizesini yaratan Anadolu’nun çilekeş ve elleri nasırlı babalarımız, ablalarımız, amcalarımız ve dedelerimiz unutulmuş.

Yeşiller Partisi eş başkanı Cem Özdemir diyor ki; “Ben Türküm, ama Alman vatandaşıyım. Ve bir Ermeni yandaşıyım.”

Bayram değil seyran değil, eniştem beni neden öptü.”

Bu deyimi hepimiz biliriz. Ortada fol yok yumurta yok. Nereden çıktı “Ermenileşmek”. Oysa biz diyoruz ki gelin arşivlerimizi açalım.

Daha dün diyebileceğimiz bir süre önce, Adolf Hitler’in, Musevileri dünya yüzünden silmek için neler yaptığını dünya gördü.

Almanya’dan kaçanlar arasında, üniversitede bana ve benim gibi on binlere ders veren ve bizleri yetiştiren Alman kökenli Musevi hocalarımız vardı. Örneğin bir Neumark hocamız vardı ki, Türk Hükümetine başta Gelir Vergisi olmak üzere tüm vergi yasalarını hediye etti.

 

VAHŞET

 

Bu satırları yazarken İstanbul’da gerçekleşen menfur bir suikast haberiyle sarsıldım. Sadece komşu ülkelerin değil, komşu olmayan büyük devletlerden bazılarının ve kendilerini maşa olarak kullandıran bazı vatandaşlarımızın da ihanetine uğradık.

Silahlarınızı gömün” demekle bu işin çözülemeyeceği anlaşılıyor. 1984’ten beri acı yaşıyoruz ve ıstırap çekiyoruz. Bu sorun güç kullanarak çözülemedi. Bugün şimdilik 7 si polis11 vatandaşımızı kaybettik.

Mübarek ramazan gününde buna kalkışanları lanetliyorum. Allah cezalarını versin diyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm ülkemize başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Gelin takvimlerden bir yaprak koparalım. Karakoç’un şiirini beraber okuyalım;

 

ÇALIŞ DERLER

 

Çalış derler ayak

bağlı, el bağlı

Konuş derler, dudak

bağlı, dil bağlı

Kalk git derler, kapı

bağlı, yol bağlı

Kalmak istiyorsun

bırakmıyorlar

Aydınlık ararsın

her gün her yerde

Çekerler önüne

yedi kat perde

Zulüm kimden gelir,

adalet nerde?

Bilmek istiyorsun

bırakmıyorlar.

Yıllar boyu uykuları

bölündü

Uçacakken

kanatların yolundu

Hayat hakkın vardı

elden alındı

Ölmek istiyorsun

bırakmıyorlar.

Kalın sağlıcakla...

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları