Top
Nihal Bengisu Karaca

Nihal Bengisu Karaca

nbkaraca@htgazete.com.tr

29/08/2012

‘İran-Rusya-Çin blokunda yer almalıydık’ diyemiyorsan...

HÜKÜMET bugüne kadar görüp göreceği en geniş, en renkli karşı cepheyi elde etti. Suriye konusunda herkesin kafası çok karışık, ama ipi göğüsleyenler kendilerini Türkiye'nin Suriye ile savaşmaktan zevk aldığı/alacağı tezine inandırmış olanlar.
Daha Antep'te ölen vatandaşların kanı soğumadı. İçinden kendisini de yönetecek bir şehir yapılanması, örgüt mahkemesi vs. çıkarmış bir örgüte gelişme çağındaki örgüt-çük muamelesi yapıp "Ama üstlenmedi ki..." parantezi içine aldıkları yeni-PKK'ya iki çift laf edemeyenler Özgür Suriye Ordusu'nu tümden El Kaide yapmaya, tepesine de Dışişleri Bakanı'nı kondurmaya gönül indirebilmekteler. Özgür Suriye Ordusu'nun eline aldığı silahlardan dolayı Türkiye'yi suçlarken, aynı ordunun döktüğü kan üzerinde yükselen; elini taşın altına koymadan kazanım elde eden PYD'yi meşru bir aktör olarak lanse etmekte gösterdikleri acelecilik de manidardı. Gaziantep'te yaşanan trajedi "PYD-PKK Baharı"na yönelik destek çıkışlarının yönünü değiştirdi, şimdi bütün çaba "Hatay, El Kaide üssü oluyor" imajını pekiştirmek için harcanıyor.
Bundan birkaç yıl önce Türkiye'nin Suriye ve İran ile iyi ilişkiler kurmasına karşı "Türkiye'nin ekseni kayıyor" şeklinde özetleyebileceğimiz bir Türkçe sözlü hafif batı müziği icra edip, bugün "Vay niye ilişkilerimiz bozuldu" türküsü söyleyenler mi dersiniz, daha sofistike davrananları; Türkiye'yi hem Suriye muhalefetine "aşırı" destek verdiği için eleştirip hem de "Hani uçuşa yasak bölge olacaktı, hani insani koridor oluyordu, nerde?" diyenleri mi ararsınız... Sorun, Türkiye'nin fazla müdahil olması mı, azla yetinmeye çalışması mı, yoksa Suriye'de ne yapıp edip Sünni-İslamcılardan oluşan bir muhalif grup tezahür etmesinin önüne geçememesi mi? Buna bir karar verelim.
Suriye'de olaylar başladığında, Esad'ın bir an önce durdurulması gerektiğini söyleyerek Türkiye'ye bazı roller düştüğünü yazıp çizenler vardı bir de, n'oldu onlar? Kimilerini bugünlerde "endişeli fütürist"i oynarken görüyorum. Ya bir şeyler umdukları gibi gitmemiş ya da ağır markaj öncesi kekeme taklidi söz konusu.
Suriye'yi ve şimdi Türkiye'nin sınır illerini yakan ateş elbette büyük bir sorun. Ama bu işten sadece Türkiye'yi sorumlu tutmayı çalışan cephedeki genişlemenin ve "Hatay'da sarıklı ve kara sakallı adamlar göründü!" dilinin BM'den "Esad'ın gitmesi için henüz erken" sözünün geldiği, Hillary Clinton'ın Suriye muhalefetini dizayn turlarına çıktığı bir döneme denk gelmesi de bize bir şey anlatıyor. Mesaj şu olabilir mi?: "Türkiye, Suriye'de adam gibi bir grubu desteklemedi, gitti İhvan'ı ve hatta Sünni selefi grupları destekledi, biz bu imajı beğenmedik."
Türkiye, Batı ittifakıyla ilişkilerini kaybetmeden bölgeye açılmayı denediği için taşın altına elini koydu. Hem denge siyaseti gözetmeye çalışıyor, hem de muhaliflerin taleplerine verdiği karşılıkların saha dinamiklerinde yarattığı değişime ve olasılıklara adapte olmaya çalışıyor. Türkiye eğer Rusya-İran-Çin-Suriye tarafını seçseydi, kıyameti koparacak olanlara sormak lazım, eğer Suriyeli muhaliflerin İslamcılık kimliği bu kadar baskın olmasaydı ve bu potansiyel en başta ABD'yi ve kimi AB ülkelerini bu kadar rahatsız etmeseydi yine de söz konusu itirazlarınızı serdedecek miydiniz? Suriye muhalefeti hayal bu ya, sosyolojik tabloya nal toplatan bir faraziye ile "İslami harekete mesafeli" kimselerden oluşsaydı, yine de "taşeron Türkiye" ifadesindeki kınamayı bu kadar belirgin bir biçimde kullanacak mıydınız? Sanmıyorum.
Daha net bir soru sormak lazım belki de. Türkiye'nin Suriye konusundaki tercihlerinin önemli bir yüzdesi Batı ittifakı üyesi olmasıyla ilgili. "İran-Rusya-Çin blokunda yer almalıydık" diyebiliyor musunuz? Bu cevabı gönül rahatlığıyla verebilenler, Türkiye'nin izlediği Suriye politikasından memnuniyetsiz olurken sonuna kadar tutarlıdır. "Hayır, tabii ki Kuzey Atlantik Antlaşması, şey aslında USA, tabii ki Batı ittifakı..." diyenler ise değil. Onlar bir zahmet ellerini vicdanlarına koyup yüzleşmeye devam etmeliler. Madem işlerin bu denli sarpa sardığından ve hatta batağa saplandığımızdan eminsiniz, nasıl oluyor da bütün bunlara sebep olan neredeyse sadece Türkiye oluyor? Aklınız kesiyor mu bunu?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp