Top
Nihal Bengisu Karaca

Nihal Bengisu Karaca

nbkaraca@htgazete.com.tr

09/12/2011

Ciddi ciddi güldüren komedi...

İLK duyduğumda inanmamıştım. Bireysel acılar usta bir senaristin elinde "komedi"ye dönüşebilirdi ama "Kürt meselesi" gibi halen sürmekte olan güncel ve toplumsal bir trajediden "komedi" çıkar mıydı. Çıksa bile, bunun izleyici tarafından doğru bir biçimde algılanabilmesi için dolayların" üzerinden birkaç on yıl filan geçmesi, acıların küllenmesi gerekmez miydi?
Gerekmezmiş...
"Yangın Var" filminin yapımcısı ve senaryoda Murat Batgi'ye eşlik eden Koray Çalışkan'ın davetini aldığımda, bu kadar leziz bir çalışma izleyeceğimi tahmin etmemiştim. 2010 yılında basına yansımış gerçek bir olaydan, Diyarbakır'ın Trabzon'un Çayırbağı Beldesi'ne hediye ettiği bir itfaiye kamyonunun hikâyesinden esinlenen film, politik endişelerden şehit ailelerine, Kürt siyasi hareketinin motivasyonundan popüler kültürün fenomenlerine kadar birçok unsuru tebessüme eklemlemeyi başarıyor. Karadenizli Koşman, itfaiye arabasını almak için ilk gez geldiği Diyarbakır'dan, bazı gizemli nedenlerle bu yolculuğa eşlik etmek isteyen Asya ile ayrılıyor ve fıkra tadında bir yol hikâyesi başlıyor.
Yangın Var, Türkiye'nin en ciddi meselesini ele almakla kalmıyor, ciddi ciddi güldürüyor da... Çünkü bize kendimizi gösteriyor; perdede gördüğümüz, terörizmle taçlanan devasa meselemizle yüzleşmekten kaçarken yaptığımız "komikliklerden" başkası değil. Acılarla baş etmeye çalışırken içine düştüğümüz çelişkilerden, savunma mekanizmalarından...
Komedi diyorsak, ağır kahkaha terkibiyle karşılaşacağınız beklentisine ya da endişesine kapılmayın. Buna kahkahadan ziyade "kahkafa", düşünen komedi desek yalan olmaz. Filmin en iyi yanı, hiçbir duyguyu üzerinize boca etmemesi. Ne hüznü sömürüyor, nede mevzunun gerektirdiği hassasiyetten ödün veriyor. Kafanızı gözünüzü yarmadan, kıymık kıymık etmeden ve sulandırmadan ilerletiyor öyküsünü. Bizi birleştiren Ahmet Kaya, bizi birleştiren Selvi Boylum Al Yazmalım, o hep söylediğimiz "din" ortak paydası dışında da, Kürtlerle Türklerin ne çok ortak hatırası, ne çok ortak zevki olduğunu söylemek üzere tevazuyla icra ediyorlar rollerini.
Filmin başında, BDP'li belediye mensuplarını ima ettiği su götürmez olan temsili karakterlerin yer aldığı "Beyaz Kürt düğünü sahnesi" küçük bir eleştiriyi hak ediyor ama. O kadınlardaki ne frapanlıktır, o ne denli dekolte tuvaletlerdir demeden geçemiyorsunuz. Bu kareler ne yazık ki Kürt siyasi hareketi içindeki insanları İslam geleneğinden ve örfünden çok ama çok kopukmuş gibi gösteren, onların adresini Zerdüştlük vb. hanelere yazmaya gayret eden siyasi trende meşruiyet sağlayacak cinsten. Çalışkan'la birlikte yaptığımız Üç Nokta devam etseydi, programda kendisine takılırdım, "Filmi yapan Beyaz Türk olunca hatlar karışmış biraz" derdim. Anlatılan aynı zamanda bir "peri masalı" olduğu için, arkadaşlar direkt Hans Christian Andersen'e bağlamışlar, eh olacak o kadar...
Yeri gelmişken bir noktaya daha temas etmekte fayda var: Eğer huysuz bir izleyici iseniz, film Asya üzerinden Kürt tarafını kayırmış; Türkleri, vatanını sevmekten başka bir derdi olmayanları ise Trabzonlu Koşman tarikiyle karikatürize etmiş diyebilirsiniz. Ben de size derim ki, abartmayın, konusu bu topraklarda filizlenen ve içinden peri masallarına özgü bir aşk geçirmek durumunda olan her hikâyeye en az bir adet "Keloğlan" gerekir. Komik durumlar Keloğlan'ın görevidir ve aşk varsa kız prensestir.
Murat Saraçoğlu'nun yönettiği filmde Nesrin Cavadzade, Osman Sonant, Şerif Sezer, Settar Tanrıöğen, Yavuz Bingöl ve Erkan Can rol alıyor. Koşman rolündeki Osman Sonant'ı çok seveceğinizi tahmin ediyorum.
Yangın Var bugün gösterime girdi. Umarım izlersiniz. Sadece eğlenceli olduğu için değil, kalıcı bir ateşkesin ve kesintisiz barışın duygusal zeminini oluşturmak için gösterdiği incelikli çaba nedeniyle de.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp