Top
Nihal Bengisu Karaca

Nihal Bengisu Karaca

nbkaraca@htgazete.com.tr

06/11/2011

Vakumlu kurban

BUGÜN bayram. Erken kalktı çocuklar. Büyükler ise az sonra “Nerede o eski bayramlar” diyerek yeni bayramların kendilerini kesmediğini ifade edecekler. Bir bayram ritüeli olarak. Çünkü her gelen bayramda çocukluğunu arıyorsun. Yok ki o artık, bitti gitti. Acı gerçek bu, sen de sahiden büyü ve bayramın sadece yoksullara ve çocuklara geldiğini anla. Hoş artık çocuklar için de maceralı bir şey değil Kurban Bayramı artık. Büyükler için de. Estetik ve hijyenik kaygılar arttı, kurban kesimleri belediyeler tarafından kayda kuyda alındı, mezbahalara taşındı.

Çoğunlukla yardım kuruluşlarına, bu işi bizim yerimize yapacak organizasyonlara vekâlet veriyoruz zaten. Daha medeni, daha konforlu ve “vakumlu”. Oysa eskiden, bir çocuk için Kurban Bayramı son derece sofistike bir şeydi. Bütün mahallenin dört katlı ve arkası geniş bahçeli evlerden oluştuğu, öğretmenin, doktorun, toptancının, nakliyatçının, esnafın, yoksul ve orta hallinin bir arada oturduğu bir muhitten hatırladığım ilk kurban anılarımı gözden geçirdiğimde bir Fellini filmine yetecek kadar bol keşif ayıklıyorum. Biz çocuklar çekirge sürüleri gibi bir kurban kesiminden öbürününkine akar, “koşun koşun öbür bahçede sığır kesiliyormuş” duyurularına anında cevap verir, hatta kesime yardım eder; her seferinde korku ve ürperme yaşar, yine de merakımıza engel olamaz, sonra bu merakla ilgili suçluluk duyguları yaşar, ancak akşam olduğunda bu karmaşık duyguları sağaltmayı başarmış olurduk.

Öpülen her el et kokardı ayıca, midemiz bulanırdı ama çok dert etmezdik. Yine de kesilen hayvanlar nereye gider, Allah onların acı çekmemesi için özel bir metot uyguluyor mu, sorularını sorar, cevap arardık, yanıtlar da tatmin edici olmazdı. Etleri yoksullara bizzat verirdik, yüzlerindeki ifadeyi bizzat görürdük. Ve daha bir sürü şey: Anatomi dersi öğrencisinin merakını, bir canlının ölümüne ilişkin rahatsızlığı, ilk kez giyilecek “bayramlıklar”ın verdiği sevinci, “bayram harçlığı”nın “değerlendirilmesi” üzerinden çıkan akıllı davranış üretme zorunluluğunu tek bir gün içinde yaşardık. Gündüz kesilen koyunlar, sığırlar gece gelip bizi rahatsız etmezdi, yılda bir kere gerçekleştiği için de alışılmazdı, öyle bir şeye alışılmaz. Her yıl yeniden başlardı aynı karmaşık duygular döngüsü ve biz yine izlerdik kurban kesimini. Vahşi olduğumuzdan değil, sadece çocuk olduğumuzdan.

Çocuk ,sanıldığının aksine, hiç o kadar naif değildir, yaşadığı şeylerin gerçekte ne anlama geldiğini büyüdükçe keşfedecektir. Hâkezâ çocukken alınan hasarların neden olduğu psikolojik sorunlar da genelde yetişkinliğe geçildikten sonra tebarüz eder, çocukken değil. Nitekim, ilk kurban anılarının bünyeye zımbaladığı “bilgi”yi, yeni tüketim alışkanlıklarına ilişkin farklı tavırları gördükçe tefrik edebildim. O bilgi özetle şuydu: “Tabakta durduğu gibi değil”.

                                                                    *

Şimdi oğlumun ve yaşıtlarının bizim kurban maceralarımızın tek bir karesine bile katlanamayacağını, daha bıçağın ilk darbesinde kendilerinden geçeceklerini biliyorum. Bakamazlar, ama et ve et ürünleri tüketiminde de bizim kuşaktan daha fütursuzlar. Yeni çocuklar hamburger salam sosis jambon ve belki köfte dışında bir şey yemek istemiyorlarsa bunun bir nedeni de, yedikleri “et”in nereden geldiğine ve hangi yolla edinildiğine dair bir tanıklıkları olmamasındandır. Sadece onlar değil, genel olarak insanlık, protein ağırlıklı leziz kırmızı etli yemekler yemenin bazı hayvanların tepinerek böğürerek pek tabii acı çekerek verdiği hayatları pahasına gerçekleştiğini unutmaya meyyal ise; neredeyse her gün et yiyen bir güruha dönüşmüşse bunun bir nedeni de onları sadece “tabakta” gördüğü içindir. Kurban kesimini yerinde müşahade etmiş kimse ona marul muamelesi yapamaz. Kurban kesimine tanık olmuş kimse akşam yemeğinden kalan rostoya, artan ve kolayca atılıveren çoban salatası gibi davranamaz. Kanımca kurban kesmenin vacip kılınmasındaki hikmetler arasında bu da var. Normal zamanda et almakta zorlanan yoksulların vücutlarına değerli proteinlerin girmesini sağlamak, normal zamanda et yiyebilen hali vakti yerinde insanlara da, bu imtiyazın bedelini hatırlatmak. Bayramınız kutlu olsun.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp