Top
Nihal Bengisu Karaca

Nihal Bengisu Karaca

nbkaraca@htgazete.com.tr

04/11/2011

Anadolu Darwinizmi

13 yaşında iken 26 kişiye mal gibi "satılan" N.Ç.'nin davasındaki "beraat gibi kararlar" doğal olarak tepki yarattı. Ama kıyamet de kopmadı işin doğrusu. Kopmaz...
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Bir daha böyle kararlar söz konusu olamayacak" diyor. Dava konusu fiilin 2002'de işlenmesinden dolayı, eski ceza yasasının uygulandığını, suçun 2005'teki düzenlemeyle aldığı yeni boyut nedeniyle böyle suçlar işleyenlerin bu kadar az ceza ile kurtulmasının artık mümkün olmadığını belirtiyor. İçimize belli ölçüde su serpse de yeterli değil. Çünkü bakın, Yargıtay "N.Ç. ahlaki kötülüğünün farkındaydı, olaya ruhsal yönden mukavemet etmeye de muktedirdir, olay kendi rızasıyla olmuştur" diyor. Günlerdir mahkeme kararında bahsi geçen "rıza"yı düşünüyorum. N.Ç. ne yapsaydı, yargıçlar onun "ruhsal mukavemet" ettiğine ikna olurlardı mesela? "Müşterilerin" önünde bileklerini mi kesmeliydi mesela?
Reşit olmamış kişilerin cinsel ilişkiye girmesi ve bu ilişkiden doğan hukuk sonuçlar bağlamında "rıza"nın olup olmadığının tespiti bugün Batılı liberal demokrasilerin başını bir hayli ağrıtan bir konu. A'dan Z'ye, "çocuk anneler" ile uğraşıyorlar. 14-15 yaşındaki kızlar sık sık, popüler kültür teşvikiyle gayet de isteyerek, hoşlandıkları ve yaşıtları bir erkek çocuktan hamile kalıyorlar. "Durun siz çocuksunuz, bebek yapamazsınız" filan dinlemiyorlar, yaptıkları bebek "yok hükmünde" olamıyor, yetişkin olmayanların eylemleri ile hukuki sonuç doğuramayacakları tezi de çöküyor. Evlilik, reşit olma yaşı ile kayıtlanmış durumda, fakat bu yaşın altındakileri cinsel ilişki konusunda sınırlandıran tutumlar "özgürlükle" çelişiyor, ancak özgürlük sınırlandırılmadığı zaman da ortaya bir yığın sorun, dava ve bebek çıkıyor. Nerede rıza varsayılacak, nerede yok sayılacak, hangisi tecavüz hangisi değil bir hayli zor ayrımlar artık. Reşit olmayanların kendi iradeleriyle cinsel ilişkiye razı olamayacakları varsayımı çoktan çöpe gitti. Bazı davalara özgü olarak bu yaş 16 ya kadar indi. Lakin hiçbir zaman da "13" yaşın sınırlarına gelinmedi!
N.Ç. davasında "rıza var mıydı yok muydu" diye arayışa girenler vicdanlarını yitirdikleri gibi önemli bir noktayı da görmezlikten geliyorlar: N.Ç. okul çıkışı yaşıtlarıyla "takılan" ve sonuçları ağır gelince muhataplarını dava eden bir İngiliz kız değil. N.Ç., iki kadın tarafından "apaçık" ve hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde yaşı bir hayli ileride adamlara "satılmış" bir insan. Bu şartlarda "Rızası var, ruhsal mukavemet gözlemlenemedi" demek kadar skandal bir tutum düşünülmez.
Neden "Söz konusu koca koca, kerliferli, ensesi kalın 'amcalar' ise 13 yaşındaki bir kızın 'rızası' teferruattır" denilemedi?
Mantığı deşifre ettiğimizde karşımıza, N.Ç.'nin aslında çocuk filan olmadığına dair bir önkabul çıkar. Hemence davranıp, "İslam dini de öyle kabul ediyor ya, ondan" diyecek olanlara, ikinci paragraftaki seküler pratiklere tekrar bakmalarını öneririm. Ayrıca evet, din buluğa ermeyi bir yetişkinlik ölçüsü olarak görüyor. Ancak fuhuşu lanetlediği, kadın ve erkek ilişkilerine oldukça sıkı düzenlemeler getirdiği için cinsel istismarın önüne geçmeyi de hedefliyor. Ama bazı kodları alıp, onun içine canının istediği formları ekleyen kültürel pratik, ne yazık ki kadınların aleyhine işliyor. Zayıf olanın haklarının, borusunu öttürmeyi temel şiarı haline getirmiş "güçlülerin insafına" terk edildiği yapılarda, gizli kast sisteminin geçerli olduğu topluluklarda, dini, ahlaki, hukuki kodlar bağlamlarından koparılıp güçlünün hizmetini görecek bir kombinasyon halini alıyorlar. Ticarette de iş görüyorlar ziyarette de.
Batılı toplumlar yaptıkları tercihlerin kötü sonuçlarını liberal değer yargılarıyla aklamaya çalışırken, bizim topraklarda keskin bir tercih yapmadan kodları karıştırıp, işler ters gidene kadar bildiğini okumak var. Dinden, töreden, seküler hayat tarzlarından sadece istedikleri ve beğendikleri kısmı apartan avantajlılar, yaptıkları alaşımı "küçük balığı yutarken" kendilerini gizleyecek bir pelerin olarak kullanıyorlar.
Ben buna "Anadolu Darwinizmi" diyorum. İzlerini "Bas bas paraları Leyla'ya... Bi' daha mı gelicez dünyaya" şeklindeki "özlü" ve "sözlü" folklorik ürünlerimizde de görebilirsiniz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp