Top
Nihal Bengisu Karaca

Nihal Bengisu Karaca

nbkaraca@htgazete.com.tr

03/04/2009

Kadının yeri beşiğin yanı mıdır?

ÜZERİNDE ingilizce cümleler yazan tişörtleri, kültürel birikimi ve enginlere sığmayan belagatı ile ünlü bir büyüğümüz, mütedeyyin kesime hitap eden kanallardan birinde, şu cümleleri sarfederken görüldü:

"Ben başörtülü kızların üniversiteye alın¬mamasından çok memnunum" diyordu hatırlı kişi, "...Annelik potansiyeli olan genç kızlarımızın ne işi var zaten orada..." mealinde cümlelerle tamamlıyordu görüşünü.

Bu yaklaşım, epeydir malum olanın ilamıdır. Şahıs sadece dile getiriyor ve vehm mi, gerçek mi olduğunu ayırt edemediğimiz bir noktada bizi aydınlatıyor, acı gerçekle yüzleşme fırsatı veriyor. Nedir o ? Nasıl ki, dışarıdan pek medeni, az kazıyınca aslında kadınları hiç sevmediği anlaşılan sözde modern adamların çoğu için "konuşan et"ten ibaretsin; pek güvendiğin, bir mağduriyeti ve inancı paylaşıyor olmaya çok anlam yüklediğin mütedeyyin erkekler açısından da aslında, çoğunlukla, sadece "anne"den mürekkepsin. Bir nevi "çocuksal fırlangaç". Özel okul masraflarıydı, şuydu buydu gibi durumlar gereği, artık öyle dizi dizi doğurman filan beklenmiyor, ama anlamın yine de "anne"lile kaim .

Haksızlık etmeyelim, elbette bu iki kategorinin dışında binlerce erkek var, sözümüz onlara değil . Sözümüz, bir zamanlar eğitim sahiden önemli imiş gibi yapan, ama artık eğitime yönelik yasaklarla  ilgilenmediği gibi, içinden "çok da iyi oldu" diye geçiren muhafazakarlara.

Yasaklarla mücadele ettiler, haklarını yiyemeyiz. Yoruldular. Nasreddin Hoca misali, "ben zaten inecektim" yapıyorlar şimdi. Yani yasak var tamam, ama boşver, zaten epi topu "eğitimli bir anne" olman içindi eğitim mücadelesi, demeye getiriyorlar. Hep duyarım:

Beşiği sallayan el dünyaya hükmeder. İyi eğitim al ki, iyi salla beşiği. Ve madem artık alamıyorsun eğitimi, sistem sana yasakladı bu eğitimi, seni hakir gördü, o vakit dert de etme, beşik baki! Hadi yavrum. Bakarsın cip alırım sana, olmadı tek taş. İyisi mi, bi' bebek doğur sen "bize"...

Tabii dünya çok değişti. İşinde istediği sonucu elde etmiş, tartışmasız bir kariyer yapmış, ama özel yaşamında "senden çocuğum olsun istiyorum" cümlesini bir türlü duyamamış, Amerikalı bir iş kadınına, beğenilmek- evlenmek-annelik arasındaki mesafenin bu kadar kısa oluşu teoride romantik bile gelebilir.
Ama Türkiye gibi bir toplumda yaşayan kadınlara gelmiyor. Anasının kuzusu olmak ile maçoluk arasında gidip gelen, "sevdim mi tam severim" naraları atıp iki gün sonra "dost kalsak ya biz" diyebilen eğri büğrü, ne geleneksel ne modern, hangi tahtaya bastığı belli olmayan erkeklerin dünyasında, kadınlar biliyor ki, güveneceğin tek kişi kendinsin. Ben dindarım diye ortaya çıkan, ama islam'ın kadınlara tanıdığı haklardan bahsedince yüzü buruşan, her ne hikmetse parayı bulur bulmaz namazı niyazı bırakıp sözkonusu dindarlığını ikinci hanımla filan "taçlandıran" erkek realitesi var bir de, ki onlar da, evliliği başörtülü kızlar için bir güvence olmaktan çıkarmış durumdalar. Çok basit ama hayati bir ortak duygudan, gelecek kaygısı/korkusundan dolayıdır ki, biraz gözü açılmış hemen her kadın, bir meslek sahibi olmak "zorunda olduğunu" biliyor.

Lakin gelin görün ki, bakanı kalkıp "evdeki iş yetmiyor mu?" diye soruyor, öbürü işsizliğin nedeninin kadınlar olduğunu beyan ediyor, bir kanaat önderi de açıkça yasaklardan memnuniyet duyduğunu söylüyor. Çözüm paketi olarak gelen hep aynı yanıt: Annelik. Mevzu, giderek modernleşen kadını geleneksel rolüne davetse, bu tehlikeli bir yol. Kadınlar size "Erkek dediğin, bir ayıyı eliyle boğabilmeli, geyiği vurduğu gibi atının terkisine atıp getirmeli, ne o öyle bankacılık, reklamcılık, sunuculuk felan" diyor mu?

Annelik potansiyeli olan her genç kadının anne olması gerekiyordu ise, fıtratında "mücadele potansiyeli" olan erkeğin de meselesinde sebat etmesi gerekiyordu. Bu sebatsızlığını itiraf etmediği gibi, kızların kapılarda itilip kakılmasına, hakarete uğramasına sebep olan yasakları "memnuniyetle karşıladığını" belirten bir topluluğa neden çocuk doğurulmalıdır, ayrıca merak konusu.
 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp