Top
06/12/2014

‘Ne doğru ne de yanlış sadece ben varım’

HT CUMARTESİ/Nazenin TOKUŞOĞLU

Yılan Hikâyesi’ydi birçok dizisever için çıkışı... Ben Beyaz Gelincik’te hayat verdiği Gülizar karakterinde inanılmaz başarılı bulmuştum. Erkan Petekkaya, Tülin Özen, Mehmet Günsür, Olgun Şimşek... Kimi ararsan vardı, star patlaması yapmış meğer... İşte böyle uğurlu bir dizide mesleğinin zirvesinde, kariyerinin tepe noktasında bir anda ortadan kayboldu Betül Şahin. Öldükten sonra yapımcısı Osman Yağmurdereli için bir gazeteye verdiği “Canımı Kaybettim” ilanı yüzünden Yağmurdereli’nin eşiyle yaşadığı polemik bir neden olabilir ama tek neden mi cevabı kendisi verecek. Bu arada kapalı gişe oynayan “Kadınlar Hep Gülmeli” adlı tiyatro oyunu, kadınların yaşadığı sıkıntıları yine sanatçı kadınlar vasıtasıyla gözler önüne seriyor. Ayşen Gruda’nın da yer aldığı oyun sahnelenmeye başladığı günden beri konuşuluyor.

■ 30’ların sonlarında bir kadın olarak hayattan ne öğrendiniz, ne ders aldınız? Yaptığınız en büyük doğru ve yanlış neydi? Çok şey öğrendim. Bu böyle sürüp gidecek. En önemlisi, her şeyi çok sevmek, şükretmek... 30’ların sonları çok keyifli. Bunun tadını çıkarsın hemcinslerim, lütfen. Ne doğru ne de yanlış var. Her şey olması gerektiği gibi. Ben varım.

■ Bir dönem sevilen dizilerin başarılı oyuncusuyken neden yıllardır hiçbir dizide yoksunuz? 12 yıl çalıştım. Dinlenmek istedim, kendime zaman ayırdım ve bu süre biraz uzun sürdü. Bu kadarı benim planladığım bir şey değildi.

■ Neler yaptınız bunca zaman? Bir süre gezdim. Yeni ülkeler, kültürler tanıdım. Keyif aldığım şeyler yaptım. Ticaretle uğraştım. Başka bir sektör, bambaşka bir işti. Fakat sadece 2 yılla sınırlı kaldı çünkü sevmediğim bir şeyi sadece “Kazancı var” diye yapamazdım.

■ Ne üzerineydi? Hediyelik eşya dükkânı...

■ Âşık oldunuz mu bu arada yoksa yalnız mısınız? “Acaba birisi mi bu kadar araya vesile oldu” diye sormak istiyorum aslında. Yalnız değilim ama sizin sorduğunuz anlamda bir partnerim yok şu an. Bence aşk ara verdirmez, aksine daha başka bir enerjiyle yoluna devam edersin, çok da verimli olur bizim işte. Tek başına, sadece seçtiğim insanlarla kalmaya ihtiyacım varmış. Bunu sonradan, görerek anladım. Hiçbir şey yapmadan yaptıklarını gözden geçirmek gerek bazen, film şeridi gibi. Anın tadını çıkarmak bir illüzyonmuş gibi, umursamadan yaşamak, düşüncelerden arınıp özgürleşmek gibi... Varoluşunu sorgulayıp hayat amacının peşine düşmek, keşfe çıkmak, gelecek kaygısı taşımadan, tekamül evresini yaşamaktı aslında yolculuğum.

■ Yılan Hikâyesi ve Beyaz Gelincik kariyeriniz açısından önemli dizilerdi. Beyaz Gelincik’te küçük rolde yer alan oyuncular şu an çok iyi yerlerde. Bazı dizilerin tılsımlı olduğuna inanır mısınız? Sizin için de artısı oldu mu? Benim için çok kıymetli iki projeydi onlar ve bana çok artısı oldu. Bazı dizilerin değil de “kişilerin dönemsel tılsımları” diyelim. Çünkü biz yaratıyor ve biz seçiyoruz onları. Tılsım değişkendir enerji gibi. İ “Ben opera hepsi aslan ve bilet 40 gittik. “Oo Aida Bazı Bir

■ Hepimiz fark etmeden şiddeti yaşıyoruz aslında. Sizin sonradan şiddet olduğunu fark ettiğiniz hadiseler oldu mu? Bir dönem Osman Yağmurdereli için verdiğiniz ilandan sonra da yanlış anlaşıldınız mesela... Fiziksel şiddet yaşamadım, belki psikolojik... Yaşadıklarınızı dışarıdan izlediğinizde daha iyi anlıyorsunuz. Bazen kadının kadına baskısı, psikolojik şiddeti olabiliyor. Oturup 5 dakika konuşmadan yargılamak kolay geliyor. Fikir ve düşünceler insanın kendini yansıtır, bizler birbirimize aynayız sadece. Ancak, düşüncelerini arındırıp daha şeffaf olabilir, empati yeteneğini geliştirebilirsin. Ve bizler bu yolda azımsanmayacak derecede ilerliyoruz. Başkalarının düşünceleri üzerinde durmayalı çok oldu.

■ “Keşke ilanı vermeseydim” diyor musunuz şu an? Hayatta keşke yok. İyi ki var. ‘Başkalarının düşünceleri üzerinde durmayalı çok oldu’

‘Cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet var’

■ Ayşen Gruda’yla birlikte ‘Kadınlar Hep Gülmeli’ adlı oyunla yeniden sahalardasınız. Oyunculuk hep mutlu olduğum, yorucu şartlarına rağmen keyif aldığım bir meslek, bırakamam. Fakat tiyatro oyunculuğuyla dönmek sürpriz oldu. Teklif geldiğinde kafamda bir ampul çaktı. (Gülüyor.) Belki de cesaret edemediğim bir yerdi sahne. “Neden olmasın” dedim. İşte hayat yapmaya cesaret edemediğim her şeyi yapma kararı aldırdı.

■ Gruda’yla sahnede olmak nasıl? Sosyal konularda biraz sert değil mi? Ayşen Gruda çok değerli bir isim. Onunla aynı sahnede olmak benim için şeref, üstelik ilk sahnemde... Sert değil kesinlikle, “Tatlı sert” mi desek. (Gülüyor.) O sadece düşüncelerini dile getiriyor ve inandıklarını savunuyor.

■ Oyunu biraz anlatır mısınız? 10 kişilik kadın sanatçılardan oluşan bir ekip. Şiddetten internet kuşağı kızlarına, hayat kadınlarından siyasi baskılara, tutuklu eşlerinden komik tiplemelere, güncel esprilere kadar önce kadınların birbirlerini anlamalarına değiniyoruz. Piyano eşliğinde skeçler halinde, dansların da olduğu oyunu kahkahalar eşliğinde sergiliyoruz.

■ Sizce Türk kadınının çektiği en büyük zorluk ne? Oyun bu anlamda ses getirecek mi? Oyun ses getiriyor, tepkiler bizi mutlu ediyor. Türk kadını değil dünya kadınına, cinsiyet ayrımcılığına dayanan şiddetle insan hakları ihlali yapılıyor. Sadece fiziksel değil, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet de mevcut. Atatürk’ün bu konuyla ilgili yaklaşımı vardır; ‘Türk kadınını, çalışmamıza, ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı yapmak, yürütebileceğimiz en mühim yoldur’ der.

■ Ne güzel öngörü her zamanki gibi... Oyunda beş ayrı karakteri oynuyorsunuz, onlardan bahseder misiniz? Hayat kadını, televizyon programına katılan ve kadın haklarıyla ilgili konuşan bir profesör, gelin-kaynana skeci var orada da, gelinle kaynananın arasını açan komşu kadını, “Bu tarz benim” programına katılan kızı, annesini anımsayan bir kızı oynuyorum. 



Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp