Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

27/04/2011

Meğer hepimiz kâfirmişiz!

MÜZİK ve müzik âleti "haram", tasavvuf müziği "uydurma", ilâhi okumak da "küfür" imiş!
Osman Ünlü adındaki ilâhiyatçı, böyle buyurmuş. Musiki dinleyenlerin haram işlediklerini ve bu yaptıklarının hesabını mutlaka vereceklerini söylemiş. Hele hele çalgıyı ilâhiye sokanlar hapı zaten yutmuşlarmış, zira böyle bir iş etmek küfre batmak demekmiş!
Meğerse asırlar öncesinden küfre batmışız da haberimiz yokmuş! Âyin nağmelerinin refakatinde semâ eden Mevlevîler'in tamamı kâfir, Azîz Mahmud Hüdâî'nin "Kudûmun rahmeti zevk yu safâdır"ını terennüm edenler de zındıkmış. Yunus'un, Niyazi-i Mısrî'nin yahut başka içli ve derin şairlerin mısralarını çalgı ve ritimle icra edenler, tevşih, na't, şuul veya savt okuyanlar aslında cehennemdeki yerlerini hazırlamakta imişler...
Hazreti Muhammed'i hicretinin sonunda şehrin kapılarında ellerinde deflerle sözleri zamanımıza kadar gelmiş olan "Talâal bedru aleynâ"yı okuyarak karşılayan Medineliler'in Osman Ünlü'nün zihniyetine göre ne olduklarını söylemeye ise dilim varmıyor... Musiki ve faziletleri hakkında dünya kadar eser vermiş olan İmâm-ı Gazâlî'den bahsetmeye ise, asla!

NEYZEN'İN "AYGIR İMAM"I
Neyzen Tevfik'in "Ben nasihat veremem gerçi size Aygır İmam / Kafa tutma saz için sen de bize Aygır İmam" diye başlayıp "Şu kulaksızlığını radyoda ilân ettin / Bu rezalet foyası çıktı dize Aygır İmam" dediği zihniyet, işte "musiki haramdır" diyen kafadır!
Bu kafaya "Musikinin küfür olduğu ifadesi hangi âyette yahut hangi hadiste geçiyor?" diye sorduğunuzda asla cevap alamaz, "Filânca Efendi'nin falanca risâlesinde bu hususda sarih malûmat vardır" gibisinden bir kıvırtma ile karşılaşırsınız! Kur'an'a ve hadislere asla yaklaşamazlar, zira âyetlerde ve hadislerde böyle bir yasak yoktur; sadece yorumlardan meded umar ve Ferid Hoca'nın yani Ferid Kam'ın "Bir meselenin anlaşılmamasını mı istiyorsunuz? Şerhedin!" sözünü doğrularlar, o kadar.
İlâhiyi bile haram sayan bu kafa, başta musiki olmak üzere güzel sanatların hemen her dinde inananlara inanç ve din büyüklerine sevgi aşılama vasıtası olarak kullanıldığını bilmez, anlamaz, kabule yanaşmaz. Din, onlara göre kuru emirlerden ibaret ve hiçbir zarafete yer vermeyen bir yaptırımlar bütünüdür. Şairin "Yobazın mantığa ermez berelenmiş kafası" mısraı ile gayet veciz şekilde ifade ettiği kafa, işte muhabbetten, şıklıktan ve zarafetten nasibini alamamış olan bu kafadır!

KADIZÂDELİLER HORTLADI!
Geçmiş asırların Türkiyesi'nde örneği çok az olan zarafet yoksunu bu kafa şimdi radyolarda ve ekranlarda rahatça fetva veriyor, hattâ çalgıya ve ilâhiye "haram" yaftasını yapıştırıyor, ilâhi okuyanı kâfir olmakla suçlayacak dereceye kadar geliyor. Üstelik bu kadarla kalmıyorlar, bazıları işi camilerdeki hat levhalarının kaldırılmasını istemeye, hattâ peygamberden şefaat talebine bile "küfür" demeye kadar vardırıyorlar. Bütün bunları yaparken sınır falan da tanımıyorlar, zira "Onlara o kadarı verilmiş!"
Din âlimi ve fetvâ makamı olarak geçineceksiniz... Ama iş kendi menfaatinize gelince internet sitenizde din büyüklerinin isimlerini kullanarak, onları kendinize referans göstererek belli yayınevlerinin, özellikle de varakpârelerinizi çıkartan yayıncınızın reklamını yapacaksınız; bu iş sevap ve "tebliğ", içten gelen hislerle ilâhi okuyup çalmak ise haram olacak!
Sevsinler sizin ilminizi!
17. yüzyılın Türkiyesi'nin başına çok büyük derdler açmış olan Kadızâdeliler hortladılar ve ortalığa döküldüler, aman dikkatli olun!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp