Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

24/03/2010

Fatiha yetmez, bir de devir hatmi indirelim!

ERMENİ meselesi son zamanlarda dünyanın dört bir tarafında parlamentoların gündemine gelmeye başladı ya...
Şimdi her aklına esen gazetelere konuşup televizyonlarda görünerek çözümün yolunu gösteriyor ve Türkiye’nin bundan sonra ne yapması gerektiği hakkındaki deriiiin fikirleriyle bizleri irşâd ediyorlar.
Bu birbirinden kıymetli ilim ve fikir adamlarımızın söylediklerine kulak kabarttı iseniz, eminim dikkatinizi çekmiştir: Bir iki kişi dışında neredeyse tamamı, “Bu işin suçlusu biziz” demekte... 19. asrın sonlarında her nedense aklımıza esmiş, “Ermeni denilen şu milletin kökünü haydi bir güzel kazıyalım” demiş ve yavaş yavaş temizliğe başlamışız.
Derken 1915’e gelinmiş ve Talât Paşa bir sabah uyandığında, gece gördüğü ruyanın etkisiyle “Bu işi artık kökünden halledeyim” diye düşünmüş ve Anadolu’da ne kadar Ermeni varsa tehcir edivermiş!
Dolayısıyla, bize düşen suçumuzu kabul etmekten ve yaptıklarımızdan dolayı özür dilemekten ibaretmiş.

BİR TEKLİF DE BENDEN
Özrün ilk adımının nasıl olması gerektiğini de aklıevvelin biri söylüyor: Başbakan, Erivan’a gitmeliymiş, orada soykırımı sembolize eden büyük bir anıt varmış, bir sabah erken saatte otelinden çıkıp anıtı ziyaret etse ve oracıkta bir de Fatiha okusaymış, işler hallolma yoluna girermiş!
Böyle bir fikri ortaya atan ve destekleyen mütefekkirlerimize, bizde ölenin gayrımüslim olması halinde rahmet okumak yerine “Dinince dinlensin” diye bir ibarenin bulunduğunu söylememe hiç gerek yok, zira bu gibi kavramlar onlara göre lüzumsuz ve boş ayrıntılardan ibarettir. Teklif ettikleri tuhaflıkları karşı tarafa uyarlayıp benzetme yaptığım takdirde de “Aman ne kadar ilkel, nasıl da sıradan ve banal!” diyeceklerini de biliyorum ama söylemeden edemeyeceğim:
“Surp Badarak”, mâlûm, Ermeni Kilisesi’nin en büyük âyinidir. Diasporadan da aklıevvelin biri çıkıp “Bu pazar Erzurum’a gitsek ve bizimkilerin katlettikleri Müslümanlar’ın ruhuna oradaki şehitlikte bir güzel Surp Badarak yapsak, işler hallolma yoluna girer” diyecek olsa, adamın üşüttüğüne hükmederler!

UTANCA RIZA GÖSTERMEK
Vakti zamanında nelerin olup bittiğini okuyup araştırma zahmetine katlanmak size zor geliyorsa, dolayısıyla meselenin aslını bilmiyorsanız ve 1915 olaylarına ciddi şekilde yaklaşmaya da bazı sebeplerden dolayı hiç niyetiniz yoksa işin kolayına kaçar, haysiyet ve utanç kavramlarını da bir tarafa bırakır, alttan almayı tek çare zanneder ve “Özür dileyelim de bitsin!” demekle her şeyden bir anda sıyrılırsınız. 1915’te hakikaten büyük acılar çekildiğini ama yaşananlarda kasıt bulunmadığını, alınan kararların devletin nefis müdafaasından ibaret olduğunu aklıbaşında ve bir şekilde anlatmanın zahmetini çekmek yerine “Büyüklük sizde kalsın, bir iştir ettik, af buyurun... Ah zaten o İttihadçılar yok mu? Her şey onların başının altından çıkmıştı” dersiniz, olur biter!
Mesele nihayetinde vârolan suçların en ağırı olan “soykırım”ı üstlenmeye kadar gidecekmiş ve böyle bir üstlenme bir milletin muhatap kalacağı utançların en büyüğü imiş, onlar için ne gam! Başbakan’ın Erivan’daki soykırım anıtında Fatiha okuması az gelir beyim! Dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz adet estağfirullah ile yetmiş yedi bin kelime-i tevhid çekip bir de devir hatmi indirse, hattâ üstüne üstlük oracıkta kurbanlar kesip sadakalar dağıtsa acaba bilmem sizce kâfi midir? Affolma mazhariyetine erişebilir miyiz?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp