Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

23/02/2011

Timsahlara yedirilen Libya'daki işçimiz

LİDERLERİN en çatlağı, Michael Jackson'u en fazla andıranı ve güzel görünmek merakıyla durmadan botoks yaptırdığı için mimiklerini kaybedip suratını iri bir arnavut kaldırımı taşına çeviren Kaddafi dün esti, gürledi.
"Devrim lideri" olduğunu söyleyip "bir yere gitmiyorum" diyen Kaddafi şimdi halkını açıkça bir iç savaşa davet ediyor ve olan Libya'daki binlerce Türk vatandaşına oluyor.
Türkiye'nin ateşin ortasında kalan vatandaşlarını kurtarmak için gösterdiği büyük çabayı takip ederken, bazı Türkler'in başına bundan 24 sene önce yine Libya'da meydana gelen bir felâketi hatırladım.
1980'li senelerde, Libya ile Çad arasında uzun süren bir savaş vardı. Libya, Çad'ın kuzey sınırındaki Uzu bölgesinin kendisine ait olduğu iddiasıyla Çad'a saldırıp Uzu'yu işgale kalkmış, Fransa eski sömürgesinin başına gelenlere ilgisiz kalamamış ve Çad'ın başkenti Ncamena'ya bombardıman uçakları ile birlikler sevketmişti.

URANYUM MACERASI
Uzu bölgesinin, daha doğrusu "Uzu şeridi"nin, dünyanın en zengin uranyum yataklarına sahip olduğu biliniyordu ve Libya'nın asıl maksadı bu uranyumu elde edebilmekti. Çad'da ise birbirinin can düşmanı olan iki lider, Hüseyin Habre ile Gukuni Veddeye arasında kanlı bir mücadele vardı. Memleket zaten birbirine girmişti ve fakirin de fakiri olan bu Afrika ülkesinde kanlı bir iç savaş yaşanıyordu.
Mücadeleyi, Fransa'nın verdiği destekle Habre kazandı ve Kaddafi'nin birlikleri de Uzu'yu terketmek zorunda kaldılar.
Ama, Çad savaşının en kanlı günlerinde bir Türk vatandaşı da fecî şekilde hayatını kaybetti.
Kaddafi, o sırada Çad'a göndermek üzere bir "yabancılar lejyonu" yani paralı askerler birliği kurmuş ve Libya'da işleri bozulan Türk şirketlerinde çalışan işçilerimize asker olma çağrısı yapmıştı. Teklifi kabul etmeleri hâlinde elde edecekleri gelirin şirketlerinden aldıkları paranın birkaç katı olacağı söyleniyor, "Çad'da zaten ordu diye birşey yok, burnunuz bile kanamaz" deniyor ve işçileri paralı askerliğe zorlamak için çıkış vizesi konusunda da elden gelen her türlü zorluk çıkartılıyordu.
Libyalılar'ın sözlerine inanan bazı vatandaşlarımız Kaddafi'nin Fransızlar'a özenerek kurduğu yabancılar lejyonuna katıldılar ve kısa bir eğitimden sonra hemen Çad'a gönderildiler. Ama, gidenlerin biri hariç hiçbirinden haber alınamadı.

TİMSAH YAHUT KURŞUN
O yıllarda Kahire'de yaşıyordum ve birkaç ay boyunca uğraşmış, Kahire'deki Çad Büyükelçiliği'nden binbir zorlukla Çad vizesi alabilmiştim. Maceralı bir yolculuktan sonra Çad'a gittim, Ncamena'da iki hafta kaldım ama Uzu'da olup bitenleri öğrenmeye çalışırken hiç tahmin etmeyeceğim çok acı bir hadise ile karşılaştım: Kaddafi'nin yabancılar lejyonundaki Türk askerlerden biri Çadlılar'a esir düşmüş ve idam edilmişti.
Vatandaşımızın canının ne şekilde alındığı meselesi ise, tartışmalıydı. Çadlılar "Paralı askerler uluslararası hukukun koruması dışındadırlar. Yakaladığımızı istediğimiz şekilde öldürürüz" diyor ve bedbaht işçinin ya Şari Nehri'ndeki timsahlara yem olarak atıldığını yahut kurşuna dizildiğini söylüyorlardı. Ncamena'daki Fransız Haber Ajansı'nın muhabirlerine sorarsanız, esirin timsahlara yem edilmiş olması ihtimali daha yüksekti!
İşte, sizlere Kaddafi'nin Libyası'nda edilen haltlardan küçük bir örnek!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp