Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

17/03/2010

Vogue'un gösterdiği gerçek: Moda tasarımında emekliyoruz

DÜNYANIN önde gelen moda, tasarım, stil ve ilham dergisi Vogue, Türkiye'ye de geldi.


Geldi ama, senelerdir bildiğim ve her gördüğümde mutlaka gözattığım derginin isminin "Vog" mu yoksa "Vög" mü olduğu konusunda şimdi kararsız kaldım. Zira, Londra'da yaşayan Kıbrıs Türk'ü modacı Hüseyin Çağlayan, derginin televizyonlardaki reklamlarında "Çööök!" der gibi "Vööög" diyor!


Reklamlarda isim hatası yapılamayacağına göre ismin doğrusunun "Vög" olduğunu, senelerden buyana "Vog" diye yanlış telâffuz ettiğimizi de Hüseyin Bey'in sayesinde öğrendik.


Derginin teşrifi münasebetiyle, Türkiye'deki yayıncıları Paris'te bir davet verdiler. Davetten de, dergiden de, gazetelerimizde günlerce bahsedildi. Yankıları hâlâ sürüyor, hâlâ yazılıyor.


Vogue, mâlum, Amerika'nın en büyük yayın gruplarından olan Condé Nast grubu tarafından çıkartılır. Condé Nast, sadece Amerika'da değil, bütün dünyada en fazla okunan ve en prestijli dergilerden olan Vanity Fair'in, The New Yorker'ın, House and Garden'ın, Brides'ın ve daha birçok yayının sahibidir.

BİRAZ BEKLEMEK LÂZIM

Bütün bu dergilerin ortak özellikleri vardır: Sayfaları aydınlıktır, bakanın içi açılır ve özellikle de Vogue'un her sayısında modaya ve giyim-kuşama merakı olanları hayran bırakan tasarımlar vardır.
Bazı kişilerin hiddet buyuracaklarını biliyorum ama Türk Vogue'u hakkında birşeyler söylemeden edemeyeceğim:


Bizde çıkan Vogue'da ben o aydınlığı, bilinen Vogue'un okuyucuyu sürüklediği fantazi dünyasını ve yarattığı hayalleri bulamadım. Gerçi ilk sayıda böyle olması normaldir, herşey sonraki aylarda yerine oturur, mükemmelliğe zamanla ulaşılır ve bu her yayın için sözkonusudur.


Ama, Vogue'un Türkiye'de de yayınlanması çok derece iyi oldu, zira bizlere, özellikle de gören gözlere gayet önemli bir başka gerçeği gösterdi: Türkiye'de bir "stil"in ve "moda yaratıcılığı"nın henüz maalesef olmadığını...

TAKLİDİN ÜSTADIYIZ

Amerikan, İngiliz, Fransız, yahut İtalyan olsun, Vogue'un hemen her yayınında yayınlandığı memleketin modadaki kimliğini görürsünüz ve bu kimlik son derece zevklidir. Kimliğimizi henüz yaratamadığımız için, Türkçe Vogue'da işte bu yok! Kumaşımız dünyanın en iyi kalitesinde olmasa bile iyiye yakın, işçilikte başarılıyız, fason işleri gayet güzel yapıyoruz ama tasarımda ve yaratıcılıkta henüz gerideyiz.


İş taklide gelince, işte bunda üstümüze yok! Cartier yahut Tiffany mücevherlerinin en mükemmel kopyalarının Türkiye'den çıkmasına ve sahip olduğumuz o kadar atelyeye rağmen bu markalarla yarışabilecek bir modeli hiçbir zaman çizemedik ve çizemiyoruz.


Chanel veya Donna Karan etiketi taşıyan bir elbisenin aslı ile bizde yapılanı arasında hiçbir fark bulamazsınız. Dünya kadar ustamız, işçimiz ve çok iyi işçiliğimiz var ama özgün tasarımcımız derseniz, maalesef yok! Zira, yaratıcılıkta almamız gereken mesafe daha çok uzun, hâlâ kimlik arayışındayız ve kim ne derse desin, birinci sınıf bir dünya markası çıkarmayı henüz başaramadık!
Dolayısıyla "moda editörü" kavramında nerede olduğumuza ve günün birinde bizde de bir Anna Wintour'un çıkıp çıkmayacağı konusuna hiç girmeden kısaca söyleyeyim:


Vogue'un Türkiye'de de yayınlanması, gören gözlere bütün bu gerçekleri mükemmel şekilde göstermeyi başardığı için son derece hayırlı olmuştur!
 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp