Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

08/09/2010

Elde kalan çakma tuğrayı başbakanın duvarına asmışlar

GEÇEN gün, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’deki ofisinin duvarında asılı duran çerçeve içerisindeki tuğralı belgenin düzmece olduğunu yazmıştım.
Osmanlı yazışmalarında bu şekilde bir belge yoktu, üzerindeki tuğra çakmaydı, kenarlardaki tezhip niyetine yapılmış karalamalar zaten bangır bangır “Sahteyiz, bir aceminin elinden çıkmayız!” diye bağırmadaydı.
Hani geçen Temmuz’da Türkiye’ye gelen İngiltere Başbakanı David Cameron’a 16. asırda Üçüncü Murad tarafından Kraliçe Birinci Elizabeth’e yazılmış mektubun çakma tuğralı ve makaslanmış tezhipli bir fotokopisi hediye edilmişti ya; Dolmabahçe’deki ofisin duvarına asılan belge de işte bunun benzeriydi. Osmanlı yazışma protokolüne tamamen tersti, Devlet Arşivleri’nin başında bulunan ama estetik anlayışları sadece rengârenk çakma tuğralarla sınırlı kalmış bir takım zevat tarafından uydurulmuştu!

İNANILMAZ BİR HATA
Dün Dışişleri’nden bir dostum aradı ve başbakanlık ofisinin duvarında tarihe, zevke ve kültüre hakaret edercesine asılı duran çerçeve içerisindeki bu belgenin macerasını anlattı...
Ankara’yı bundan birkaç ay önce üst düzeyde bir Endonezya heyeti ziyaret etmiş. Gelen giden yabancıya memleketleri ile ilgili düzmece belge vermeye meraklı bir takım arşivciler hemen Osmanlı’nın klasik dönemindeki hükümet kararlarının yazılı olduğu “Mühimme Defterleri”nden Endonezya’yı alâkadar eden bir belge aramış ve Kanuni Süleyman’ın oğlu İkinci Selim zamanında kaleme alınmış ve şimdi Endonezya’nın sınırları içerisindeki Açe bölgesine yapılacak yardımı konu alan bir kayıt bulmuşlar.
Kaydın hemen fotokopisi çekilmiş, estetik olsun diye birkaç parçaya bölünüp büyücek bir kâğıda dört ayrı sayfa halinde yapıştırılmış, tezhipletilmiş, üzerine bir de çakma tuğra çekilmiş ve Dışişleri protokolüne “Endonezyalılar’ın hediyesi hazırdır” denmiş.
Ama, Dışişleri’nden beklemedikleri bir cevap gelmiş... Diplomatlarımız “Kardeşim siz hiç gazete okumaz mısınız, dünyadan bîhaber misiniz? Açe’de neler olup bittiğini bilmiyor musunuz” diye sormuşlar. “Hür Açe Hareketi” isimli örgütün senelerdir Endonezya’ya karşı bağımsızlık mücadelesi verdiğini, bölgede yaşananların iç savaşı andırdığını ve Açe’de olağanüstü durum olduğunu anlatıp “Endonezya heyetine böyle bir hediye vermek, onlara hakarettir ve skandala sebep olur” demişler.

HEDEF: BAŞBAKANLIK
Neticede, düzmece tuğralı fotokopi elde kalmış...
Ama binbir emekle hazırlanan bu düzmece belgenin mutlaka bir yere gitmesi gerekiyor ya... Arşivdeki belge imalcileri “Endonezyalılar’a gitmeyecek ise bari bizim başbakanımıza gitsin” deyip çerçeveyi başbakanlığa göndermişler. Dolmabahçe’deki başbakanlık ofisinin duvarında asılı duran ve Tayyip Bey ile U2 grubunun önünde poz verdikleri garabetin macerası, işte böyle...
Bu hadisenin, geçmişi çok eskilere dayanan arşivciliğimizin şimdi böylesine acınacak bir hâle gelmiş olmasını göstermesinin yanısıra çok daha önemli bir başka tarafı daha var: Tarihi ve yazışma protokollerini ayaklar altına alan bu gibi ucuz ve zevksiz işlerin, dünyanın en zengin belge hazinelerinden olan Osmanlı Arşivleri’nin saygınlığını yerlerde sürünür hâle getirmesi ve özellikle de Ermeni iddiaları karşısında inanılırlığını ciddî şekilde kaybettirme tehlikesi yaratması...
Aklıma gelmişken sorayım: Anadolu’daki bazı kahvehanelerin duvarlarında son zamanlarda ortaya çıkan düzmece tuğralarla bezenmiş süslü şecerelerden bugünlerde sıkça bahsedilir oldu... Bu şecerelerin kimlere ait oldukları ve ne sebeple hazırlanıp hangi makamlara takdim edildikleri hususunda acaba bir bilginiz var mı?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp