Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

05/03/2010

Yetti yahu! Tasarı kabul edilsin de rahatlayalım

GAZETECİLİĞE başladığım 1970'li senelerde, hemen her ilkbaharda dış haberler gündeminin değişmez bir konusu vardı:
Amerikan askerî yardımı...
Birleşik Amerika'nın Türkiye ile Yunanistan'a her yıl hibe ettiği askerî malzemenin ve yaptığı nakit yardımın belli bir oranı vardı; biz daha çok alıyorduk, Yunanistan'a bizden az veriyorlardı.
Her ilkbaharda dışişlerinde ve basında "Amerika aradaki oranı bozacak mı" tartışması yaşanırdı ve bu tartışma senelerce devam etti. Derken aradan yıllar geçti, yardım işi ya tamamen ortadan kalktı yahut işe bir başka şekil verildi ve nihayet unutuldu gitti. Gazetelerin sayfaları da, okuyucular da, diplomatlar da rahat ettiler.
Ama, yardım tartışmalarının yerini bir başka dert aldı: Ermeni tasarısı... Şimdi, her senenin Mart'ında Amerikan Kongresi'nin 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyıp tanımayacağı meselesi gündeme geliyor. Türkiye hop oturup hop kalkıyor, dışişleri birbirine giriyor, basın işin üzerine benzinle gidiyor, demeçler ve açıklamalar birbirini takip ediyor ve neticede tasarı Kongre'den geçmiyor.

HER SENE AYNI KORKU

Hemen arkasından, bir başka endişe başlıyor. Amerikan Başkanı'nın her 24 Nisan'da Ermeniler'e hitaben yapacağı konuşmada "soykırım" sözünü kullanıp kullanmayacağı...
Başkanlık seçimlerinde Ermeniler'in oyunu almak için soykırımı tanımayı vaadeden adaylar, seçilmelerinden sonra bu işin pek öyle kolay olmadığını görüp Türkiye'nin önemini de farkettiklerinde hemen geri adım atıyorlar. Her başkan Temsilciler Meclisi'ne "Bu kararın kabulü dış güvenliğimizi olumsuz yönde etkiler" mesajı gönderiyor, 24 Nisan konuşmasında da "soykırım" kavramının kenarından-köşesinden kıvırarak geçiyor.
Ancak, bu sene işler böyle gitmeyecek gibi...
Tasarı, bu yazıyı yazdığım sırada Temsilciler Meclisi'nin Dış İlişkiler Komitesi'nde görüşülmeye başlanmıştı, büyük ihtimalle de kabul edilmesi bekleniyordu.
Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edildi, oradan Temsilciler Meclisi'nin Genel Kurulu'na gitti, Meclis'in konuya bizim aleyhimizde bakan başkanı Nancy Pelosi de kararı gündeme alıp oylattı, sonra Senato'da da kabul edilip kanunlaştı diyelim.
Ne olacak?
1915 olaylarının "soykırım" olduğu iddiasını parlamentolarından geçirmiş yirmiye yakın ülkenin arasına bir yenisi daha ilâve edilmiş olacak, o kadar! Üstelik tepemizde sallanan Demokles'in kılıcından ve Ömer Seyfeddin'in meşhur "diyet"inden kurtulmuş olacağız.

BÖYLE BÜYÜKELÇİ LÂZIM

Başka ülkeler tarafından da kabul edilmiş olan bu kararı Amerikan Temsilciler Meclisi'nin de kabulü ihtimali üzerine ayağa kalkmamızın sebebi ya Amerika dışındaki ülkeleri adam yerine koymamamız, yahut Washington'dan hâşâ Allah gibi korkmamızdır. Ve, her hâlükârda, bu politika bize yakışmamaktadır!
Tasarı kabul edildiği takdirde tazminat mı isteyecekler? İstesinler... Toprak mı talep edecekler? Etsinler... Verirsek alırlar...
1930'lu senelerde Şam'daki büyükelçiliğimizin önünde yapılan bir gösteride "Hatay, Suriye'nindir" diye çığlıklar atıldığını işiten zamanın Türk Büyükelçisi balkona çıkmış ve "Hatay'ı mı istiyorsunuz?" demişti... "İşte, şuracıkta... Tepinmeyi bırakın, gidin almaya çalışın, alabiliyorsanız alın"...
Acaba aynı sözü açıkça söyleyebilecek bir devlet adamımız kaldı mı?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp