Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

01/04/2009

Kavanozcu, şimdi de Cumhuriyet'i hedef seçti

TÜRK sağında dar bir çevrenin, özellikle de söylemlerinde dinî unsurlara yer veren ve herşeyi bildikleri iddiasında olanların, seneler boyu tekrar ettikleri bir terane vardı:
Kurtuluş Savaşı'nın asıl mimarları sarıklı mücahidler idi, zaferleri onlar kazanmışlardı, hoş zaten Kurtuluş Savaşı diye birşey de yoktu, varolan sadece birkaç küçük çatışmadan ibaretti ve çatışmaların galibi de, işte bu sarıklılardı. Hilâfet ve saltanat İngiltere'nin talimatıyla kaldırılmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri Batı'nın istediği doğrultuda atılmıştı. Lozan mı? Büyük bir hezimeten ibaretti! Atatürk'ü ise hiç sormayın; kurtarıcı falan değildi, memlekete sadece fenalık etmişti!
Türkiye'nin gerçek tarihini ise tek bir kişi yazmıştı: Rıza Nur!

SAĞ BIRAKTI, SOL KAPTI

Bu memlekette binlerce kişi seneler boyu işte bu teraneleri dinledi ve maalesef inandı. Derken devir ve düşünceler değişti, 1990'lardan itibaren bu hayalî tarih modası son buldu, metâın müşterisi kalmadı ve sağ kesimin zaten dar bir çevreye ahkâm kesen, ilimleri ve bilgileri kendilerinden menkul tarih allâmeleri, hezeyanlarını daha da dar bir çevrede sadece kendileri dinler oldular.
Ama, bu defa başka bir tuhaflık yaşandı: Türk sağının terkettiği söylemler Türk solunun, sermayesi kalmamış bazı isimlerinin ve bilhassa entelektüel olduğuna inananların sermayesi haline geldi. Entelektüellik, onlara göre memleketin tarihine, geçmişine, inancına, velhâsıl herşeyine hakaret etmekti; malûm iddialar onlar için bulunmaz bir nimetti ve uçuk sağcıların bile artık bıktığı bu söyleme dört elle sarıldılar.
Örnek mi arıyorsunuz? Sevan Nişanyan'ın Tarafta geçen gün çıkan "Vatanı kurtardı, Halife'yi kovdu, daha ne?" başlıklı yazısı, daha doğrusu hezeyannâmesi!
Sevan Bey'e göre Kurtuluş Savaşı bir "yalanlar manzumesi" idi. İngilizler, İttihatçı kadrodan yirmi-otuz kişiyi ayırmışlar, geri kalanlar "vatan kurtaran kahraman kontenjanından" ve "Cumhuriyetin kurucuları" olarak memleketin tepesinde oturmaya devam etmişlerdi.

EN EDEPSİZ İDDİA

Kadınlara eşit haklar tanınması Batılılar'ın dayatmasıydı, çağdaş eğitim sisteminin kurulmasının Atatürk ile alâkası yoktu, zira bu işi tâââ 1869'da Savfet Paşa yapmıştı. Ve, Sevan Bey'in en edepsiz iddiası: "Vatan mevzubahis ise gerisi teferruattır" sözü, "ahlâksızlık ideolojisi" idi!
Ve, daha bunun gibi, cevabı sadece vakit kaybı olacak bir sürü hezeyan... Ama, unutmayalım: Sevan Bey, bu sözleri fikrî seviyesine ve düşünce hürriyetine hayran olduğu cumhuriyet öncesi devirde söylemeye cür'et etseydi, yazısında bugünün sürgün mahalli olarak bahsettiği Şırnak'a değil, o zamanın Fizan'ına hiç değil, doğrudan doğruya başka bir âleme yollanırdı!
Sevan Nişanyan, daha önce sabık refikasının üzerine boşalttığı malûm kavanozunda kalanları şimdi Cumhuriyet'in üzerine boca etmeye çalışmış ama bu işe yeltenirken pisliği kendi üzerine bulaştırmıştır ve yaptığı sadece budur!

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp