Top
Meriç Müldür

Meriç Müldür

mmuldur@htgazete.com.tr

04/12/2009

Temizle temizle bitmez

Beşiktaş, geçen pazar akşamından itibaren bana göre ligin artık en güçlü şampiyonluk adayı. Takım iyi gidiyor, tekere çomak sokmak, Beşiktaş düşmanı gibi gösterilmek istemeyiz ama bazı konuları irdelemek de şart oldu.
Öncelikle şunun altını çizelim. Takım başarılı sonuçlar aldıkça başkana yönelik eleştiriler kesildi, tribünlerdeki tepki azaldı.
Ama bu başarılı grafikten de kimse kendine pay çıkarmasın, nemalanmasın, takımı kongre oyunlarına katmasın.
Sahadaki başarı başka, kulüp idaresindeki başarısızlık başka.
Diyorlar ki, "Yeter Demirören tezahüratı başladığından bu yana Beşiktaş her maçı kazanıyor."
Diyorlar ki, "Futbolcular, Demirören giderse paralarımızı alamayız düşüncesinde. Bu nedenle toparlandılar, iyi oynamaya başladılar."
Bize de diyorlar ki "Sen yönetim aleyhinde yazdıkça Beşiktaş galip geliyor."
Ben de şunu belirteyim ki, Beşiktaş kazandıkça bundan sadece mutluluk duyarım. Ama kendi bakış açımdan gördüğüm yanlışları da sıralarım.
Üstelik bu tür söylemlerde bulunanlar sayın Demirören veya yöneticiler de değil. Onların yandaşları. Yani kraldan çok kralcılar.
Hatta artık daha da ileri gitmeye başladılar. Başkan adına konuşuyorlar.
Delgado iyileştiğinde Mustafa Denizli'nin gönderilmesi gereken isim olarak Tabata'yı belirlemesi halinde Yıldırım Demirören'in 8 milyon Euro'luk bonservis parasını kendi cebinden karşılayacağını dillendirmeye başladılar. Bunu söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Geçin bunları kardeşim.
Sayın Demirören'in hatası, günahı o kadar çok ki, hangi birini temizleyecek.
Tabata'yı üstlendi, Del Bosgue ne olacak?
Hiçbir yöneticiye danışmadan İspanya'da tek başına imza attırdığı, yönetime bilgi vermeden sözleşmesini tek başına fesh ettiği, kulübe büyük bir yara açan Del Bosque.
Onu da mı üstlendi. Maliyetiyle dünyanın en pahalı sol beklerinden biri unvanını alan İsmail Köybaşı için giden paralar ne olacak?
İlk yılı 3.5 milyon Euro'dan, 4 yıllık "garanti paraya" imza attırılan Nihat'a verilecek ücret ne olacak?
Gordon Schidenfeld'te, Zapotocny'de, Seric'te, Serdar Kurtuluş'ta, İbrahim Kaş'ta, Gökhan Zan'da yaşanan fiyaskoların kulüpte açtığı yara ne olacak?
Fulya projesinde kimilerine göre 100 milyon doları bulduğu iddia edilen zarar ne olacak?
Say say bitmez. Ve bunlar bir çırpıda akla geliverenler.
Tamam, Beşiktaş Başkanı zengin. Ruslar'ın Abramoviç'i varsa bizim de Demirören'imiz var. Yurt dışı seyahatlerinde yanında götürüp misafir ettiği grubu yediriyor, içiriyor, ağırlıyor. Abramoviç'e nazire yaparcasına bir akşam yemeğinde 25 bin Euro tutan hesaplar ödüyor.
Ama o başkanın parası. Harcar da saçar da. Kimse karışamaz. Ancak söz konusu Beşiktaş'ın parası olunca birileri dur demeli artık.
Kulübün parasını har vurup harman savuramazsınız. Planlı, bilinçli bir şekilde kullanırsınız. Bunu yapamazsınız da bu işi bırakmalısınız.
"Gerekirse boşa giden tüm paraları da üstlenir" derseniz ben de bu kez derim ki "Nerede yaşıyoruz. Burası Patagonya mı? Muz Cumhuriyeti mi?"
Hata yap, kulübü borç batağına sok, seçim günü gelince de "Pardon, hata yaptım. Tüm zararı üstleniyorum, maddi olarak da karşılıyorum. Yeter ki yeniden başkan olayım" de. Gelecek dönemde de borç daha da büyüsün.
İşte bu olmaz. Camia, tribündeki taraftar takımın başarısı uğruna eleştiriyi keser, tepkiyi azaltır ama, bu kongre oyununa gelmez. Bu zokayı bu kez yutmaz.

 

 


 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp