Sarı-kırmızılı takım derbi maçını gurur yapmıştı. Büyük istek vardı. Harika bir 45 dakika oynadılar. Tempo, baskı, yardımlaşma, pozisyona girme adına her şeyi yaptılar.

Fırtına gibi estiler açıkçası. Bu sezon Galatasaray’ın en iyi ilk yarısını izledik. Topu hızlı kullanma, rakip kaleye çabuk gitme, ikili mücadeledeki üstünlük oyun hakimiyetini getirdi.

Barcelona karşılaşması sonrası sergilenen güzel oyun, Galatasaray’a moral olmuş. Kendilerini bulmuşlar bir anlamda. Perşembe günü oynayacakları Barcelona karşılaşması öncesi özgüvenleri oldukça yükseldi.

Teknik direktör Torrent, göreve geldiğinden bu yana son iki maçta sınavı geçti. Taraftarın gönlünü kazandı. Alt sıralardan kurtulma dışında oyun olarak da güven verdi. Stadı dolduranların desteği, takıma inançlarının göstergesiydi. Kazanma inancı tüm takıma yansımış. Beşiktaş'ı son bölümler hariç oynatmadılar diyebiliriz. Pas yapmalarını engellediler. Hiç durmadan, topu koşturma niyetleri maçın zevkli geçmesine de neden oldu. Sarı-kırmızılılarda takım oyunu dışında bireysel özellikleri olan oyuncuları da etkiliydiler. Mustafa Muhammed, golcü olarak bilinse de iki harika pas verdi. Kerem de bu pasların hakkıyla kullandı. Attığı iki gol güzel vuruşlar sonucu geldi. Gomis ve Muhammed dışında takımın en skorer oyuncusu olduğunu da bir kez daha kanıtladı.

Karşılaşmanın son 20 dakikası savunmada kaldılar. Galibiyeti korumak istediler. Barcelona maçının yorgunluğu da vardı. Savunmayı da iyi yaptıklarını gördük. Yedikleri golde kaleci Pena’nın hatası vardı.

Beşiktaş’a gelince; maça iyi hazırlanmadıkları ortada. Öncelikle teknik direktör Önder Karaveli sahaya çıkardığı 11’de hatalıydı. Bu yanlışını 38 dakikada gidermek için Batshuayi ve Larin’i oyuna aldı. Önder hoca, hamle oyuncusu olan Güven’i ilk 11’de oynatarak hatalı olduğunu anlamıştı. Tıpkı Necip ve Atiba tercihinde olduğu gibi. Atiba, baskı gördüğü maçlarda kötü oynuyor. Galatasaray karşısında aldığı her topu kaptırdı. Pas yapamadı. Sürekli yerlerdeydi. Yaşının getirdiği dezavantajı göz önüne alırsak bu tür yüksek tempolu ve mücadeleli karşılaşmalarda zayıf kalıyor. Bir başka yanlış ise Rıdvan’ın kulübede bekletilmesi oldu. İkinci yarı oyunu girdiğinde ne kadar yararlı olduğunu gösterdi. Yaptığı ortalar dışında attığı gol bunun en somut göstergesi oldu. Baskı karşısında pas oyunu yapamayan, çok sayılacak hatalar Beşiktaş’ı ilk yarı mahkum bir oyuna itti. Yapılan değişiklikler, Souza’nın oyuna girmesi dengeyi sağladı. Son anlardaki ataklarda bunu gördük. Beraberlik şansı yakaladılar. Ancak, Güven’in yerine sahaya çıkan Batshuayi de ideal bir golcü değil. Temposu ve heyecanı yüksek derbiyi Galatasaray hakkıyla kazandı. Tribünleri dolduran 45 bin taraftarın inancı takıma da yansımış. Bugüne dek yaşanan tüm olumsuzluklar ve suçlamaları bitiren bir galibiyet yaşandı. Sarı-Kırmızılı takım kendisini yalnız bırakmayan bu taraftar kitlesi ile yeni ve doğru bir yola çıktı.

Güzel futbolun tartışmalı anları da oldu. Galatasaray’ın attığı ikinci gol öncesi faul olduğu ve Larin’in formasından çekilerek düşürülmesi sonrası penaltı verilmeyişi Beşiktaş’ı üzdü mutlak.

Ancak; oyun üstünlüğü, kazanma isteği ve pozisyon zenginliğine bakacak olursak ev sahibi takım çok öndeydi.