Bu hafta Galatasaray ve Fenerbahçe adına büyük önem taşıyordu. Her ikisi de kötü bir sezon geçiriyorlar. Şampiyonluk iddiasından çok uzaktalar. Taraftarın beklentilerinin çok gerisindeler.

Günün ilk karşılaşmasında Fenerbahçe deplasmanda Giresunspor’u yenerek moral buldu. İyi bir oyun sergilediler. Attıkları 2 gol dışında 3-4 net pozisyonları vardı. İsmail Kartal, Giresunspor karşısındaki oyundan memnun. En azından alınan 3 puan takımın motivasyonunu yükselti. Özgüven kazandılar. Kötü gidişe dur diyebildiler. İlk 4’ü zorlayarak Avrupa hedefini gerçekleştirmek istiyorlar.

Galatasaray ise yapılan teknik direktör değişikliği sonrası bir türlü kendini toparlayamadı.Kayserispor maçı bir dönüm noktasıydı. Alınacak galibiyet takımın ve taraftarın güvenini yükseltecekti.

Ne var ki, istenilen galibiyet gerçekleşmedi. Sahaya çıkan takıma kimsenin diyecek bir şeyi yoktur. Eldekilerin en iyisi sahadaydı diyebiliriz. Üstelik yeni transfer Gomis de forma giymişti. Taraftarın çok sevdiği Gomis’in kalitesi tartışılmaz. Oyunda kaldığı süre içerisinde kendini hissettirdi. Girdiği pozisyonlar vardı. Değerlendiremedi.

Karşılaşmanın ikinci yarısı Sarı-Kırmızı takımın üstünlüğü ile geçti. Baskı kurdular. Rakip ceza alanında çok sayıda gol şansı buldular.

Attıkları 27 şut ve 13 korner ofansif bir oyunun göstergesiydi. Topa sahip olma da yine Galatasaray lehineydi.

Merak edilen ise, bu kadar baskıya karşın neden galibiyet golünün atılamayışıydı.

Bu sorunun yanıtı sezon başından bu yana dile getirdiğimiz orta saha sorunudur. Taylan ve Berkay çok iyi niyetliler. Ellerinden geleni ortaya koyuyorlar. Ancak, kaliteleri ve oyun becerileri bu kadar. Bu nedenle her iki oyuncuyu da eleştirmek yersiz. Kapasitelerini sahaya yansıtsalar da, çözüm üretme konusunda zayıf kalıyorlar.

Galatasaray’ın kaçırdığı gol pozisyonları için şansı öne sürenlerle, beceriksizliği vurgulayanlar kendi cephelerinden bakıldığında doğru düşünüyorlar diyebiliriz.

Ancak, şurası bir gerçek ki, futbol da son vuruşlar çok önemlidir. Üstelik, Gomis, Kerem, Feghouli, Mostafa ve Babel gibi gol becerisi olan oyunculara sahipsiniz. Bunlardan gol beklemek en doğal hakkımız.

Şimdi, yeni teknik direktör Torrent’i nasıl eleştireceğiz. Kaleciyi geçemeyen golcüler mi suçlu, Torrent’mi?İstanbul’dan bir puanla dönen Kayserispor’un da hakkını vermeliyiz. Kupa’da 10 kişi kalmalarına rağmen Fenerbahçe’yi elemeyi başardılar. Ardından Galatasaray’dan bir puan aldılar. Üstelik, çok sayıda eksik oyuncuları vardı. Buna karşın iyi mücadele ettiler.

Kayserispor’un genç kalecisi Bilal’ de yakaladığı şansı iyi kullandı. Önemli kurtarışlar yaptı. Alınan bir puandan büyük rolü vardı. Yedek olmasına karşın kendisin iyi hazırladığı ortada. Futbolumuz geleceği parlak bir kaleci kazandı diyebiliriz.

Burada şunu da belirtmek gerekir. Kayserispor eksik oyuncularını hiç dert etmeden iki önemli maçı yüzünün akı ile geçti. Bir takımın yedeklerinin ne denli önemli olduğunu da gösterdi. Takım kurulurken yapılan kadro mühendisliğinin başarılı olduğu ortaya çıktı. Bir çok takıma örnek olacak bir çalışma. Bu açıdan da Kayserispor yönetimini ve teknik kadroyu kutlamalıyız.