Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

29/05/2014

Irak’ta petrol kavgası büyüyor!

Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile geliştirdiği enerji ilişkileri uzun bir süredir Irak Hükümeti’ni rahatsız ediyordu, ancak Kürt petrolünün Anadolu’ya sevkıyatı ve ardından dünya pazarlarına satılmasıyla ciddi bir gerginlik oluştu. Son gelişmeleri Irak Hükümeti “Tahkim”e taşıdı, fakat tartışmalar çözüme kavuşturulmadan Erbil-Bağdat arasında daha sıcak gelişmeler olacağa benziyor.
IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani’nin dün yaptığı açıklamalar ve Türkiye’nin tavrı, bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Barzani, “Hedefimiz yıl sonuna kadar boru hatlarıyla dünya piyasalarına ihraç edilen petrol miktarını günlük 500 bin varile çıkarmaktır” açıklamasını yaparken, Türkiye ile yapmış oldukları anlaşmalara dikkat çekiyor. Öte yandan Bağdat da bu anlaşmalara ve petrol satışına, sevkıyatına karşı çıkıyor. Bölge adeta pimi çekilmiş el bombası gibi bir sıcak gelişmeyi bekliyor. “Petrol sevkıyatında Bağdat, bize diz çöktüremez” şeklinde Erbil’in meydan okuması da yeterli ipuçları içeriyor. Irak’taki tartışma sadece tek boyutlu değil şüphesiz. Enerji merkezli olsa da ortada tartışılan bir bütçe mevzusu, kaynakların paylaşımında ortaya çıkan para transferi ve IKBY’nin ekonomik olarak Bağdat tarafından köşeye sıkıştırılma girişimleri var. Üzerine politik tartışmaları da eklediğimizde dışavurumu petrol oluyor. Aslında tartışmanın özeti şu: Maliki yönetimindeki Bağdat Hükümeti ve müttefiki İran, Bölgesel Kürt Yönetimi’ni istemiyor. Enerjiyi sıkıştırma aracı olarak kullanıyor.
Bu sebeple Maliki’nin başbakanlığındaki Bağdat hükümeti, hem Bölgesel Kürt Yönetimi’nin hem de Sünni Arapların gündeminde. Yüksek sesle Maliki’nin yeniden başbakanlık koltuğuna oturmasının istenmediği dillendiriliyor. Belki çözüm Maliki’nin yerine gelecek mutedil bir adayla çözülebilir, ancak hiçbir gelişme Erbil-Bağdat arasındaki enerji tartışmalarını ortadan kaldıracak gibi görünmüyor. Bunu nereden anlıyoruz, elbette yapılan açıklamalardan. “Biz petrol satış kararını Kürdistan parlamentosu tarafından kabul edilen anayasaya göre verdik” ifadelerini kullanan Neçirvan Barzani, başka bir şeye dikkat çekiyor mu? Hayır, yani “Bağdat bizi bağlamaz” diyor. Erbil’in Ankara ile olan yakın ilişkileri ve Bağdat’ın da bölgesel siyasette Tahran’a yakın pozisyonu, enerji merkezli tartışmaların devam edeceğini gösteriyor.

 

Havalimanı için seferberlik yetmez

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Devlet olarak 3. havalimanının bitmesi için tam bir seferberlik ilan edilmesi gerekiyor” demiş. Hem doğru hem yanlış. Çünkü seferberlik havacılık için gerekli, 3. havalimanı da bunun içinde yer alabilir. Ama zamanında planlama lazım, seferberlik değil. Şimşek, “3. havalimanı Türkiye’nin olmazsa olmazı” diyor. Yanlış. Atatürk Havalimanı rahatlıkla büyütülebilecekken son dakikada başka bir tercih peşine düşüldü. Seferberlikle de olacak gibi görünmüyor. Çünkü genelde Türkiye’nin, özelde ise Türk Hava Yolları’nın merkezi (HUB) İstanbul’a yönelik hava trafiği, büyüme rakamlarına bakılarak zamanında doğru adımlar atılmazsa yönetilmesi çok zor.
Defalarca yazdım. Madem 3. havalimanına karar verilecekti, neden bu kadar süre beklendi? THY’nin ve Türk havacılığının büyüme rakamları ortadayken niçin daha önceden planlanarak bugünlere 3. havalimanı hazır hale getirilmedi. Bu aşamadan sonra Atatürk Havalimanı’nın büyüyen trafiği makyajlarla bir yere kadar büyür, ama gerekli olan pist ihtiyacı karşılanmaz ise bu yazı zar zor atlatırız, sonraki yıllar hüsran olur. Peki sorumlusu kim olur? “Atatürk Havalimanı kapasitesinin çok ötesinde çalışıyor. Birçok ülkenin uçuş talebini karşılayamıyoruz.” Birincisi Sayın Bakan, Atatürk henüz kapasitesinin üzerinde değil, iyi yönetilirse saatlik kapasitesi 58-60 uçaktan 70 uçağa çıkabilir. Dolayısıyla henüz çözüm de üretilmiş sayılmaz. Avrupa’daki benzer havalimanları örnek alınarak daha iyi yönetilebilir. Dolayısıyla hem iyi yönetemiyoruz hem de geleceği planlamayı beceremiyoruz. Seferberlikle de bu işler olmaz...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp