Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

28/03/2013

Eğitim sektörü tuhaf büyüyor! (2)

Ciddi bir eğitim sorunumuz olduğuna önceki iki Milli Eğitim Bakanları Nimet Çubukçu ve Ömer Dinçer maalesef vâkıf olamadı. Zaten eğitimi çekip çevirecek atılımları ve çalışmaları olsaydı, şu an bakanlık koltuğunda oturmaya devam ederlerdi. Zira her iki bakanın da hem eğitim hem de eğitimin sektörlere bakan taraflarında ciddi tuhaf yaklaşımları söz konusuydu. Mesela iki bakan da özel okulları ziyaret etmeyerek farklı bir yaklaşım sergilediler. İlgilenmediler. "Biz özel okulları ziyarete gitmeyiz" anlayışıyla eğitimin kötü bir şekilde ticarileşmesine, önüne gelenin, önüne geldiği yerde ve kafasına göre okul açmasına, medyada saçma sapan görünmelerine ve reklam yapmalarına ortam sağladılar. Kontrol, denetim, kalite gibi bir hassasiyetleri olmadı. İyi bir rant alanı olduğu için de bu sektörde parayı gören okul açmaya başladı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise bakanlığı döneminde özel okullara ziyaretler yapıp destek sağlarken, aslında bazı yanlışlarına da yardım etmiş oldu. Bugün hükümetin üstesinden gelemediği eğitim mevzusu aslında bakanlık koltuğuna oturanların yanlış politikaları sebebiyle bu raddeye geldi. Örneğin, Hüseyin Çelik eğitim meselesini çözdüğünü ve otomatik pilota bağladığını iddia edecek kadar kabulü mümkün olmayan yorumlar yaptı. Sonra anlaşıldı ki, evet otomatik pilota bağlamış, ama rotası belli olmayan uçağı bağlamış. Şimdi yeni Bakan Nabi Avcı'nın birikmiş eğitim sorunlarına el atmasını ve dahi düzeltmesini bekliyoruz. Bu arada geçen 10 yılda eğitim yüzünden heba olan bir gençliği de unutmamamız gerekiyor.


Türkiye'de eğitim ticari bir faaliyettir

Dün bizim gazetedeki özel okul haberinden habersiz olarak eğitim mevzusuna değindim. Neticede bu dönemde 4 çocuk okutan bir veliyim. Konunun her aşamasından haberdarım. Dolayısıyla eğitim çıkmazına her açıdan bakacak durumdayım. Çok yakın bir arkadaşım da özel okul konusunda yatırımları olan birisi olduğu için işin eğitim-ticaret boyutunu da biliyorum.
Türkiye'de uyuşturucu satan da, her türlü melanete bulaşmış olan da özel okul açabilir. Özel okul açarken ne mali yeterlilik gibi bir şart var, ne de "Sen kimsin" diye soran. Ayrıca ne de bu okulları adam gibi denetleyen bir mekanizma. Düşünün, bazı bakanlar özel okulları ziyaret etmekten imtina etmişlerse onların bürokratları ne yapar?
Ülkemizde özel okullar, vakıf kamuflajı altında olmamak kaydıyla özel üniversiteler mutlaka olmalı. Sektörleşen eğitimin faaliyetleri için ciddi mevzuatlar çıkarılmalı. Gazetelerde her gün gördüğümüz aldatmaca, para kazanmaya matuf özel okul reklamları olmamalı. Bir okulun, bir öğrenci başarısıyla velileri kandırmasının önüne de mutlaka geçilmeli.
Türkiye'de 4 bin 664 özel okul ve bu eğitim kurumlarında okuyan 535 bin öğrenci bulunuyormuş. Bunlara bir de dershanelerin kapatılarak özel okula dönüştürülmüş adetlerini ekleyin ve seyreyleyin curcunayı.
Bazı özel okullar 7-8 katlı binalarda, bahçesiz mekânlarda hizmet veriyor. Apartmanların okul olması, bahçe, spor salonu, yemekhane gibi kriterlerin olmamasından. Özel okula dönüştürülmek istenen dershanelerin çoğunun bulunduğu bina ve mekân eğitime uygun değil. Zaten Milli Eğitim Bakanlığı'nın mevzuatlarında da bu hususlara dikkat çekecek detaylar yok. Onlar kapı genişliği, kişi başına düşen kapalı mekân alanı ve tuvalet sayısıyla ilgililer. Bazı gazete ve internet ilanlarını okuyun bakalım, nasıl binalar okullara uygun görülüyor. Mesela, "Okul olmaya müsait plaza" ilanları bolca var. Bazı AVM'lerin özel okul veya üniversite olduğunu biliyorum.
Özetle; Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitime bakışı değişmek zorunda. Galiba Nabi Hoca'da tek ve son şans...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp