Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

27/05/2014

Soma Faciası’na kaldığı yerden devam!

Somalı madenciler, ‘Soma Faciası’ndan iki hafta sonra haklı olarak tepki göstermeye başladılar. Böyle bir olay, cinayet, facia adına ne derseniz, nasıl uygun görürseniz görün, bırakın gelişmiş ülkeleri, gelişmekte olanlarda bile yaşansaydı, madenlerle ilgili farklı yaklaşımlar sergilenirdi. Bazı işgüzarların buyurduğu gibi “Kömürden vazgeçelim, madenleri kapatalım” mantığından bahsetmiyorum. Üzücü haberlerin gündemi sarstığı günlerde yazmıştım: “Derhal aynı konumda olan tüm madenlerde işlerin durdurulup, işçilerin yeryüzüne çıkarılarak, benzer hataların başka yerlerde tekrarlanmaması için mevcut durumlarının gözden geçirilmesi gerekir. Hatta Soma Faciası’na sebep olan her türden bulgular ortaya çıkarılmadan da madenlerde işbaşı yapılmaması icap eder.”
Gelişmiş ülkelerde bu tür kazalarda taraflar sahaya sokulmaz. Kamudan, sendikadan ve işveren tarafından herhangi bir kişinin tarafsız kurumlardan oluşan ‘Kriz Masası’ yetkililerinin onayı olmadan da açıklamalar yapılmasına da müsaade edilmez. Ancak bizde maden faciasının ardından bir sürü tasvip edilmeyecek gelişmeler, üzücü açıklamalar, yorumlar yaşandı. Böyle olunca da ne gerçek sorumluları ortaya çıkarmak, ne de gerçek facia sebeplerini anlamak mümkün.
Türkiye Kömür İşletmeleri’ne (TKİ) bağlı Ege Linyit İşletmesi Müessese Müdürlüğü’nü dün yaklaşık 500 işçi protestosu etmiş. İşin asıl patronu konumunda ve ön planda görünen özel sektörün patronundan kat be kat kazanan kamu tarafının protesto edilmesi çok yerinde. Zira özel sektörün o şartlarda madenci çalıştırıp, faciaya sebep olmasının asıl müsebbibi kamu tarafıdır. Hem çıkan kömürden fazla fazla kazanç planla, hem de çalışanın emeğini, iş güvenliğini önemseme. Hatta özel sektördeki işveren kanalıyla da işçi üzerinde tahakküm kur. Bu çağda böyle bir anlayış...
Bütün yaşananlara rağmen, 301 madencinin hayatını kaybettiği facianın üzerinden 13 gün geçtikten sonra, Soma Kömür İşletmeleri adına dayıbaşların, hiçbir şeyi dinlemeden, cep telefonu mesajıyla hayatta kalan madencilere ‘işe gelin dayılanmalarını’ izah edecek bir kelime bulamıyorum. ‘Dayıbaşlarının yaptığı ‘işbaşı’ çağrısı olumlu karşılık bulmadı.’ Haberlerde geçen ifade aynen böyle. Allah aşkına bu aşamada, bırakın Soma’yı diğer madenlerde işlerin devam ettirilmesini sağlayan Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığı yetkilileri ve kendinde az sorumluluk olduğunu iddia eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ne yapıyor? Soma’da 2 haftada hangi dersler alındı, neler düzeltildi ki, yüreği yaralı, gözleri korku dolu insanlar madenlere çağrılıyor.
Peki, Enerji Bakanlığı, teknik inceleme yapılmadan işbaşı olmayacağını açıklamasına rağmen, bu türden çağrılar hangi cesaretle yapılabiliyor, birisinin izah etmesi lazım değil mi? Demek ki bir yerlerden işaret alınmış, yoklama çekiliyor. Tepki olmazsa yeni faciaya kadar işe devam olacaktı...

 

TÜKETİCİ HAKLARI NASIL DEVREYE GİRECEK?

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, dün Yeni Tüketici Kanunu ile getirilen yenilikleri çok güzel ve keyifle anlattı. Gerçekten hakkıyla hayatımıza girse, giderek daha medeni bir ülkede yaşamanın keyfini süreceğiz. Ancak bu işin de keyifsiz tarafları var. Bu kanun, bu haliyle anlatıldığı gibi kolayca devreye girmeyecektir. Çünkü daha önceki kanunun ne derece uygulandığını bakanlık yetkilileri ölçmüş olsaydı, ne demek istediğimi anlarlardı. Zira yasa çıkarmak, kanun yapmak artık neredeyse işin kolay tarafı oldu. Uygulama tarafına, hayata geçirilirken yaşanan zorluklar kısmına yönelik bir düzenleme, denetim, mağduriyet hallerinde, zamanında müdahale gibi detaylardan yine yoksun bir kanun var ortada.
Yeni Tüketici Kanunu’nun içeriğine sevinmek bir yere kadar, ama bunun tam anlamıyla uygulamaya geçmesi için müeyyideler uygulayacak kontrol, denetim mekanizmasının da olması şart. Tüketici Hakem Heyetleri demeyin bana, onlar ancak ömür tüketiyor, bilmiyorum farkında olan var mı? Özetle; denetim, denetim, denetim...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp