Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

20/03/2013

Büyük projeler kredisiz yürür mü?

Daha önce gündeme getirdiğim İzmit Körfez Geçişi, Üçüncü Köprü, Çukurova Havalimanı gibi projeleri kazanan firmaların, özkaynak sebebiyle kredi bulamamasına henüz ne bir müeyyide uygulanmış ne de bir tedbir alınmış durumda. Hatta Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle kamunun mali sorumluluklarını özel sektöre yükleyen finansman yöntemi, bazı şirketler için kurtuluş reçetesine dönüştürülmeye çalışılıyor. Çünkü kamu onların mesuliyetlerini üstlenerek finansman bulmalarına çare arıyor. Bu bir finans modeli olan YİD'e aykırı olduğu gibi ihalelerin şartnamesiyle de zıt düşmektedir.
Daha vahimi, yapılan ihalelerin teknik ve mali detaylarında hassas davranarak, sorunsuz iş yapacak müteşebbisleri seçmek yerine Türk bankalarına baskı uygulayarak sorunlu şirketlere kredi verilmesi yönünde kamunun bir hatalı tercihi söz konusu.
Mali, teknik yeterlilik ve detayda özsermaye gibi hususlar açısından aldığı işler bazında sorgulanmayan gruplara nasıl ve neden iş veriliyor? İhaleyi yapan kamu kurumları madem bunları önemsemiyor, niçin sıkışınca şartları kanunlara aykırı şekilde şirketlerin lehine, kamunun aleyhine gevşetme telaşına düşüyor? Buyurun ilginç bir son örnek. Çukurova Havalimanı ihalesini kazanan Koçoğlu Grubu, yüzde 20 özkaynakla yapacağı proje için gerekli olan yüzde 80'lik bölüme kredi bulamadı. Kendi özkaynağı ile sahaya girip işe başlamasına da Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) yaklaşık bir yıldır izin vermiyordu. Çünkü DHMİ'nin yaptığı ihale şartnamesine aykırı bir durum söz konusuydu. Şimdi aynı Koçoğlu'nun önü şartnameye aykırı olarak açıldı ve sahaya girip özkaynağıyla işe başlamasına onay verildi. Böylece Ulaştırma Bakanlığı uhdesindeki Karayolları Genel Müdürlüğü ile doğru işler yapan DHMİ yanlış işlerde ortak oldu.

TURKCELL'İN GELECEĞİ NE OLACAK?
Geçen hafta kamu, Turkcell için beklenen adımı attı. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)
kararı sonrasında dengelerin nasıl değişeceğini ise zaman gösterecek. Sanıldığı gibi kolay bir dönem olmayacağının altını çizerek Çukurova Holding'in bundan sonra daha dikkatli olması gerektiğini vurgulamakta fayda var. Çünkü devlet ve özellikle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafının gelecek planları yapmadan, Mehmet Emin Karamehmet'ten para tahsil etmeye çalışmasıyla işler bu raddeye geldi. Sonra çoğu kimsenin pek farkında olmadığı, Çukurova Holding'in marifeti kendinde saydığı gelişmeleri yönetmek özellikle Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a düştü. Dolayısıyla Bakan Yıldırım'a kuvvetli bir teşekkür borçlular. Bilinmeli ki bir PR faaliyeti olarak"Turkcell Türk kaldı" sloganıyla geliştirilen argümanlar pek de doğru değil. Yeni üyelerle birlikte Turkcell'deki anlaşmazlıklar ve yönetim kurulundaki sıkıntılı konular giderilmeye çalışılacak, ancak yakın zamanda bir üyenin daha değişmesi gündeme gelirse şaşırmamak gerekir. Çünkü kamu tarafı sadece Turkcell'deki Türk ortağın durumuyla ilgili değil. Ya da onların "Turkcell Türk kalacak" sloganıyla az hisseyle ve devlet desteğiyle şirketi istedikleri gibi yönetmelerini de istemiyor. Profesyonellerle birlikte Turkcell'in iyi bir Türk şirketi olmasını, bölgenin aktif oyuncusu pozisyonunu kaybetmemesini arzu ediyor. Bu sebeplerden Turkcell'in yönetim şeklinde, genel kuruldan geçirilmiş bir değişiklik gündeme gelebilir. Turkcell i güçlü kılacak adımların ilk genel kurulda, şirket ana sözleşmesine ilişkin değişikliklerle atılması mihenk taşı olacaktır. Çünkü kamu yaklaşık 10 yıl sonra lisans süresi dolacak Turkcell'le daha ilgili... Turkcell'e bakan kamu cephesindeki hiyerarşik yapı içinde müdahale önceliğinde birinci sırada SPK, sonra Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve diğerleri geliyor. Tartışmalı dönemlerde BTK Başkanı Tayfun Acarer'in, sürecin lisans iptaline kadar gidebileceği uyarısına "acaba" şeklinde yaklaşanlar da son gelişmeyle birlikte durumu daha yorumlayacaklardır. Fakat devlet ciddiyet gösterince işin rengi değişmiş durumda, ancak yabancı ortaklar için henüz süreç bitmiş değil...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp