Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

18/03/2009

Krizin bitiş tarihi de derinliği de meçhul

Türkiye'de sanayi kullanım kapasitesi giderek düşüyor. Sanayide kullanılan enerji tüketiminin de gün geçtikçe azalması bunun en somut örneklerinden. Diğer taraftan işsizlik rakamları da tarihi rekor kırmaya devam ediyor. Bilinmeyen ve tahmin edilmeyen ise bu düşüşün nereye kadar devam edeceği, nerde ve ne zaman duracağı...

Her ne kadar da krizin bu sene içinde dibe vurup, gelecek yıl düzeleceği yerli ve yabancı yetkililer tarafından dile getirilse de gelişmelerin bu şekilde olacağına dair somut ipuçları yok. Bu durumda özellikle Türkiye'nin işi varsayımlara bırakmadan, piyasaya negatif etki yapan iş dünyasına ve lobilere kulak asamdan atılım yapması, moral motive etmesi gerekiyor.

Zira Türkiye'deki ekonominin kırılganlığımla, Amerika ve Avrupa'da yaşananlarla aynı değil. Bizim bazı işadamları ve basın özellikle ekonomik kaos özlemi içinde. Ellerindeki parametreleri pivasaların düzelmesine, moral bulmasına değil, hükümeti sıkıştırmak için kullanıyorlar. Hatta piyasalardaki algının bozulması için özel bir çaba sarf ettikleri dahi söylenebilir.

Mesela, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, "Kriz inşallah 2009 sonu itibariyle ülkemizi terk edecektir" diyor.

ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke de siyasi iradenin, bankacılık sistemini kurtarmaya yönelik destek paketlerini tamamlaması halinde, ABD ekonomisinin gelecek yıl toparlanmaya başlayacağını dair ifadeler kullanıyor. Siyasi irade ve bankacılık sistemi. Her ikisi de Türkiye'ye yabancı sayılabilir. Türk ekonomisi için referans alınacak, kriz
değerlendirmesinde kılavuz olarak kullanılacak argümanlar değil.

Siyasi irade geç de olsa önlem paketleri açıklıyor, beğenilmese de tedbirler alıyor. Bankacılık sistemi bilindiği üzere negatif unsurlar içermiyor, türev piyasalarla da hemhal olmadı. Ama iç piyasa
durgun. Hatta uzun bir süre tedbir paketleri beklendiği için de iyice durgunlaştı.

İhracat rakamları düşüyor. Bu sebeple sanayi kullanım kapasitesi de aşağı iniyor. İşsizlik artıyor. Fakat bu tabloyu fırsata çevirecek, düşüşleri yukarı çevirecek tecrübemiz de var. Ancak ümitli ve girişimci olunması gerekiyor.

Şöyle ki; Birçok yabancı finans kuruluşu Türkiye'yi ihracatta pazar çeşitliliği sağlayan ülke olarak örnek gösterdi, gösteriyor. Özellikle Afrika, Orta Doğu ve Uzak Doğu açılımları Türk ihracatına nefes aldırdı. Şimdi bu bölgelere atılım adımlarının hızlandırılması gerekir, bu bir.

İkincisi; Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkelerin birçoğunda pazar daralıyor, ama bu ülkelerden küresel kriz sebebiyle tamamen çıkan, küçülen büyüklü küçüklü firmalar söz konusu. Türk girişimcilerinin bu imkânları görmesi, bu fırsatları değerlendirmesi için gayret gösterirlerse umulandan da farklı netice alınabilir. Ne demek istediğimi bir örnekle izah edeyim.

Türk Hava Yolları (THY) yolcu sayısını Ocak-Şubat aylarında artırdı. Peki, önemli oranda uluslararası taşımacılık yapan THY bunu nasıl başarıyor? Türkiye'de ve dünyadaki tabloyu tekzip eden bu gelişme nasıl oluyor?

Aynen şöyle oluyor; THY ile aynı pazarda faaliyet gösteren havayollarının çoğu düşen yolcu sayısı sebebiyle ya sefer sayısını azalttı ya da bazı noktalardan uçuşlarını kaldırdı. Bu durumda kriz atmosferine ciddi karlarla giren, kasasında nakit parası olan THY'ye diğer havayollarından iptal edilen uçuşların ve azaltılan seferlerin yolcusu gelmeye başladı.

DYH'in hisselerini kim alıyor?

Borsa ve finans dünyasından bir önemli isim Doğan Gurubu'nun yaşadığı teminat krizi sebebiyle aradı ve önemli bir hatırlatmada bulundu.

"Son 8 ayda Doğan Yayın Holding hisseleri yüzde 75 değer kaybetti. DYH 0.63 Tl'ye iki defa dip yaptı. Son çıkışında 0.80 TL'yi geçemedi. Tekrar düşüşe geçti. Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Doğan'a yönelik açıklamalarıyla da 0.45 TL'yi gördü.

Borsada panikleyen yatırımcı elindeki hisseleri ucuza sattı, satıyor. Peki, alıcı kimi1 Bu alımları kim karşılıyor? Doğan Curubu mu alıyor? Ya da hisselerin bu noktadan aşağı düşmemesi için kim alım yapıyor?"

Hepsi bu. Merak-ı mucip bir soru.

Doğan'dan teminat talebine dava

Doğan Gurubu, gösterdiği teminatların Vergi Dairesi tarafından kabul edilmemesi üzerine konuyu yargıya taşıdı. Bu aşamadan sonra Doğan Gurubu, Hâkim Oktay Saraç başkanlığındaki İstanbul 8'nci Vergi Mahkemesi'nin vereceği kararı bekleyecek. Ulaştığım bilgilere göre dosya incelenmek üzere mahkeme heyeti üyesi Nazik Tezel'e iletilmiş durumda.

Kanunen kabul edilmeyen teminat gösterme ve haciz suretiyle teminattan kurtulma girişimleri sonuçsuz kalan Doğan'ın bu aşamada tek umudu Hakim Oktay Saraç başkanlığındaki İstanbul 8'nci Vergi Mahkemesi. Grubun tüm kurmayları ise üye Nazik Tezel'e iletilen dosya hakkında çıkacak kararı yakın takibe almış durumda.

Bakalım mahkemeden Doğan Gurubu'na ne çıka

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp