Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

17/01/2013

ASKON, TUSKON, MÜSİAD, TÜSİAD gerisine ne hacet!

Önümüzdeki günlerde iş dünyasını hareketli günler bekliyor, demeye gerek yok. Anayasa Mahkemesi'nin oda seçimleriyle ilgili verdiği kararla zaten ortalık şenlendi. Böylece Anayasamıza göre seçme seçilme hakkımızın olduğunu ve bunu kimsenin kısıtlayamayacağını Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla bir kere daha teyit etmiş olduk. Mutluyuz. Seçme ve seçilme hakkı kutsaldır. Kimse elimizden alamaz.
Anayasa Mahkemesi'nin değerli üyeleri bir de odalara zorunlu üyelik ve icra yoluyla aidat ödeme konusunda bir karar verip iş dünyasını rahatlatırsa ülkemiz yavaş yavaş birinci sınıf demokrasiye doğru ilerleyecektir.
Böylesine tezat bir durumu nasıl izah etmek gerekir, bilmiyorum. Düşünsenize üyelik zorunlu, alternatifiniz yok. Aidatları da ödemezseniz icra yoluyla gözünüzün yaşına bakmadan zaten alıyorlar. Genel anlamda iş dünyasına bir katkıları olmasa da, yasalarla kendilerine tanınan yetkilerle yani yarı resmi konumlarıyla ufak tefek işleri halleder gibi görünüp zorunlu üyelikle önemli bir güç haline gelmişler.
Mesela İstanbul Ticaret Odası (İTO) iş dünyası için ne yaptı, bundan sonra ne yapar? İTO'nun yetkilerini ve gördüğü bazı işleri TÜSİAD, MÜSİAD, ASKON ve TUSKON gibi iş dünyasının sivil toplum kuruluşlarına verirseniz, zorunlu üyelikle bağlanan hangi ticaret erbabı buraların kapısını çalar?
Mesela İTO başkanı olmak isteyenlerin amacı nedir? 4 dil bilen Murat Yalçıntaş mı, yoksa çekirdekten yetişmiş Mehmet Yıldırım mı daha başarılıydı? 4 dilen bilen Yalçıntaş da dizüstü bilgisayar dağıttı, hiç lisan bilmeyenler de... Farkı nerede hissetmeliyiz? Bu tarz hediyelerin mantığını bile sorgulamaktan aciz TOBB'dan, odalardan ve yönetimlerinden bahsediyoruz. Daha ötesi var mı?
Bu kurumlar dağıtılırsa ülke önemli bir sıkıntıdan kurtarılmış olmaz mı? Zaten iş dünyası sektörüne, büyüklüğüne, yaptığı işe ve çeşitliliğine, mezhebine, meşrebine göre kendi için daha dinamik olarak yapılanmış, yapılanıyor. Ayrıca bu odalara ne hacet var? Bu odalara verilen yetkiler iş dünyasının sivil toplum kuruluşlarına verilirse iş dünyası önemli bir ayak bağından kurtulmaz mı?
Durum ortada. 4 yılda bir TOBB seçimlerini ve kimlerin iş başına gelmek için kulis yaptığını konuşuruz da hiçbir zaman buralara seçilmek isteyenlerden neler yapacaklarına dair iki kelam duymayız. Neden? Çünkü amaç oranın başına geçmektir.
Bakan Hayati Yazıcı'nın altını çizdiği üzere buralara zorunlu üyelik kaldırılabilir. İşte o zaman bu kurumlar hizmet yarışına girer, topladığı paraları iyi kullanmaya çalışır. Üyelerine rakip oluşumlara tevessül etmez.
Bilindiği üzere Türkiye'nin en kalabalık üyesine sahip İTO ve diğer odaların topladıkları aidatların büyük kısmı, Ankara Ovası'nı yeşillendirmek üzere Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB) gidiyor. Toplandığı yerde niçin kullanılmıyor? TOBB'un kasasında 2 milyar dolar olabilir, ama bunun iş dünyası için ne anlam ifade ettiğini bilen olmaz.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun, "Anayasa Mahkemesi kararı, oda ve borsa seçimlerinde rekabeti azaltmayacak, daha da artıracaktır" değerlendirmesi bu yüzden doğrudur. Kasasında 2 milyar dolar olan bir yer için rekabet olur. Hatta yekûnun büyüklüğünü bilenler daha fazla rekabetçi olur.
Halbuki bugün, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevi için aday olan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Muharrem Yılmaz, hiç de odalarda olduğu gibi bir rekabet içinde değil. Daha çok onun başkanlığında nasıl bir strateji izleneceğini konuşuyoruz. Niçin?
Başbakan Erdoğan'ın katıldığı ASKON Genel Kurulu da aynı havada geçti, diğerleri de. Görünen köy kılavuz istemez. İş dünyasında sivil toplum kuruluşlarının hem sayısı hem etkileri giderek artıyor. Yarı resmi konumda olanlar yasalarla, düzenlemelerle ayakta kalmaya çalışıyor. Buna gerek var mı?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp