Avea’nın, “Her Yöne Sınırsız” tarifesiyle başlayan Turkcell-Avea tartışması için dün bu köşede değindiğim hususlara itiraz geldi. Turkcell yetkilileri, Avea’nın yeni tarifesiyle beklemediği oranda talep gördüğünü ve buna göre teknik alt yapı planlaması yapmadığı için de problem yaşadığını ifade ettiler.
Turkcell yetkilileri, Avea’nın kendilerinden talep ettiği 43 adet ara bağlantı kapasite artırım talebinin imkânları ölçüsünde karşılanmaya çalışıldığını, ancak 4 gün gibi kısa bir süre önce yapılan talebin tamamının karşılanmasının teknik anlamda mümkün olmadığını söylediler. Hatta Avea’nın ara bağlantı talebinin mevzuatlara göre kendilerine 3 ay önceden bildirilmesi gerektiği halde bu teamüle uyulmamasına rağmen, ellerindeki imkânları kullanarak 29 adet port (ara bağlantı PLMN, PTSN) tahsis edildiğinin altını çizdiler.
Öte yandan Turkcell’in de Avea’dan talep ettiği 79 adet ara bağlantı talebine karşılık kendilerine 4 adet tahsis edildiğine vurgu yaptılar.
Avea 9 Şubat’ta 43 ilave port talep etmiş. Turkcell, bu talebinin 11 adedini 11 Şubat’ta, 18 adedini ise 17 Şubat tarihinde karşılamış Turkcell ise 4 Mart’ta 79 adet port talep etmiş. Avea da bu talebin 4 adedini 6 Mart tarihinde karşılamış.
Ancak neticede Avea, ‘Talep ettiğimiz ara bağlantıyı Turkcell sağlamıyor’ şeklinde ifade edilecek bir davayı yargıya taşımış durumda. Yukarıda Turkcell’den temin ettiğim tabloya göre Avea da Turkcell’in port talebinin tamamını karşılamamış durumda. Dolayısıyla davanın neden açıldığını bu tablo çıkmaza sokuyor.
Diğer taraftan sektörde konuşulan ise Avea’nın yeni tarifesi sebebiyle taleplerde problem çıkması halinde gerekçe hazırladığı iddia ediliyor. Önemli olan üst kurumun bu gelişmelere nasıl baktığı…
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer’in, politik bir boyut da içeren ve tüketiciyi yakından ilgilendiren bu tartışmaya bir açıklık getirmesi gerekir. Aksi takdirde cep telefonu piyasasında rekabetin nasıl yapılacağını anlamakta zorlanacağız.
Axel Springer'in hisseleri ne olacağı belli
Maliye Bakanlığı kontrolörlerinin kestiği yaklaşık 1 milyar TL’lik vergi kaçakçılık cezası Doğan Grubu ile yabancı ortaklarının arasını açabilir. Hatta Doğan Gurubu’nu ek bir mali külfete de sokabilir.
Doğan Grubu’nun, vergi dairesine Doğan TV bünyesindeki Kanal D hisselerini rehin olarak vermesiyle birlikte, yabancı ortağın nasıl adım atacağına dair ipuçları satış sözleşmesinde ve borsaya gönderilen dokümanlarda var.
Üç yıl önce 375 milyon dolara Doğan TV’nin yüzde 25 hissesini satın alan Alman Axel Springer, yaşanan son vergi cezası kazasını adeta önceden biliyormuş gibi hisse satış sözleşmesine bir madde koymuş durumda. Böyle bir durumda Doğan Gurubu, Axel Springer’in hisselerini ilgili tarafın talebin etmesi halinde sattığı bedelden geri almak zorunda kalabilir.
Axel Springer, vergi cezası sonrası Doğan Yayın’dan vergi dairesine gösterilen teminatlara itiraz etti mi, bilmiyorum. Ancak, sözleşmede yukarıdaki hüküm açık bir şekilde yer alıyor.
Bu satışı yakından takip eden ve sözleşmeyi inceleyen önemli bir isim, Axel Springer’in böyle bir ortamda hisselerine devredebileceğini dikkat çekerek, bu gelişmenin Doğan Grubu’nu daha da zora sokacağına dikkat çekti.
