Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

12/12/2012

Google'ını yesinler

İnternetle ilgili yine yeniden özgürlük kampanyası adı altında bir uluslararası etkinlik çabası içine girilmiş durumda. Başı çeken de bütün dünyanın kaymağını yiyen Google. Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren Uluslararası Telekom Birliği (ITU), Dubai'de World Conference on International Telecommunications (WCIT) başlığı altında 3-14 Kasım arasında bir toplantı gerçekleştiriyor. ABD dışındaki ülkelerin talebiyle, internetin alan adlarını veren şirketin ABD kontrolünden çıkması dahil olmak üzere internetteki diğer düzenlemeler ve vergilendirmelerle ilgili birçok konu tartışılıyor.
Özünde sizin de tahmin edeceğiniz gibi ABD merkezli Google gibi dev şirketlerin internetten elde ettiği gelirin diğer ülkelerle paylaştırılması, alan adlarını vermenin ABD hegemonyasından çıkması, ülkelerin vergi alma taleplerinin düzenlenmesi gibi haklı istekler var. Haklı talep olursa, haksız kampanya olmaz mı? Google da toplantı aleyhine global bir kampanya başlattı. Bu kararların internetin sansürlenmesi, internetin özgürlüğüne darbe vurulması vs. anlamına geleceğini öne sürerek herkesi tepki göstermeye çağırıyor. Ama artık yemezler...
Türkiye dahil birçok ülkede çoğu internet kullanıcısı, mevzunun tamamen ticari olduğunu ve özgürlükle uzaktan yakından ilgisi olmadığını anlamış durumda. Özgürlük ile kastedilen, Google'ın tatlı kâr özgürlüğü ise tamam. Özgürlükle kastedilen yaratılan değerin, kazanılan paranın herhangi bir vergi vermeden sadece Google ve benzeri şirketlere aktarılmasıysa yine tamam. Ancak artık buraya kadar.

 

Çağdaş dünyanın kabadayıları

Özgürlük ve sansür karşıtı olduğunu düşünerek bu kampanyalara destek veren binlerce kişi de artık Google ve benzerlerinin gerçek yüzünü görmek zorunda. Bu bir ticari savaş, ticari rekabet. Yıllık 40-50 milyar dolarlık gelir ve 250300 milyar dolarlık şirket değerleri söz konusu. Bu konunun önüne arkasına bakmadan destek verenler, arkasında neler olduğunu artık bilmek zorunda. Çünkü Türkiye'nin bu konuda karnesi çok iyi değil.
Bir şirket düşünün ki, Türkiye'de pazarlama ofisi dışında bir resmi varlık göstermiyor. Ama milyonlarca dolarlık reklam geliri elde ediyor. Üstelik tek kuruş da vergi vermiyor. Kendi siteleriyle ilgili en ufak bir düzenleme ve kanuni çalışma olduğunda binlerce cahil Türk internet kullanıcısını özgürlük-sansür adı altında harekete geçirebiliyor.
Bundan böyle kimin hangi kampanyayı neden yaptığını sorgulamamız gerekiyor. Başka ülkelerin terör ve milli güvenlik kaynaklı taleplerini yerine getiren, kendi ürünlerinin sansürlü versiyonlarını sunmayı kabul eden, kullanıcı bilgilerinin kullanımı ve gizlilik ayarlarıyla ilgili konularda birçok ülkede davalık olan internetin sahte özgürlükçülerine geçit verilmemesi lazım. Ülkelerin vergi ve ücretlendirme taleplerine tehditle karşılık veren, Türkiye'yi uzun yıllar muhatap bile kabul etmeyen, yetkililerine randevu bile vermeyen bir yapıya ancak çağdaş dünyanın kabadayısı denir.

 

Türkiye neden harekete geçmiyor?

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, kendi medya şirketlerinin içeriklerini kullanarak gelir elde eden Google aleyhine davalar açarken, kişisel bilgilerin kullanım şekilleri hususunda kanuni düzenlemeler yaparken, ne hikmetse Türkiye'de yaprak kıpırdamıyor. Binlerce cep telefonu kullanıcısı uygulamaları telefonuna indirirken milyonlarca ücret öder, ama Türkiye en ufak bir gelir elde edemez! Şimdi bu konu yıllık 40-50 TL'lik kredi kartı aidatından daha mı az önemli? Bilen varsa anlatsın...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp