Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

12/02/2023

Müteahhitler niçin tutuklanıyor?

Türkiye imar barışı ile yatıp kalkan, kaçak inşaat yapanlar için cennet bir ülke. Neredeyse her seçim öncesi imar kanunu devlet eliyle ve törenlerle çiğneniyor. Bu depremde çok sayıda binanın yıkılarak, binlerce cana mal olmasının sebebi imar barışları ve kanunların uygulanmaması. Bu durumda suçlu aramaya çıkılırsa müteahhitler kaçıncı sırada gelir?

Hatay’da depremde yıkılan Rönesans Rezidans’ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun ve diğerlerinin tutuklanmasına bir de gözle bakın. Çünkü müteahhitlerin tutuklanmasında bir gariplik var. Savcılar kamuoyundaki havayı dikkate alarak durumdan vazife çıkarmışlar, ama tek sorumlu onlar mı?

Eğer müteahhitlerin yaptıkları konutlar, rezidanslar, oteller sorunluysa oturum iznini verenlerinde silsile halinde sorgusu gerekir. Sorunlu bir yere oturum izni, iskân verildiyse, altında imzası olanların da elini kolunu sallayıp gezmemesi lazım. Fakat ülkemiz sisteminde bu da yeterli olmaz. Zira devlet imar barışı çıkarıp, sahtekarlık yapanları periyodik aralıklarla ödüllendiriyor. Belediyelerde bu durum bildiği için kanunları, imar mevzuatlarını işlerine geldikleri gibi uyguluyor.

Aslında soru basit; Çok sayıda insanın iskanında kullanılan bir rezidansın inşaat projesini onaylayan, akabinde iskân izni veren, elektrik, su, gaz bağlayanlar sorumlu değilse müteahhit neden kusurlu olsun? Daha önceki depremlerde de benzer gerekçelerle tutuklanan müteahhitler oldu. Ama bu yöntem pek caydırıcı olmuyor. Gölcük depreminde tutuklanıp, kısa sürede salınan müteahhitleri hatırlayın.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu depreme kadar imar kanununu uygulamadan yana olmadığını yakinen biliyorum. İmar kanununun devlet eliyle nasıl çiğnendiğinin canlı şahidiyim.

Şimdi böyle bir ülkede müteahhit tutuklamanın nasıl bir mantığı olabilir? Hem niteliksizler hem de sayıları çok. Tutuklamayla da sorun çözülmüyor. Ayrıca bu ülkede kamudan iş almayı bilen, azcık cahil cesareti gösteren herkes müteahhit olabiliyor. Bir sınır yok. Çünkü cahillerle kanunları çiğnemek, alış-veriş daha kolay oluyor!

Küresel ölçekte Çin’den sonra en fazla müteahhitte sahip ülkeyiz! Niteliklilerin az olduğu bu müteahhitlerin sayasıyla da her yıl, iyi bir şey gibi övünenler var. Ancak Türk müteahhitlerinin tamamının bir yıllık geliri Avusturyalı, dünyanın ilk 10 müteahhitlik şirketi arasında yer alan bir firmaya ancak denk gelebiliyor. İyiler bir elin parmaklarını geçmiyor, ama geriye kalanının niteliği yok. Bu sebeple nitelikleri değil, nicelikleri ön plana çıkarılıyor.

Evet, Avrupa Birliği’ndeki toplam müteahhitten daha fazlası bizde var, ama büyük çoğunluğu amele taşeronluğu yapıyor. Çanakkale Köprüsü Koreli şirketlerin mühendisliğiyle yapılmasına rağmen bizim şirketler yapmış gibi elin emeğine nasıl konmaya çalışıldığını da gördük.

Bir örnek; Depremin merkezindeki Hatay’ın Erzin İlçesi’nde insanlar binaların altında kalmadı. Ölen de olmadı. Neden? Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu sebebini çok iyi anlatıyor; “İmar Kanunu’na uydum. Kimseye taviz vermedim.” diyor. Kamu kanunlara uyarsa mesele kalmıyor. Binalar insanı öldürmüyor.

Peki kamu otoriteleri yasalara uymayınca neden ilk önce müteahhitler günah keçisi oluyor? İmar barışının rantını siyasiler yerken, depremin faturası neden sadece zincirin son halkası müteahhitlere çıkarılıyor? En azından sorumluluk niçin paylaştırılmıyor?

Netice itibariyle hangi müteahhit siyasi otoritenin, bakanlığın, belediyenin onayı olmadan iş yapabiliyor ki bir hadise esnasında ilk tutuklanan müteahhitler oluyor? Mevcut deprem yönetmeliğine uymadıkları gerekçesiyle tutuklanan müteahhitlerle ne çözülecek? Binlerce bina insanımızın üzerine çökmüşse daha fazla gecikmeden düzeni değiştirerek, yasalara uyan ve uymasını sağlayan bir devlet inşa etmeliyiz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp