Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

07/05/2009

Cevap ve düzeltmedir

 11.03.2009 tarihli "TMSF'de Bilgin Kaynaklı Bir Entrika II" başlıklı yayında; müvekkilim Dinç Bilgin ile işbirliği içine girerek muvazaalı işlemler yaptığım ve bu sebeple TMSF tarafından avukatlıktan azledildiğim şeklide tamamıyla kasıtlı, gerçeğe aykırı, kişilik haklarıma ve mesleki kariyerime zarar veren bir haber yayınlanmıştır.

 

Müvekkilim Dinç Bilgin ile ilgili vekil sıfatıyla yürütülen tüm işlemler, yasal ,haklar, hukuka uygunluk prensibi ve Avukatlık Mesleği Etiği çerçevesinde gerçekleştirilmiş olup haberde yer alan iddialar tamamıyla gerçek dışıdır.

 

Söz konusu haberde yer alan, Diriç Bilgin hakkında yapılan takiplere itiraz edilmemesi nedeniyle, TMSF’nin şahsımı avukatlıktan azlettiği şeklindeki iddia, kesinlikle gerçek dışıdır. Halen Dinç BİLGİN'i müdafii olarak Ceza Davaları'nda temsil etmekteyim, hiç bir zaman TMSF'nin avukatı olmadığım için azil edilmem de söz konusu olamaz.

 

Üç nesilden beri hukukçu olan bir ailenin ferdi olarak, 30 yılı aşkın süredir icra ettiğim avukatlık mesleğimde, meslek etiğine, yasalara ve hukuka aykırı tek bir işlemim olmadığı gibi, kurucusu olduğum İplikçioğlu Hukuk Bürosu'nun tüm çalışanları ile birlikte, meslek etiği ve hukukun üstünlüğü prensibini ilke edinerek çalıştığımız, başta eski müvekkilim ve haberin yer aldığı gazete sahibi olmak üzere, tüm hukuk cemiyeti ve sosyal çevrem tarafından bilinmektedir.

 

Anılan haberle bu ihtilafın içine çekilmemin mantıki ve hukuki hiçbir dayanağı yoktur. Aksine işbu yazı yayınlanıncaya "kadar, Turgay CİNER İle Dinç BİLGİN arasındaki ihtilaflarda görev almayacağımı duyurarak bu konuda büyük bir hassasiyet gösterdim.

 

Hiçbir zaman vekil sıfatıyla yer almadığım haber konusu ihtilafın tarafı, haberin yer aldığı gazetenin sahibi olup adil yargılamayı etkileyecek şekilde kaleme alınan haberin, hukuka ve basın etiğine uygun olduğunu söylemek mümkün değildir.

 

Kamuoyunu bilgilendirme görevi kamusal bir görev olup bu görevin hukuk kuralları, basın meslek ilkeleri çerçevesinde, kişisel çıkar çatışmalarına alet edilmeden yürütülmesi gerekir. Şahsım ve hukuk bürom hakkında ileri sürülen gerçek dışı iddiaların, hiçbir araştırma yükümlülüğüne dahi girilmeksizin habere konu edilmesi, hukuk devleti ilkesine, basın meslek ilkelerine, objektif ahlaki değerlere aykırı olup kişilik haklarıma ağır saldırı niteliğindedir.

Bu nedenle, sair yasal haklarım saklı kalmak üzere, hakkımda yayınlanan gerçek dışı bu haberleri tekzip eder, kamuoyuna saygı ile duyururum.

 

 

Sayın Noter, üç nüshadan ibaret bu ihtarnamenin bir nüshasının muhataba tebliğini, bir nüshasının tebliğ şerhli olarak tarafıma iadesini, bir nüshasının da tarafınızca saklanmasını rica ederim.

 

                                                                                     Kaşideci

                                                                     Av. Mehmet Asım İPLİKÇİOĞLU

 

        Tekzibe tekzip

 

            İlk başvuruda birinci mahkemenin kabul etmeyip reddettiği tekzip metnini, nasıl olmuş ikinci mahkeme kabul etmiş ve bize savunma hakkı tanınmadan, yayınlamak üzere gazetemize göndermiş. Tekzip metnini konuyu bilmeyenler okuduğunda sanki Av. Mehmet İplikçioğlu gerçekten haklıymış ve ortadan olmayan gerekçelerle ona atfen bu yazıyı kalem almışım gibi bir tablo ortaya çıkıyor.

            Halbuki, ‘TMSF’de Bilgin kaynaklı bir entrika II’ başlıklı yazımı iki gün tefrika halinde kaleme aldım. Yani oldukça kapsamlı ve uzun bir incelemeydi. İplikçioğlu’nun tekzip için itiraz ettiği konu ise sadece bir paragrafı kapsıyor. İki günlük yazımı değil. Yazımdan aynen aktarıyorum;

            TMSF’nin kontrolündeki Sabah Yayıncılık Aş ve Medya Basın Servisleri Aş için icra takibi yapıyorlar. Tuhaftır bu şirketlerin ve Dinç Bilgin avukatı M. Asım İplikçioğlu Hukuk Bürosu icra takibinde borca itiraz etmiyor. Böylece takibi kesinleştiriyor. TMSF de bunun üzerine İplikçioğlu’nu avukatlıktan azlediyor.’

            İplikçioğlu tekzibinde ne diyor;

            ‘Söz konusu haberde yer alan, Dinç Bilgin hakkında yapılan takiplere itiraz edilmemesi nedeniyle, TMSF’nin şahsımı avukatlıktan azlettiği şeklindeki iddia kesinlikle gerçek dışıdır. Halen Dinç Bilgin’i müdafii olarak Ceza Davaları’nda temsil etmekteyim, hiçbir zaman TMSF’nin avukatı olmadığım için azil edilmem söz konusu olamaz.’

            TMSF, Sabah ve ATV’ye el koyunca yukarıdaki şirketleri de kontrolüne almış oldu. Bu şirketlerin avukatı da İplikçioğlu’ydu. Bu durumda İplikçioğlu kimin şirketlerini avukatı olmuş oluyor?

            Bu tekzip üzerine, o günleri ve bu hukuk karmaşasını yaşayanlara bir kez daha sordum. Yetmedi, TMSF’den de bir kez daha teyit ettim. 1 Nisan’da Sabah-ATV TMSF el koydu. İplikçioğlu’nun bu şirketlerdeki avukatlığını ise Mayıs 2007’de sonlandırıyor. Evet, İplikçioğlu halen Bilgin’in avukatı, ama o şirketlerin değil. Tekzip kararın veren hâkim keşke TMSF’ye sorsaydı ve öyle karar verseydi. Yada bizden savunma isteseydi.

            Çünkü, İplikçioğlu, ilk önce TC Şişli 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ne yazımın tekzip edilmesi amacıyla baş vuruyor. Hakim Figen Ulu Karakütük, ‘Tekzip ve düzeltme talebinin reddine’ karar veriyor. Ama TC Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Hâkim Hakkı Yalçınkaya’nın kararıyla bu tekzip kararını kabul edip bize yayınlamak üzere gönderiyor.

            Maalesef hilaf-ı hak olsa da, adaletin kestiği parmak acımaz düsturu icabı yayınlamak zorundayız.  

           

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp