Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

05/03/2013

Başbakan özelleştirmeleri neden inceliyor?

Kamuoyunun gözleri önünde canlı olarak yapılan en büyük özelleştirmelerden birisi iptal olunca, benzer yaklaşımın diğerlerini de nasıl etkileyeceği merak edilmeye başlandı. Çünkü özelleştirme ihalelerinin televizyonlarda canlı yapılmasıyla iş bitmiyor. Bunun tam anlamıyla hükümeti tatmin edecek bir uygulama olduğunu söylemek de mümkün değil. Bizler için ise sonrası da çok önemli.
Özelleştirilecek şirketler için yapılan değer tespit çalışmaları ve ortaya çıkan rakamlar ile ihalelere giren konsorsiyum ya da şirketlere bu bilgilerin açıklık oranında ihalelerde yarış oluyor. Köprü ve otoyol özelleştirmesinde gelen en yüksek teklifle ihaleyi sonuçlandıran Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) ile fiyatı düşük bulan Başbakan Erdoğan'ın yaklaşımındaki farklılıkları çözmek çok zor olmasa gerek. Zira Başbakan yüksek rakam beklerken ÖİB, tespit ettiği taban fiyatın biraz üzerine işi bitirmeye odaklanmış durumda.
Benim duyduğuma göre çok önemli bir elektrik dağıtım ihalesi de Başbakan'ın radarına girmiş. Başbakan diğer dosyaları da tek tek inceliyormuş, ancak mihenktaşından birisi bu elektrik dağıtım şirketinin kasasında satıldığı rakamın yarısına yakın para olmasıymış. Bu nasıl olur demeyin, yaklaşık 2 milyar dolara satılan bir şirketin kasasındaki özelleştirme sonrası bu kadar yüksek para olduğu ortaya çıkıyorsa Başbakan Erdoğan'ın bunları tek tek incelemesi çok yerinde, ama sorgulanması gereken başka detaylar da olmalı.
Kamuya ait taşınmazların satışı, devri, kirası ve takasıyla ilgili tüm işlemler Başbakan'ın onayına tabi hale getirildi, ancak buna rağmen Başbakan Erdoğan'ın bazı kuşkuları varsa beklemek gerekir. Mesela Koç-Ülker-UEM konsorsiyumunun 5.7 milyar dolarlık en yüksek teklifi Özelleştirme Yüksek Kurulu'ndan neden döndü? Bildiğim kadarıyla tek başına para meselesi değil. Özelleştirme çalışması ve metodunda da Başbakan'ı tatmin etmeyen hususlar var.


Organik, doğal palavralar!

Marketlerde ürünlerin üzerinden 'Üretim Tarihi' kaldırılıp sadece 'Son Kullama
Tarihi' yazılmaya başlandığından bu yana gıda cephesinde garip işler dönmeye başladı. Büyük şirketlerin raf ömrünü uzatmak için başvurduğu bu yönteme Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da seyirci kalınca işin içinden çıkılamayan etiketlerle karşılaşmaya başladık. Buanlar arasında, organik, doğal, katkısız gibi ibareleri saymak mümkün.
Bunları neden not ettim? Güya sucuk, salam ve sosiste vatandaş artık 'Yüzde 100 dana eti' ibaresiyle kandırılamayacakmış. 'Benzeri ürün' tanımıyla kandırmaca cezaya tabi olacakmış. Bakalım nasıl bir tablo, sahtekârlık numaraları bizleri bekleyecek.
Yapılan düzenlemelerde bakanlığın çok geç kaldığı malum, ancak halen daha el atılması gereken hususu var. Mesela konserve ürünler, dondurulmuş gıdalar. Konserve ürünler üzerinde iki ayrı şirket de 'doğal' ifadesini kullanmış. Ama birisinin doğallıkla bir alakası yok. Diğerini okuyunca da doğallığın karşılığını bulmak zor. 'Katkısız' mevzusunda bir denetim söz konusu değil. Etikette 'katkısız' yazarken içindekilerde katkı adına ne varsa hiçbir şeyden kusur kalmadığı görülüyor.
Katkılarla raf ömürleri uzatılan gıdaların, insan ömrünü kısaltan maddeler içerdiği biliniyor. Şimdi bakanlık bu işe de el atacak mı? Kaliteli şirketler bu işe başlasa ne olur? İlginç bir rekabet olmaz mı? Akıllı tüketicinin yapması gereken de 'Üretim Tarihi' belirtilmeyen gıdalardan uzak durmak olmalı...


ANKA seri üretimde peki HÜRKUŞ!

Savunma Sanayi Müsteşarlığı, milli 'ANKA' İnsansız Hava Aracı'nın (İHA) seri üretimi için TAI ile sözleşme imzalayacakmış. Güzel. Peki HÜRKUŞ için Türk Hava Kuvvetleri (THK) neyi bekliyor? Neden sipariş vermiyor?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp