Top
Gökhan şen

Gökhan şen

gsen@bloomberght.com

28/02/2020

Helikopter parası gökten yağmaya başlıyor

Ekonomistler arasında çokça tartışılan konulardan biridir bu.

Akılda kalması için helikopter parası deniyor. Aslında basbayağı mali destekten söz ediyoruz.

Koronavirüs zaten kırılgan olan ve toparlanma ümidini yeni yıla ertelemiş küresel büyüme beklentilerini felç etti. Evinden çıkamayan insanlar işlerine gidemediler. Alışveriş isteği dibe vurdu. Küresel ticaret yavaşladı. Arz ve tedarik problemleri baş gösterdi. İthalat ve ihracatın bir bacağı kırıldığı için konteynerler boş gitmeye başladı. Navlun ücretleri fırladı.

Bu beklenmeyen yavaşlamanın para politikası ile aşılamayacağı aşikar. Para politikası hem zamanla talebe etki ediyor hem de moral düzeltici etkisi sınırlı. Eğer gerçekten bir çözüm bulunmak isteniyorsa hızlı, kararlı ve doğrudan bir paket halinde olmalı.

İşte popüler terimle helikopter para ya da mali canlandırma burada devreye giriyor.

Demografik problemler ve tasarruf tuzağından ötürü deflasyona düşen Japonya için eski Fed Başkanlarından Bernanke uzun yıllar önce bu öneriyi getirmişti. Hem merkez bankası finansal koşulları gevşetmeliydi hem de para arzını artıracak adımlar atılmalıydı. Böylece doğrudan canlandırma ekonomiye girecek, hepsinden önemlisi ise paranın dolaşımdan çıkmayacağı bilinecekti.

Japonya bunu asla uygulamadı.

Sonuç malum; sıfır civarı enflasyon ve minimum büyüme serisi…

Şimdiki sorun ise daha aşılabilir görünüyor. Belli ki hastalık kısa vadede talebe güçlü bir darbe vuracak ancak devamında kerhen bu talep yerine konabilecek. Ne var ki bu kısa vadeli sorunun kalıcı hasar bırakmaması için talebi bir parça itmek doğru olabilir.

Küresel krizde ABD bunu yapmıştı.

2008 Bush paketinde ve 2009 Obama çözüm setinde posta kutularına para bırakmak denenmişti. Para politikasının yardımı ve diğer yüklü mali canlandırma tedbirleri ile başarılı olunduğu da söylenebilir.

Oysa 1999 Japonya denemesinde harcaması için çekler verilen vatandaşlar beklenen canlanmayı sağlayamamışlardı. Demek ki bu iş özel şartlarda başarılı olabiliyor.

O özel şartları yaratıp, kamuoyunun bunu anlamasını sağlamak gerekiyor. Vergi iadesi şeklinde verilen destek aslında fark edilmiyor bile.

Bugün Singapur, Macau ve en son Hong Kong doğrudan halkın cebine para koymaya çalışıyor.

Örneğin Hong Kong’da 18 yaşını aşmış her ferde 1.200 dolarlık çek veriliyor.

Yeter ki harcayın denerek; devlet bunun yüküne katlanacak.

Başarılı olabilirler mi?

Bireylerin bu harcamanın dönüp kendilerine yük olmayacağına ikna olmaları ve mali desteğin enflasyon ya da yüksek faiz olarak dönmemesi koşuluyla. Elbette Hong Kong’da kaybolan güven çeklerle geri gelebilir mi, ondan emin değilim.

*

Simgesel olarak çatılardan para atmak olarak tabir ettiğimiz ve aslında kamunun bedelsiz olarak vatandaşlara doğrudan para vermesi çokça tartışılabilecek ve tahminen çok da çözüme hizmet etmeyecek bir seçenek. Bu virüs ortamında ise benim favorim küresel bir tepki vermek.

Geçtiğimiz hafta sonu yapılan G20’de bu fırsat vardı ancak kaçtı. Kabul edelim, liderler virüsün ilk çeyrek bittiğinde etkisinin kırılmış olacağını düşünüyorlar. Bu yüzden tüm dünyayı kalkındıracak bir paket beklentisi bana şimdilik makul gelmiyor. Ne var ki ülke bazında bireysel çabalar olacaktır.

Sonuç olarak gökten para değil dua ve nasihat yağmasını bekliyorum. Ancak işin doğal akışı gereği piyasaların moral bozukluğu kendi kendine geçecektir. İyimserim. Umarım meşhur son sözlerden biri olmaz…

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp