Top
Gökhan şen

Gökhan şen

gsen@bloomberght.com

22/03/2022

Yerli kömür artık altın değerinde

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında her şeyi baştan düşünüyoruz.

Batı ittifakını mesela. Uzun süre sonra aynı amaç için tek vücut olmuş durumdalar. Maliyetlerine aldırmadan, hesap verme bürokrasisine takılmadan menzile yürüyorlar.

Alışılmadık bir Batı tarzı iş yapma motifi.

Dünyanın en önemli emtia ihraççısı olan Rusya’nın bir kalemde silinmesi normal bir iş değil.

BP’nin bir gecede ‘ben 25 milyar doları sildim, yeter ki Rus ortağımdan kurtulayım’ demesi de kolay sindirilir cinsten değil.

Almanların anayasaya aykırı olsa dahi, bütçe harcamalarını daha mecliste görüşmeden artırma kararları da hiç alışıldık değil.

Gübre, demir, paladyum, benzin, dizel, petrol, gaz ve elektrik...

Bunların fiyatlarında ve arzlarında nasıl bir plan olduğunu görmeden bu işe daldı Batı.

Durum böyle olunca her şey güvenlik için artık.

Üstelik planlar yolda yapılıyor.

Uluslararası Enerji Ajansına göre Rus gazından kurtulabilmek için kömüre dönüş şart. Daha ilginci, AB Yeşil Dönüşümün başı Timmermans’a göre nükleer ve kömüre dönüş gerekli olacak!

Almanya, Polonya, Bulgaristan... Bu ülkelerin hepsi arz güvenliği için kömürle elektrik üretmek zorunda olduklarını biliyorlar.

Hem yenilenebilir ajandada gaza basacaklar hem kömürde.

Mecburen.

Avrupa’nın en düşük karbon salınımına sahip ülkelerinden biri olan ülkemizin de yerli kaynaklarını kullanmaktan başka çaresi yok.

Durum olağanüstü. Çözümlerin de buna uygun olması gerekiyor.

Üstelik yerli kömür tamamen bizim ve çeşitli sebeplerle devamlı çıkarılması baskılanıyor.

AB’nin yeşil hedefleri bu kadar kesin olmasına rağmen istatistikler başka bir hikaye anlatıyor.

S&P Global’e göre 2020’de 8GW olan kömürden üretim 2021’de 11GW’ye yükseldi. Bu yılsa 15GW bekleniyor. 2 yılda iki katına çıkmış!

Türkiye için resim çok açık.

Yerli ve milli varlık olan kömürden mümkün olduğunca üretim yapmak gerekiyor.

Çevre, karbon salınımı gibi uzun vadeli erimler hepimiz için vazgeçilmez. Ancak kışın ortasında arkamızı yaslayacak bir kaynak arıyorsak kısa vadede önemli desteklerimizden biri belli ki kendi kömürümüz olacak.

Kaldı ki yenilenebilir ile üretimden vazgeçmek şöyle dursun, buradaki hedeflerimizi de hızlandırmamız gerektiğini bir kez daha görüyoruz.

Rusya’dan gaz gelir mi İran akımı düşürür mü diye dertlenmektense kendi kaynaklarımızı nasıl kullanırız diye düşünmek zorundayız.

Üstüne, böylesi bir ortamda EÜAŞ’ın yerli üreticilerin marjlarını baskılayacak ve sürdürülebilir üretimi riske atacak bir alım politikasına gittiğini görüyoruz.

Piyasanın sağlıklı, sürdürülebilir ve en uygun maliyetlerle ve devamlı bir yerlileşme içinde olması gerekliliği sanırım herkesin ortak kanaati. Öyleyse, tüm tarafların bu şartları azami oranda sağlayacak yollarla devam etmesi ülkemizin enerji politikaları için de kritik önemde.

Şunu anlamak zorundayız.

Yeşil Dönüşüm, artık AB’nin sanayi politikası haline gelmiş durumda. Bu politika ile çevreyi en çok kirletenler şimdi finansal güçlerini kullanarak oyunun kurallarını değiştiriyorlar. Elbette bunun insanlık için en önemli ajanda olduğunun farkındayız.

Fakat planlar bir gecede değişebiliyor. Bunu en hızlı şekilde gördük.

Ancak bizim gibi oyundan düşmemeye çalışan ülkeler için yerli kaynakları mümkün olduğunca kullanabilmek zorunlu. Bu yeşil ajandaya uymamızın başka yolu yok.

Ezcümle, yeşil bir üretim patikasına girebilmek için önce sermaye birikimi yapmak zorundayız. Biz bunu yapamadan yeni bir faza ve başkalarının kuralları ile geçilince rekabetçi olma şansımız kalmıyor. Kısa bir fırsat penceresi varken Türkiye kaynaklarını en iyi şekilde kullanmalı.

Bu da doğru zamanda doğru politikalar üretmekten geçiyor. Üreticilerin oyunda kalmalarında geçiyor. Doğru fiyatlardan geçiyor. Sağlıklı ve sürdürülebilir üretimden geçiyor. Yerli kaynaklardan geçiyor...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp