Top
Gökhan şen

Gökhan şen

gsen@bloomberght.com

17/12/2019

2020 Yazıları: Gelişen ülkeler düştükleri yerden ayrışarak kalkarken

2019’un ve belki de son yılların en acı verici deneyimlerinden biri muhteşem gelişen ülkelerin tökezlemeleri oldu. Küresel büyümenin sırtını yasladığı ve dinamizmin kalesi niteliğindeki gelişen ülkeler birer birer çaptan düştüler. Her biri farklı sebeplerle vatandaşları ve yatırımcıları için hayat zorlaştı.

2020 yılına daha iyi bir havada gireceğiz.

* Kaynak: BNP Paribas (Koyu çizgi Latin Amerika, Kiremit rengi Çin Hariç Asya, Çimen Yeşili Avrupa, Orta Doğu & Afrika, Turkuaz ise Gelişmiş Ülkelerin büyüme oranlarını temsil etmektedir. Kesik çizgiler ise kurumun tahminleridir)

Her şeyden önce iki belirsizliğin geride kaldığını varsayarak işe başlıyoruz. Ticaret savaşları ve Brexit konusu. Ticaret savaşları bitmedi ancak ABD Başkanlık Seçimleri boyunca uykuya yatırıldı. İngiltere’nin AB’den çıkışı içinse tahminler iyimser. Bunun sebebi de basit. Boris Johnson’un boşanma planının evvelce hem Avam Kamarasında hem de AB kanadında kabul edilmiş olması.

ABD’deki ekonomik faaliyetin bu yıla benzer şekilde seyredeceği ve enflasyonun boynu bükük kalacağı beklentilerini de tahminlerimize ekleyince, geriye önce bölgeler ve ardından ülkeler bazında tahminler yapmak kalıyor. Keza Fed faizleri artırmayacak ve finansal olarak kolay bir yıl olacak diye hesap ediyoruz.

*

2020’nin hakim teması ‘düştükleri yerden kalkanlar’ olacak. Ne var ki herkes kendi temposunda kalkacak. Ayrışma önemli bir tema olacak.

Düşük faiz ortamından herkes yararlanacak. Ne var ki bu tema 2019’un 2. yarısı boyunca çalıştı. Buna güvenen birçok gelişen ülke merkez bankası faizleri hızlı hızlı indirdiler. 2020 için çok az cephane kaldı. O da birkaç ülkede kaldı. Demek ki ortak bir faiz teması belirlemek güç. Ancak emtia fiyatları için uçuk tahminleri olmaması, enerji maliyetlerine ilişkin makul görünüm ve küresel büyümenin toparlanmış hali ile bile sakin seyretmesi enflasyonu bir sorun olmaktan çıkarıyor.

Deutsche Bank’ın 2020 enflasyon tahminleri bu çıkarımlar ile uyumlu.

Faiz indirme furyasına sosyal karışıklıklar ve kurları üzerindeki baskıdan ötürü katılamayan Latin Amerika ülkelerinde bu yıl geç intikal beklemek makul. Ancak sosyal karışıklıkların kolaylıkla çözülebileceği inancı sorgulanmaya muhtaç. Örneğin Şili’de olanları masaya yatırdığımda ben bu sonuca varmıştım https://www.haberturk.com/yazarlar/gokhan-sen/2540493-latin-amerikanin-yildizi-silide-halk-neden-isyanda

Rusya, Hindistan ve Brezilya gibi tipik olarak yüksek reel faiz ödeyen ülkeler, düşük enflasyon ortamında bu statülerinden kurtulmak istiyorlar. Demek ki genel bir bakış açısı ile faiz düşüşlerinin yavaşladığı ve ilginin bonolardan ziyade hisse senetlerine ve kurlara kaydığı bir yıl beklemek gerekiyor. Elbette ayrışma temasını gözeterek.

IMF ile anlaşma zemini yakalayamayan Arjantin ve Brezilya bambaşka yönlere gidebilirler örneğin. Enflasyonu düşse de dünyaya göre yüksek kalan ülkemiz ile sıkı maliye politikası izleyen ve düşük enflasyona sahip Rus para birimlerinin 2019’da bambaşka yönlere gitmiş olmaları gibi.

*

2020’nin baş rolü şüphesiz yine yeniden Çin’e verildi. Yüksek borç, yavaşlayan ekonomi, devamlı ABD baskısı, ticaret kısıtları ve verimsizleşen sanayi motifi ile Çin acı reçete uygulamak zorunda. Ne var ki bunun tarihini kestiremiyoruz. Sermaye akımlarının tam serbest olmaması dolayısıyla Komünist Parti açıklamalarına bakıp yıl tahmini yapmak zorundayız.

Bu eldeki veriler ile dev canlandırma tedbirleri, mali teşvikler, ertelenmiş zor kararlar, ABD ile ticaret görüşmelerinin olumlu seyri ve büyüme adına uysal para politikası gibi faktörlerden ötürü 2020’de Çin ekonomisinde gözle görülür bir yavaşlama beklemiyorum. Bu, hem bölge için hem de küresel iş çevrimleri için olumlu haber.

Gelişmiş ülkelerde yaşanan toparlanmaya böylece gelişenler de ayak uyduracaklar ve 2012’de başlayan negatif ayrışma tahminen bir parça telafi edilmiş olacak. JP Morgan’ın da konuya bu şekilde yaklaştığını görüyoruz.

2019’un düşenleri Rusya, Brezilya, Meksika, Türkiye, Hindistan ve Çin gibi ülkelerin gelecek yıl daha pozitif bir büyüme performansı sergileyeceklerini ve farkın kapanmasında öncü rol oynayacaklarını not etmek gerekiyor.

*

Bu tahminlerde kısaca değinip geçtiğimiz sosyal olaylar ve politik risklerinse 2020’nin en önemli gündem maddelerinden biri olacağını düşünüyorum. Bu da yazı boyunca işlemeye çalıştığım ‘ayrışma’ temasının bir parçası. Ülke bazında, sert ve tahmin etmesi güç sonuçlar bekleyebiliriz. Küresel eşitsizlik, yerel bölüşüm sorunları sürüyor. Sosyal medya güçleniyor ve gençlik yerli yerinde duruyor…

Son olarak, küresel büyümeye gelişenlerden daha fazla katkının beklendiği ve 2019’un geride kalanlarının destekleyeceği bir yıla giriyoruz. Ticaret savaşları hala en önemli gündem maddesi. Düşük enflasyon ortamı ve daralmadan nötre dönen gelişmiş ülke merkez bankaları bilançoları, düşük enflasyon ortamında gelişen ülkelere destek vermeye devam ediyor. Beklediğimiz toparlanma sınırlı ve birçok ülkede aslında oldukça kırılgan. Yatırımcılar için kolay görünen ancak riskli bir yıl daha başlıyor…

Hakim tema ise ülke bazında ayrışma.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp