Top
Fatih Altaylı

Fatih Altaylı

faltayli@htgazete.com.tr

11/01/2013

Öcalan'a aşkla bağlıydı

PKK'nın biri çok önemli 3 kadın yöneticisi dün Paris'te "profesyonelce" infaz edildiler.
Öldürülenlerden Sakine Cansız, terör örgütü açısından önemli ve hatta "efsanevi" bir isim.
Kuruluşundan bu yana örgütün içinde.
YJA Star olarak bilinen örgütün kadın birliklerinin kurucusu.
PKK'nın kadınların çok etkin olduğu bir terör örgütü olmasında Sakine Cansız'ın büyük rolü ve etkisi var.
Sakine Cansız, terör örgütü içinde Abdullah Öcalan'a en yakın kişi olarak da biliniyordu.
Bir dönem Öcalan'ın sevgilisi olduğu da sıklıkla iddia edildi.
Öcalan'a olan aşkının asla bitmediği de bir gerçek.
Öcalan'ın 1999'da yakalanmasının ardından ona en fazla sahip çıkan kişi.
Öcalan'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin eline geçmesinden sonra, tüm terör örgütlerinde olduğu gibi yakalanan örgüt liderinin yetkilerinin alınması PKK içinde de gündeme geldi.
Bunu engelleyen kişi Sakine Cansız oldu.
Kandil'de toplanan kongreye sırtında bomba yüklü olarak giden Sakine Cansız, Öcalan'ın yetkilerinin alınmasına yanındaki diğer kadınlarla birlikte karşı çıktı ve yetkilerinin alınmasını engelledi.
Oysa Sakine Cansız, geçmişte Öcalan tarafından dışlanmış ve cezalandırılmıştı.
Örgütün daha önce örgüt içi infazla öldürülen yöneticilerinden Mehmet Cahit Şener'le birlikte hareket ettiği için Öcalan tarafından itibarsızlaştırılmış, tüm rütbeleri elinden alınmış, ağır bir özeleştiri yazmak zorunda bırakılmıştı.
Daha sonra Karayılan tarafından yeniden yetkilendirilerek Avrupa'ya gönderilene kadar her an ölüm korkusunu ensesinde hissetmişti Sakine Cansız.
Tüm bunlara rağmen Öcalan'a olan bağlılığı ve aşkı hiç bitmedi.

YÖNETİCİ KADROYU HEP PKK ÖLDÜRDÜ
Terör örgütünün efsanevi ismi Sakine Cansız'ın da aralarında bulunduğu 3 yöneticiyi kimin öldürdüğü şimdilik meçhul.
Kesin olarak belirlenir mi bilmiyorum.
Kimileri "PKK'nın kendi iç çatışması" diyor, kimileri başka imalarda bulunuyor.
Şimdilik katil veya katiller karanlıkta. Eğer "örgüt içi çatışma ve infaz" değilse PKK açısından da bir ilk olacak.
Çünkü şimdiye dek PKK'nın kurucu ve yönetici kadrosundan hiç kimse dışarıdan birileri tarafından öldürülmedi.
PKK'nın "kurucu-yönetici" kadrosundan kim öldürüldüyse, hepsi örgüt içi infaza kurban gitti.
Örgüt sempatizanları "Hayır" demeye kalkışmasınlar. İsim isim sayarım.
Enver Ata. Örgütün Almanya sorumlusuydu. Örgüt yönetimiyle ters düştü. Hakkında yolsuzluk iddiaları ortaya atıldı. İsveç'te örgüt tarafından öldürüldü.
Çetin Güngör. Terör örgütünün Avrupa sorumlusuydu. O da örgüt içindeki akçeli işlerde yolsuzluk yaptığı iddiasıyla dışlandı ve Almanya'da PKK'lılar tarafından öldürüldü.
Yine hepinizin çok iyi bildiği bir isim: Kani Yılmaz. Örgüt yönetimini sert biçimde eleştirmeye başlayıp PKK'nın Türk derin devletinin denetiminde olduğunu ima eden konuşmalar yapınca ve Öcalan'ın politikalarını suçlayınca önce örgütten uzaklaştırıldı, ardından Kuzey Irak'ta PKK tarafından öldürüldü.
Resul Altınok ve M.Cahit Şener de örgütün kurucu yöneticilerindendi. Onlar da örgüt yönetimiyle siyasi fikir uyuşmazlığı yaşadılar ve ardından infaz edildiler.
Süha Dönmez ve Yıldırım Merkit de terör örgütünde üst düzey yöneticiydiler.
Daha sonra itirafçı oldular ve örgüt tarafından öldürüldüler.
PKK'nın yönetici kadrosunda kim öldürüldüyse, hepsini örgüt öldürdü.
Eğer Sakine Cansız'ı örgüt öldürmediyse, ilk kez bu düzeyde bir PKK'lı dışarıdan biri tarafından öldürülmüş olacak.

İRAN DA TECRÜBELİDİR
PKK'nın önce ateşkes sonra da silah bırakmasıyla ilgili olarak yürütülen müzakerelerin başından beri herkesin aklında bir "provokasyon korkusu" vardı.
Biz de hem ilk gün, hem de dün buna dikkat çektik.
Sakine Cansız'ın öldürülmesinin ardından hemen herkesin hemfikir olduğu nokta, bunun bir provokasyon, bir barışa sabotaj girişimi olduğuydu.
Kimi derin PKK'yı, kimi derin Türkleri suçlayacak.
Ancak İran faktörünü de unutmamak gerekiyor.
Çünkü İran Avrupa'da suikast düzenleme konusunda oldukça ehil bir yapıya sahip.
Geçmişte İran'ın özellikle de Kürtlere yönelik Avrupa'da organize ettiği pek çok suikast var.
En bilinen olay Dr. Abdurrahman Kasımlu'nun öldürülmesi.
İran Kürdistan Demokrat Partisi'nin lideri olan Dr. Kasımlu, İran yönetiminden kaçarak gittiği Paris'te kendisini tespit eden ve temas kuran İranlı ajanlar tarafından öldürülmüştü.
İran, Avusturya'da da üç ayrılıkçı Kürt lideri infaz etti.
Sonuç olarak kim öldürdüyse öldürdü.
Nedeni üç aşağı beş yukarı belli.
Olası bir çözümü olası hale gelmeden engellemek.
Başarabilirler mi?
Bence başarabilirler.
Hele hele iki seçimin üst üste yaşanacağı 2014 yılına 1 yıl kalmışken.

Tartan pistin parası hazır

GARANTİ Bankası Genel Müdürü Sevgili Ergun Özen aradı önceki gün.
"Ben sözümün arkasındayım. Seninle konuştuktan hemen sonra Kütahya'daki pistin tartana çevrilmesi için ilgili birimleri harekete geçirdim. Görüşüldü, konuşuldu, maliyetler belirlendi. Ancak daha sonra Kütahya'daki Dumlupınar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü'nün mevcut pisti tartana çevirmeyi değil, yeni bir tesis yapmayı planladığı söylendi. Ardından iş büyüdü.
Biz o günlerde tartan pisti yaptırmak için araştırma yapıp bütçeyi belirlemiştik. Ancak şimdi bu bütçeyi çok yukarılara taşıdılar. Her şeyi biz yapacak değiliz. Ben senin aracılığınla tartan pist sözü verdim. Bunun en iyisi, en moderni 800 bin liraya mal oluyor. Mevcut pisti bu parayı vererek dünyanın en kaliteli tartan pistine hemen çevirttiriyorum" dedi.
Anladığım kadarıyla üniversite yönetimi "hazır parayı bulmuşken" demiş ve biraz abartmışlar.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Savaşmak için değil barışmak için bahane aradığımız zaman.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp