Bebek-Aşiyan arası sahil genişletme çalışmaları ilerledikçe ortaya çıkan beton görüntü İstanbulluları isyan ettirdi: Sahil gri, renksiz, ruhsuz bir atmosfere bürünüyor. Burası geçen yıllarda zaten doldurulmuştu. Denize bir kez daha beton atmak niye!

İSTANBUL’la ilgili ne zaman büyük ölçekli bir proje açıklansa, mutlaka ucundan kıyısından bir ‘dolgu alan’ içeriyor. Örnek mi? Say say bitmez ki... Kabataş’a martı formunda dev bir transfer merkezi yapılacak dediler bir baktık deniz dolduruluyor, Üsküdar yeni bir meydana kavuşuyor dendi denize kazıklar çakıldı. Emirgan’da, Çubuklu’da Paşabahçe’de sahil yenileme çalışması başladı, denize bir güzel betonlar atıldı. Sadece Boğaz mı? Kazıklar Haliç’e bile sirayet etti. Hatırlayın, en son bu sütunlarda gündeme taşıdık, Eminönü-Alibeyköy tramvay hattı için Haliç’e boydan boya kazık çakıldığını, üstüne beton atılacağını...

Bu girizgâhtan anlaşıldığı üzere, bugün yine bir beton dolgu mevzusunu manşete taşıyorum. Bu kez olay yeri Bebek... Megakentin gözbebeği Bebek’te şu sıralar sahil genişletme projesi yürütülüyor. Aslında çalışmalar yeni değil, aylar önce başlamış, biz de HT İstanbul sayfalarında bu haberi duyurmuştuk. Fakat çalışmalar ilerleyip kazıklar çakılıp üstüne betonlar atılınca ortaya çıkan manzara başta çevre sakinleri olmak üzere İstanbulluların eleştirilerine neden oldu. Şu günlerde Şikâyet Hattı’na mesaj üstüne mesaj alıyoruz Bebek’le ilgili. Deniz doldurulduktan sonra sahilin gri, renksiz, ruhsuz bir atmosfere büründüğünü söyleyen İstanbullular, betona isyan ediyor. Diğer yandan da çalışmalar sürerken yaşadıkları aksaklıkları anlatıyorlar: “Sahil yolu neredeyse kullanılmaz hale geldi. Demir, tahta, taş, plaka gibi inşaat malzemeleri ortalığa gelişigüzel yayıldı. Adım atacak yer kalmadı. Buraya 143 araçlık otopark yapılacakmış. Bütün bu hengame 143 araç için mi? Hafta sonları buraya binlerce araç geliyor. 143 araç kapasitesi hiçbir şekilde park sorununa çare olmayacağı gibi deniz boşu boşuna dolduruluyor. Proje devam ederken de bir plansızlık, düzensizlik almış başını gidiyor. Sahil yolunu şantiyeye çevirdiler. Kimsenin burada yürüyen yayaları düşündüğü yok...”