İş arkadaşım Murat Demiryas geçen hafta çok önemli bir araştırma yaptı. Büyüklerin süper transferleri ya da öyle zannettikleri isimler takımlarına ne verdiler?
1980-81 sezonu, Sarı Kanarya ligi 10. sırada bitirdi. O sezon kâbustu... Bu sezona şampiyonluk parolasıyla başlayan Fenerbahçe'nin Avrupa şoku lige yansıdı. Aykut Kocaman 1999'dan bu yana en kötü sezonu yaşayacağını herhalde hiç düşünmüyordu. Geçen sezon Daum ile son maçta şampiyonluğun kaybedebilmesi sonrası, Aykut Kocaman ile yeniden yapılanma ve farklı bir oyun sistemi beklentisi bir kez daha kâbus yaşanmasına neden oldu...
İstanbul dışında oynadığı tüm resmi maçlarda sadece bir galibiyet almak, ligin en çok gol yiyen İZCBÎ1 dokuzuncu takımı olmak ve deplasmandan puan kaybetmek. Tüm bunlar değeri 150 milyon Euroolan bir takımın hak ettiği sonuçlar mıdır? 2007 yılından buyana Zico, Aragones, Daum, Aykut Kocaman... Tablo size neyi gösteriyor? Kocaman bir başarısızlık mı? Yoksa istikrarsızlığın fotoğrafı mı?
Stat dışı olay
Diyelim ki ben, kendi halinde maç seyretmek isteyen, hafta sonunda bir günümü futbola, stat yanında satılan köfte ekmek-ayrana ayıran ve kombinesi olan bir vatandaşım... Haftanın bir günğ tek zevkim bu... Seviyorum futbolu kardeşim. Peki sonra ne oluyor? Dışarıda insanlar birbirine giriyor. AL başına bela! 2 maç seyircisiz oynama cezası. Ben ne yapacağım bu kombine kartı? Sahaya cips paketi bile atmayan, hiçbir olaa karışmayan, sadece maç seyretmek isteyen bir vatandaşın hakkını kim koruyacak? "Git televizyondan izle" diyecekler... Olay çıkaranlar gitsin televizyondan seyretsin! "Ben maçı satattan seyretmek istiyorum kardeşim."
Bu anlattığım kişi tabii ki ben değilim, büyük bir ihtimalle bir daha kombine bilet almamayı düşünen bir taraftarın isyanı...
Hagi ile olmaz
Olmaz, Hagi ile olmaz! Bir hafta futbolcusunu göklere çıkarıp, bir hafta sonra yerin dibine batıran Hagi ile olmaz! "Bu formayı hak etmeyen oyuncular var" deyip, sporcularını psikolojik olarak yıkan Hagi ile olmaz. Bizim sevdiğimiz, benim çok saygı duyduğum Hagi, 'I Love You Hagi'ydi ama futbol oynarken... Hagi çok iyi bir insan, ona çok saygı duyuyorum
ama kriz yönetemiyor...
Galatasaray tarihinde ilk kez 16 haftada 8 , yenilgi aldı. İnsaf, yahu! Tabii hepsini Hagi almadı ama görünen köy kılavuz istemez. ' Aslantepe'de Hagi istifa seslerini duymak istemiyorum kendi adıma... Fakat ısrar ediyorum... Bu iş Hagi ile olmaz!
Musa Çözen
Onunla TRT'de tanıştım... Herkese bağırıp çağırıyordu... O zaman haber yönetmeniydi... Trabzonspor'un Inter'i 1-0 yendiği maçta Tuncay'ın attığı nefis golü öyle bir yansıtmıştı ki seyirciye, tarzı sanki Tarantino'yu andırıyordu.
Goldeki 5 karede kan, gözyaşı, aşk, mutluluk bir aradaydı. O, futbol yayınlarının Tarantino'suydu...
Televizyondan ilk maçımı Musa Çözen'le anlattım. Trabzonspor-Dinyeper.
ShowTVveCine 5'li yıllarda büyük maçlarda hep beraberdik. Yalnız sevgili dostum sadece maç rejisi yapmaz... O, bir müzik yarışmasını ya da bir güzellik yarışmasını da maestro gibi yönetir.
Biraz vefasızdır zaman zaman, ayrıca hafızalarımız da her nedense çabucak siliniverirama camiamız iyi bilir...
Mehmet Ali Birand'ın 32.Gün'ünün ilk yönetmenidir Çözen... Can Dündar'ın önemli programlarının da yönetmenliğini yapmıştır ayrıca... Az daha yazmayı unutuyordum... Geçmiş yıllarda yaptığı süper caz konseri rejisi de hâlâ hafızalarımızdadır... Yaptığı rejilerle Türk televizyonculuğunun mihenk taşlarındandır sevgili Musa Çözen ve yeri de kolay kolay doldurulamayacak birisidir...
İtalyan televizyonu RAI, Efes Pilsen'in bir İtalyan takımıyla yaptığı basketbol maçının rejisi için ona özel teşekkür yazısı göndermişti... Halen naklen yayınlarda, ekip arkadaşlarıyla birlikte yaptığı rejilerle, maçları evlerimize getirmeye devam ediyor... Türk televizyon tarihine geçmiş bir dostumu sizlerle paylaşmak istedim... Ha bu arada, en büyük hayalini de söyleyeyim; memleketi Kırşehir'de kivi ve ananas yetiştirmek!
