Top
Ece Saruhan

Ece Saruhan

esaruhan@cyh.com.tr

07/08/2016

Keşke bu yazıyı hiç yazmasaydım...

BU da oldu! İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndan 6 sanatçı, OHAL yasaları çerçevesinde haklarında soruşturma yapılmak üzere açığa alındı. Ömürlerini tiyatroya, tiyatro yoluyla daha güzel bir dünya yaratmaya adamış insanların adı, 15 Temmuz’daki o tek yürek olup karşısında dikildiğimiz darbe girişimiyle birlikte anıldı. Evet bu da oldu ve ben günlerdir içim sızlayarak “Olacak iş değil bu” diye sayıklayıp duruyorum.

ER MEYDANINDA NÖBET TUTARLAR

Neden mi olacak iş değil? Haftalardır meydanlarda demokrasi nöbeti tutuyoruz ya hani; tiyatrocular da oldum olası er meydanında insanlık adına iyiliğin, güzelliğin, empatinin, adaletin, özgürlüğün, barışın, eşitliğin, insanca yaşamanın nöbetini tutarlar da ondan! Kendilerini halk için üretmeye adamış insanların adlarının, halka ateş açan bir grup insan müsveddesiyle aynı cümlede anılmasını akıl ve vicdan alır mı? Tiyatro her zaman demokrasiden yanadır, halkın akıl ve ruh sağlığı, halkın iyiliği için vardır.

SANAT DOĞASI GEREĞİ MUHALİFTİR

Gerçekten akıl sır almıyor, aydınlığın izini süren bir sanatçının ülkesini darbenin karanlığına mahkûm etmek isteyebileceği nasıl düşünülebilir? Defalarca yazdım ama bir kez daha söyleyeyim; evet sanat doğası gereği muhaliftir. Sanatın, sanatçının muhalifliği, halkının, ülkesinin, dünyanın daha iyi olmasını istemesinden ileri gelir. Yıkıcı değil, yapıcı bir muhalifliktir bu yani. Sanatçı kendine de muhaliftir çoğu zaman, çünkü kendini eleştirmeden senden daha iyi bir sen yaratamazsın, bir arpa boyu yol alamazsın.

Aşk, aile, siyaset, dostluk... Konu ne olursa olsun kimsenin kişisel hak ve özgürlüklerine dokunmadan yükselen sağduyulu muhalif sesler güzeldir. Çünkü o seslerden yükselenler hakikati içeriyorsa insana kendini ve çevresini geliştirme, değiştirme, dönüştürme şansı verir. Sanat, insanı, insanlığı uyandırır. 15 Temmuz’dan beri siyasi görüşlerimizi, etnik kökenlerimizi, inaçlarımızı ve üzerinden birbirimize ötekileştirildiğimiz her şeyi bir kenara bırakıp el ele, yürek yüreğeyiz ya hani; işte sanat ve sanatçı tam da bunun için vardır. Sanat birleştirir, sanatçıysa insanlar arasında köprüler kurar.

ELLERİ HALKA SEVGİYLE UZANIR

Tiyatroda seyirci koltuğuna oturup bildiğimiz/bilmediğimiz diyarlardan insanların hikâyelerini izlerken kendimizle yüzleşiriz, empatiyi hatırlarız. Hiç tanımadığımız insanlarla aynı duygularda buluşmayı, birlikte alkışlamayı, gülüp ağlamayı tadarız. Yani sanatın ve sanatçının eli, “Haydi sen de uzat” diye sevgiyle uzanır halkına, “Gel önce insanlığımızla, sonra birbirimizle el ele tutuşalım” der. Sahnedeki perde her seferinde halkın gözüne, kalbine, ruhuna, vicdanına, aklına perde inmesin diye açılırken, o perdenin her milimetresinde alın terleri olanların, darbe yoluyla halkla demokrasinin arasına perde çekmeye çalışan hainlerden olduğu nasıl düşünülebilir?

Şehir Tiyatroları 100 yıllık bir çınardır. Çocukluğundan beri ruhunu o çınarın verdiği meyvelerle doyuran bir tiyatro âşığı olarak, yönetmelik değişikliğiyle başlayan süreçten beri öyle şeyler yaşanıyor ki, o çınarın meyve veren dallarına öyle haksızlıklar yaşatılıyor ki, içim parçalanıyor. Bir gazeteci olaraksa Şehir Tiyatroları’nın sezon oyunlarını müjdelemek, sanatçıların prova heyecanlarını aktarmak yerine açığa alınmalarına ve bir kısmının da performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek işten çıkarılmasına dair yazı yazmanın üzüntüsünü yaşıyorum.

"Sanat birleştirir. Tiyatro iyidir, iyileştirir."

HERKES ELİNİ VİCADANINA KOYSUN!

Tiyatrocu dediğimiz insanlar, bu ülkenin çocukları daha güzel bir hayatı solusunlar diye yüreklerini ortaya koyup oyunlar oynayan hiç büyümeyen çocuklardır. Tüm mücadeleleri hayat sahnesindeki kirli oyunların bizi insanlığımızdan etmemesi içindir. Dolayısıyla kirli ve kanlı bir oyunun parçası olabileceklerini düşünmek trajikomik! Herkes elini -hâlâ yerinde duruyorsa- vicdanına koyup bir düşünsün! Elbette ki darbeye karşıyız, peki ya masumiyetin linç edilmesine? İnsanların isimlerini darbeyle lekelemek, ekmeklerinden etmek, “Ailem” dedikleri kurumdan ayırmak, seyirciden koparmak niye? Yapmayın, etmeyin! O çok özlediğimiz birlik ve beraberlik tablosu yeniden canlanmışken, ömrünü bu tabloya hizmet etmeye adamış insanlara dayanaksız ve vebali ağır ötesi bir fatura kesmeyin! Ayıptır, günahtır

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp