Top
Vedat Bilgin

Vedat Bilgin

vedat.bilgin@aksam.com.tr

17/09/2020

Terörün adresi var mı?

Unutulmaması gereken, Türkiye’yi 12 Eylül’e getiren süreçte yaşananlardır. Batı’nın, Kıbrıs çıkarmasına karşı uygulamaya koyduğu ambargonun yanı sıra, istihbarat servisleri üzerinden bir iç savaş projesini devreye sokarak Türkiye’nin zayıf demokrasisini iyice dengesizleştirip/dağıtıp, sonunda 12 Eylül’de kontrolü bütünüyle ele alan cunta vasıtasıyla, ülke üzerindeki vesayeti tahkim ettikleri açıktır. Burada, iç savaşı sonuna kadar neden götürmediklerini sormak gerekmez mi?

Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerden devşirilen mezhep/etnik kimlik ekseninde yabancılaştırılıp, kullanılan elemanlar etrafında oluşturulan yapıların hepsi şimdi aynı kulvarda varlık göstermektedirler. Bugün adına ‘sol, sosyalist, devrimci, IŞİD gibi İslam’la ilişkili etiketler yapıştırılan örgütlenmelerin hepsinin yolunun aynı karanlık koridorlara çıkması tesadüf olamaz. CIA/BND ekseninde faaliyet gösteren, Türkiye’de milliyetçi camia içinde yerleştirilen de ‘Alisiz Alevilik’ yapmak üzere bin yıllık Türk inancı ‘Aleviliği’e saldıran, onu deforme etmeye çalışan adamlar da aynı mecralardan gelmektedir.

TERÖRÜN KİMLİĞİ

Kısaca şunun altını çizmeye çalışıyorum, aslında hiçbir terör örgütü sadece terör örgütü değildir; her birinin arkasında en az sadece bir yabancı servis değil doğrudan Batılı servisler vardır. Düşününüz, Dünyada Marksizm/Leninizm neredeyse kalmamıştır fakat bu topraklarda Marksizm adına terör eylemi yapmaya kalkan, cinayet işleyen gruplar eksik olmamaktadır; bu tür fraksiyonlar alfabenin muhtelif harflerinden oluşan adlar alan, üstelik Marksizm gibi önemli bir düşünceyi terör eylemlerinin ideolojisi haline getiren karanlık yapılardır. Batı 12 Eylül öncesinden bu tarafa bu tür yapıları ‘sol’ ya da ‘devrimci’ adıyla kamufle etmenin çok elverişli bir iş olduğunu tecrübe etmiş durumdadır.

Şimdi de PKK/PYD etrafında çeşitli adlarla ortaya çıkan, onunla eylem birliği içinde olan örgütlerin adresini başka yerde aramamak lazımdır. PKK/PYD’ye binlerce silah yardımı yapan ABD emperyalizminin kiralık elemanları/paralı askerleri şeklinde Türkiye düşmanlığında bir araya gelen bu örgütler kriminal yapılardır fakat bunların bir başka yüzünü ortaya çıkarmak, ilişki ağlarını deşifre etmenin de terörle mücadelenin siyasal boyutu olduğu unutulmamalıdır.

BATI’NIN TERÖRÜ

Türkiye’nin bölge siyaseti üstü örtülü olan birçok gerçeğin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. PKK, 12 Eylül yönetimi altında Çubuk Barajı yakınında yapıldığı söylenen bir toplantıyla kurulan bu örgüttür, kısa sürede Güneydoğu’da bütün farklı örgütlere şiddet uygulayarak onları yok ederek merkezini Suriye’de konumlandırmıştı. Uzun süre El muhaberat veya onun içindeki Batılı istihbarat yapıları PKK’yı Türkiye’ye karşı birlikte/ortak kullandıktan sonra şimdi Suriye’nin elinden alıp, gerçek sahibine hizmet edecek bir yapıya dönüştürülmüş bulunmaktadırlar.

Suriye’nin bundan bir ders çıkarmasını beklemeyiz fakat hâlâ PKK/PYD eksenindeki oluşumların Türkiye’ye karşı operasyonel bir araç olma vasfını taşıdıklarını görmeden, buradan bir siyaset çıkarmaya çalışanların, Biden’ın aslında itiraf ettiği şekliyle, Batı siteminin beklentilerine cevap vermeye çalıştıklarını görmek zor mudur?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp