Top
Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

uulutas@setav.org

14/09/2020

Liderlik özentisi

Küresel belirsizliklerin ve kaosun derinden hissedildiği günümüzde liderliğe ihtiyaç çok daha fazla ön plana çıkıyor. Lidersizlik sorunu, küresel çapta yaşanan krizlerin birçoğunda kendisini belli etmekte. Bu sorunu iki şekilde anlayabiliriz. Birincisi, kurallar temelli düzeni uygulayacak ve yeri geldiğinde dayatacak uluslararası kurumların/aktörlerin etkinliğini yitirmesi; ikincisi ise hem kendi devletlerine hem de uluslararası sisteme liderlik edecek siyasilerin artık nadir görünür olmasıdır. Dünya tarihinin kritik kırılma anlarında liderlik vasıflarıyla ön plana çıkan, yeri geldiğinde savaş kazandıran, yeri geldiğinde barış tesis eden, yapısal dönüşümlere imza atan, kurucu rol oynayabilen, karizmaları dünyanın birçok noktasında hissedilen ve teslim edilen isimler büyük oranda tarihin tozlu sayfalarında kalmış gibi.

Amerika’dan Avrupa’ya, Uzakdoğu’dan Ortadoğu’ya isimlerini, hayatlarını, olumlu ya da olumsuz katkılarını tüm dünyanın ezberlediği liderler, birer tarihi esere dönüşmüş durumda. Örneğin, AB gibi başarılı bir barış projesini mümkün kılan liderlerle, AB’nin başat aktörlerinin liderlerini kıyaslayın. Karşınıza sürekli aşağı inen bir profil çıkacak. Kuran değil yıkan, kapsayan değil dışlayan, sorun çözen değil sorunun parçası olmaya gayret eden liderler, AB’nin dar gündeminin, istikbalindeki dalgalanmaların ve çıkmazlarının en büyük sebeplerinden. Maalesef, dünyanın içinden geçtiği şu kritik dönemeçte, liderlerden ziyade lider özentileri ön plana çıkmaya çalışmakta.

Şu bir gerçek ki liderlik kavramının kritik bir kısmı sonradan kazanılabilen öğeler içermemekte. Yani kişisel gelişim çabalarıyla elbette bir tekamül söz konusu olacaktır; fakat yaratılış ve mizaç da en az hayat hikayesi kadar önemli. Bu sebepten suni çabalarla lider olunmuyor; ancak liderlik özentisi baş gösteriyor. Bu özenti içerisinde türlü atraksiyonlara giriliyor, rasyonalite kayboluyor, çoğu zaman maceralara, hülyalara, miyop gündemlere sürükleniliyor. Macron bu sürecin çarpıcı örneklerinden bir tanesi. Muhtemelen kısa bir süre içerisinde bir daha hatırlanmamak üzere siyaset sahnesinden silinecek olan Macron, biraz da çaresizce kendisinden bir lider üretme hayalleri içerisinde.

Özentisinin başaktörü ise küresel çapta “organik” lider deyince akla gelen ilk isimlerden birisi olan Cumhurbaşkanımız Erdoğan. Macron’un Türkiye obsesyonun muhtevasında, şimdiye kadar Suriye’de ve Libya’da uğradığı hezimetler var tabii ki. Avrupalıları bile rahatsız eden şoven ifadelerinin arkasında Türkiye’yi de aşan bir kaybetmişlik psikolojisin olduğu da aşikar. Ama bununla birlikte Cumhurbaşkanımıza yönelik güçlü bir öykünme ve özentinin de Macron’un zihin dünyasını, lider olabilme hevesini şekillendirdiği anlaşılıyor. Macron, Cumhurbaşkanımızı hedef alarak kendi profilini yükseltmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanımız ise lider olmak isteyen Macron gibilere yollarının ne kadar uzun olduğunu ve ancak organik bir şekilde lider olunabileceğini gösteriyor. Hiddet biraz da bundan…   

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları