Özgür Özel Hamas'a 'terör örgütü' dediğinde sırra kadem basanlar; Erdoğan'ın, Ak Parti'nin ve dahi iktidarın hatta ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Filistin hassasiyetini tartışmaya açmaya cüret ediyorlar.
Ederler! Zira senaryo böyle yazılmış, roller ona göre dağıtılmış.
Neymiş? 'Başörtülü bacımı nasıl gözaltına alırsın'? Özgür Özel ve şürekasının tepkisi böyle. İnsanın gözleri yaşarıyor ne diyeyim. Polisin suratına tükürülmesi kimsenin gündeminde yok ama. Çünkü eylem Ak Parti'yi hedef alan bir eylem. Bu sebeple polisin suratına tükürülmesi fevkalade normal!
Şayet bu eylem Özgür Özel 'Hamas terör örgütüdür' dediğinde CHP genel merkezi önünde icra edilseydi ve bu başörtülü bacımız Özgür Özel'i protesto ederken polisin suratına tükürseydi kızılca kıyamet nasıl koparılırdı görürdünüz. Özgür Özel'in sözleri unutturulur, polisin suratına tükürülmesi yıllarca konuşulurdu.
Oysa eylem nerede, kim tarafından yahut kime karşı yapılıyorsa yapılsın polisin suratına tüküremezsin! Gel gelelim söz konusu eylemin senaryosu -polisin gözaltı yapmaya zorlanması- üzerine kurguluydu.
Neyse!
Biz şimdi gelelim asıl mevzuya. Hepimizden şuna inanmamızı bekliyorlar. 'Türkiye İsrail'e yardım ediyor, buna karşı direnenler Erdoğan talimatıyla gözaltına alınıyor'.
Müthiş!
İnanan çıkar mı peki? Çıkar. Bu garabete inanmaya aş erenler var.
Filistin konusundaki hassasiyet söz konusuysa, yeryüzünde Erdoğan dışında ikinci bir lider gösteremezsiniz. Öyle ki bu tavrı nedeniyle hem ABD hem de İsrail ile çok ciddi gerilimler yaşandı, yaşanıyor. Hatta ve hatta bazı Körfez ülkeleriyle de. Dahası sırf bu yüzden Türkiye'ye yönelik ekonomik saldırıların dozu da artmıştır.
İletişim Başkanlığı'nın İsrail terörünü tüm dünyaya duyurmak için yaptığı çalışmalar başlı başına bir değerdir. Hem katledip hem de dünyayı kandırmaya çalışan İsrail'in dezenformasyon faaliyetlerini İletişim Başkanlığı faş etmiştir. Buna Anadolu Ajansı'nın 'Kanıt' isimli çalışmasını da ekleyebilirsiniz. İsrail'in katliamlarını kanıtlayan devasa bir çalışma yapılıp dünyayla paylaşılmıştır.
MİT'inden Kızılay'ına Türkiye bir an bile yalnız bırakmamıştır Gazze'yi.
Hepsi bir yana gidin ve Gazze'ye sorun. Filistin'e sorun.
Adnan Oktar ve kediciklerinin İsrail övgülerini hatırlıyor musunuz? Girin internete de bir göz atın. O Adnan Oktar için gövdesini siper eden Fatih Erbakan'a ne demeli?
Daha 31 Mart'tan bir gün öncesine kadar Erdoğan'ı 'şeriatçı' ilan edenler, 'İzmir'de Ak Parti kazanırsa yaşam tarzınıza müdahale edilir' diyenler 31 Mart sonrası Erdoğan'ı dindarlık üzerinden eleştiriyorlar.
Yahu 'hilafet bayrağı' meselesini ne çabuk unuttunuz. Bu başörtülü bacılarımız İsrail protestosundan dönen adamın kafası gözü kırıldığında neredeydi?
Mantık aramanın lüzumu yok. Birileri bir büyük operasyon çekiyor bu ülkeye. Stratejik bir akıl var arkalarında.
Yoksa güne malum kahvecide gözünü açıp, öğle vakti malum hamburgercide zıkkımlanıp akşam da Erdoğan'ın Filistin hassasiyetini tartışmaya açanlarla kaybedecek vakti yok hiç kimsenin.
Başörtüsünü özgürlüğünün önünde bir engel görüp, o başörtüsüyle 'Türkiye, İsrail'e yardım ediyor' yalanını haykırırken gözaltına alındığında, başörtülü bacı ikonuna dönüştürülme konforunu sonuna kadar sömürenlerle de vakit kaybedemeyiz.
Yapılacak en doğru iş, doğruyu en doğru şekilde doğrudan kitlelere anlatmaktır.
