Günlerdir uyarıyorum. Nihayet(!) meyvelerini vermeye başladı. Hilafet, şeriat, DEAŞ... Ne varsa boca ediyorlar! Suud'da düğmeye basılan operasyon, Türkiye'de mayalanmaya başladı bile.

Sırada kim bilir daha neler var?

Karma bir operasyon!

Biraz 28 Şubat biraz 12 Eylül...

Şimdilik 'Fadime'si eksik.

Anıtkabir'e, Atatürk büstlerine saldırı yakındır!

Ne meczuplar bulup çıkaracaklar! Hilafet isteyen, şeriat isteyen, Cumhuriyet değerlerine küfreden...

Uyarmıştım! 'Tuzağa dikkat' demiştim. 31 Mart'ta seçim var. Beyler beceriksizliklerinin konuşulmasını istemiyor. Akşener'le, İYİ Parti'yle tartışmaları konuşulsun o bitince Atatürk, hilafet...

Ama İstanbul konuşulmasın, Ankara konuşulmasın.

Şeyh Sait tartışmaları, Tuzla Piyade Okulu...

Hiçbiri rastlantı değil.

Demem o ki içeriden dışarıdan Türkiye'ye tehlikeli bir operasyon çekiliyor. Yeri gelmişken ifade edeyim; sanmayın ki Türkiye bunları görmüyor. Sanmayın ki kulağının üzerine yatıyor. MOSSAD Türkiye'de operasyon üstüne operasyon yiyor. MİT tarihi başarılar ortaya koyuyor. El mi yaman bey mi yaman görürsünüz!

Bazı patronlar gemi azıya almış. Varsın alsın.

Sırada ne var? Cumhuriyet mitingleri mi, Gezi mi? Yahut sırayla, önce mitingler sonra Gezi mi?

Atatürk hassasiyeti olana Atatürk, din hassasiyeti olana din!

Kelime-i Tevhid bayrağını DEAŞ bayrağı yapmak da neye hizmettir?

Halk TV 'Yeni Strateji Hilafet mi' diye tartışıyor. Ne hilafeti ne stratejisi? Konu buraya nasıl geldi? Gelmedi getiriyorlar!

Eşzamanlı olarak sosyal medya üzerinden Allah'a, peygambere, kitaba söven sövene! Her bir hassasiyetin tarafı 'bu kadarı da fazla' demeye sevk ediliyor. Sonra bir genç çıkıp Ogün Samast'a özeniyor, elindeki 'la ilâhe illallah' yazan bayrağı bahane ederek adamın burnunu kırıyor.

Öbürü de 'eline sağlık' diyerek ateşe benzin döküyor.

Tutuklasan bir türlü serbest bıraksan bir türlü.

'Cumhuriyeti savunan genci tutukladılar, yetişin ey ahali' diye nara atan atana!

Sosyal medyada linç orduları yeniden pusuda.

İyi de biz bu oyunu defalarca gördük. Cumhuriyet mitingleri düzenlediler, gazetelere 'tehlikenin farkında mısınız' diye 'kara' çarşaflı ilanlar verdiler, 367 krizi çıkardılar. Anayasa profesörlerini ekran ekran gezdirip icat ettikleri garabeti savundular. Sonra seçimi kaybedince de sanki tüm bunları tezgahlayan kendileri değilmiş gibi 'bu kriz Erdoğan'a yaradı o zaman krizi de o çıkardı' dediler.

Son genel seçim öncesi Kandil'in sabah akşam desteğini aldılar, ama ağızlarını açıp bir tek söz etmediler. Sorduğunuzda 'PKK'nın reklamını yapmayın' dediler. Seçimi kaybettiler ardından da çıkıp 'Kandil'in açıklaması Erdoğan'a yaradı, Kandil'i Erdoğan konuşturdu' dediler.

Siyasi şizofreniler!

Şimdi de dine diyanete, Allah'a peygambere küfrediyorlar seçim bitsin aynı türküyü çığıracaklar.

Yazık!

Bu arada yeri gelmişken Sayın Davutoğlu ve Karamollaoğlu'na soralım. Kafalarını kuma gömmüşler, olana bitene pek aldırış etmiyorlar. Çünkü işlerine gelmiyor.

Ahmet Bey, Temel Bey!

Söz konusu bayrak Kelime-i Tevhid bayrağı mı terörist bayrağı mı? Şeriat/Hilafet bayrağı mı? 'La ilâhe illallah' yazılı bayrağa saldırılırken niçin sesiniz çıkmıyor?