Top
20/02/2023

Şeytan maymun bla bla

B.

Kâşifler Avrupa'ya Asya'dan, Afrika'dan ve Yeni Dünya'dan sürekli yeni yeni şeyler getirirken, insanların gördüğü en ilgi çekici şey maymun olmuştu.

Gerçi Romalılardan beri maymun diye bir şeyin varlığını biliyordu Avrupalı, fakat bilmek başka, görmek başka...

İnsan taklidi yapan bir yaratık; ata benzemez, eşeğe benzemez, insan desen insan değil, hayvan desen iki ayağının üstünde... Gülüyor, ellerini kullanıyor, "şebeklik" yapıyor. Sizin anlayacağınız, o dönemin insanının gözünde öyle bir canlı ki, insan gibi davranıyor ancak hiçbir insani fiili içselleştiremiyor. Üstelik kötü de bir taklitçi. Almanca bir fiil bile türetiyorlar bu hayvan için "Nachäfferei" Maymunluk yapmak: Bir şeyi taklit etmek demek.

Bu yüzden şeytana "Simia Dei" diyorlar, "Tanrı'nın maymunu" demek. Tanrı gibi davranıyor, ancak Tanrı değil. Taklit ediyor, ancak beceremiyor. Üstelik kendisine inananları Tanrı'nın lütuflarından mahrum bırakıp, yerine ancak geçici bir esrime ve haz hissi veriyor. Yani ona uymak ancak zarar getiriyor...

Simia Dei... Tanrı'nın Maymunu...

Büyüsüzleşen dünyanın insanı Tanrı'yla ilgilenmediği gibi maymunuyla da alakadar değil. Başka başka şeylerin maymunları türüyor bu sebeple. Demek insanın her çağda maymuna ve maymunluğa bir merakı var. Maymunları merak ediyor.

Şu günlerde en aktüel maymun tipimiz "Simia Civitaei" yani "devletin maymunu"...

Maksadım kimseye maymun demek, hakaret etmek değil. Yapılan maymunluğu, o çok sevdikleri Batı'nın kavramsallaştırmasıyla ortaya koymak istedim sadece.

Devlet çok büyük bir organizmadır. Sadece öncesi ve esnası değil, sonrası ve cezasına da güç yetirendir; meşru şiddet tekeline sahiptir, silah elindedir, muhakemeye ve mahkemeye maliktir. İyi işletir kötü işletir tartışması yapmıyorum. Devlet aynı zamanda kendisinden çekinilendir. Çünkü devlet yaptırım sahibidir.

Devlet aynı zamanda sınırları içinde şerik kabul etmez hakimiyet sahibidir. Bakın hâlâ tartışmıyorum, devletin işini iyi yahut kötü yapıyor olmasını, devletin ne olduğuna dair söylenebilecek binlerce şeyden ikisini beyan ediyorum yalnızca.

Sivil toplum bütün gücünü birleştirse, her parçasıyla harmonik biçimde aynı istikamette çalışsa dahi devletin yerine ikame edilemez. Zira ne öncesinde ne esnasında devlet kadar güçlüdür ne de sonrasında devlet gibi hesap sorabilme şansı vardır. Çekinilmez kendisinden.

Yaşadığımız süreçte bütün iktidarı ancak komik bir şebek kadar olan, yani ucuz şovlarla kendisine râm olan bir yaş kuşağını ancak yakalayabilen "şov bizınısçılar" devlet taklidi yapmaya kalktı. Simia Civitaei anlayacağınız, devletin maymunları. Hem şeytan nasıl kendisine inananları hem yanlışa sevk eder hem Tanrı'nın lütfundan mahrum bırakırsa -Tanrı'nın maymunudur çünkü- bunlar da hem dalalete götürdü, kâh baraj patlattı kâh AFAD soğuktan iş bıraktı diye milleti meyus kıldı, hem de devlete mesafe koymak gibi bir ahmaklığa sevk ettikleri kimseleri devletin lütfundan mahrum olmaya sevk etti. Devlet lütuf sahibi midir değil midir tartışması yapmayalım şimdi, bir allegori yapıyoruz.

Malumunuz, Türkiye muhalefetinin hiç onulmaz bir aday krizi var. Sarı saçlarıyla bizimkileri en hassas aşağılık kompleksinden yakalayan Melek Subaşı'nı bile ortak aday olarak önerdiler hatırlayacaksınız. O da unutuldu. E bu topraklarda sarı hevestir esmer hakikat bunu hepimiz biliriz. Bunların bu onulmaz yarası şimdi de "Haluk Levent ortak aday olsa" noktasına geyiriyor bunları. İnanın en çok Levent'e üzülüyorum. Adam kendince gayret ediyor, bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu esnada bunların heveskârlığının kurbanı olması hak mıydı?

Bunlar ki, kendilerini devlet mevlet falan filan cart curt bla bla zannediyorlar diye içine düştüğümüz bu tefrika derinleştikçe derinleşti. Bunların ahlaksızlığı aldı başını gitti. Taklidini yaptıkları devlet, sonrasına da muktedir olan devlet, şu dem geçince bunlara "devletin şeriki olmaz" hakikatini elbette gösterecektir.

Virane fakat mağrur güzel Adıyaman'dan hepinize selamlar...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları