Top
14/02/2020

14 Şubat aslında ne günüdür?

Sevgili Genel Yayın Yönetmenim Serkan Fıçıcı altı yıl önce bir vesileyle yazdığım bu yazının bugünkü köşe yazım olmasını istedi. Alakanıza sunarım:

Hristiyanlığın temeli yedi temel sakramentten oluşur ve bu sakramentlerin ilki vaftizdir. “Vaftiz ile İsa’ya dehalet ederiz” cümlesi Hristiyanlığın ilk cümlesidir. Vaftiz, Hristiyan inancına göre kurtuluşun yegâne yoludur ve vaftiz olmadan ölmek bir felaketle sonuçlanır. O kadar ki, Hristiyanlığın tüm sakramentleri için bir ruhbanın aracılığı şart koşulmuşken, bir kişiyi vaftiz etmek için hiç bir şart koşulmamış; bir Müslümanın dahi bir kimseyi vaftiz etmesi mümkün görülmüştür. Vaftizin önemi bir Hristiyan için isim sahibi olmayı da son derece önemli bir hale getirmiştir.

Reformasyon karşıtı düzenlenen Triente Konsilinde alınan kararlardan birisi de, çocuklara pagan isimlerinin konulmasının önüne geçilmesi ve isim takvimine göre Hristiyanca isimler konulmasının yaygınlaştırılması olmuştur. Takvimdeki her gün bir azize tahsis edilmiş ve onun ismiyle anılır olmuştu. Burada unutulmaması gereken ayrıntı, Orta Çağ’da Avrupa’sında pek çok bölgede rahip olmadığı gerçeğidir. Rahip yetiştirmek masraflı olduğu gibi rahip maaşları da yüksektir; bu sebeple Avrupa’nın pek çok bölgesinde “Vicar” adı verilen vekiller bu vazifeye vekâlet etmişlerdir. Bir vicar pek tabi köyün kasabı yahut demircisi olabiliyordu.

Bu durumda, özellikle isim koyma konusunda bilgisiz olan vicarlar, isim takvimini kullanarak çocuklara isim vermek durumunda kalmaktaydı. Örneğin; ünlü gökbilimci Johannes Kepler 27 Aralık 1571’de, Aziz Johannes gününde dünyaya gelmiş ve adı bu sebeple Johannes olmuştur. Reformasyon’un babası Martin Luther de 1483 yılının 10 Kasım’ını 11 Kasım’a bağlayan gece dünyaya gelmesi sebebi ile Aziz Martin gününe nisbeten Martin olarak vaftiz edilmiştir.

Orta Çağ’da doğum günü âdeti henüz ortaya çıkmamışken pek çok kimse doğum tarihini ismine nisbeten bilmekte idi. Aynı Anadolu’da “kirazlar çiçek açarken doğmuşum” diyen eski zaman nineleri gibi. Örneğin, 21 Eylül 1621 yılında doğmuş olan Mathias isimli bir kimse doğum tarihini “Büyük savaşın (Otuz Yıl Savaşları) üçüncü senesinin Mathias gününde doğmuşum.” şeklinde tarif etmekteydi. İsim günü kutlama alışkanlığı bu dönemde oldukça yaygındı. Günümüzde de bu alışkanlık özellikle dindar Katolikler arasında son derece yaygındır ve doğum gününden daha önemlidir. Özellikle manastır keşişleri arasında isim günü kutlaması adeta bir vecibedir ve keşişler genellikle doğum günü kutlamazlar.

İsim Takvimi'nin ne olduğunu anlamamız Sevgililer Günü’nün de ne olduğunu anlamamızı sağlayacaktır. “Calendarium Romanum Generale“ yılın her gününe belli ayin günlerinin ve o zamana kadar aziz olarak yaşamış kimselerin isimlerinin verilmesi ile oluşturulmuş bir takvimdir ve genellikle Hristiyan azizlerinin ölüm günleri ile isimlendirilir. Özellikle Hıristiyanlık için öldürüldüğüne inanılan kimseler bu takvimde kendilerine yer bulur.

Şehadet (Yun. Martyr) günleri esas alınarak bu azizlerin anılması ilk dönem Hristiyanlığından beri adettir. Henüz 164 yılında, İzmir'de, ismini bilmediğimiz bir azizin şehadet günü anmasının tertip edildiği kaynaklarda geçer. Misalen, 11 Kasım tarihi Tourslu Aziz Martin’in ölüm yıldönümüdür ve Aziz Martin günü olarak anılır. Ancak sayıları yüzlerle ifade edilen Hristiyan azizlerine isim günü vermek için 365 günün yetmiyor olması, bir günün birkaç azizin birden ismi ile adlandırılmasını neticelendirmiştir.

Takvim günlerinin azizler arasında pay edilmesi “manevi himaye” (Patronaj) geleneğinin de doğmasına sebep olmuştur. Her aziz, ismini taşıyan kimselerin manevi koruyucusu (Patron) kabul edilmiş ve azizlerin kendilerine özel güçlerle, belli dert sahiplerine deva verdiklerine inanılmıştır. Örneğin Aziz Peregrinus Lazios kanser, cilt hastalıkları, romatizma ve AIDS hastalıklarından sorumlu aziz olarak kabul edilmiş; bu hastalıklara duçar olanların Aziz Peregrin’e dua ederek iyileşmeleri umulmuştur.

Bir azizin hangi hastalıklar ve sosyal olaylardan sorumlu olacağını Kilise belirlemektedir. Ölümünden çok sonra ortaya çıkan AIDS virüsüne karşı Kilise Peregrinus’u seçmiştir. Bununla birlikte azizlerin belli bölgeleri himaye ettiklerine inanılmıştır. Örneğin, Nursialı Benediktus, Avrupa’nın koruyucusu ilan edilmiştir. Bu sebeple Kardinal Joseph Ratzinger, Papalık tacını takarken Benedictus ismini almış ve Avrupa’ya verdiği önemi ortaya koymuştu.

Azizlerin kendi isimlerini taşıyan kimseleri himaye ettikleri yönünde kuvvetli bir inanç vardır. Bu inanç adak adetlerinin doğmasına sebep olmuştur. Buna en güzel örnek Viyana Hohermarkt’ta bulunan Vermählungsbrunnen’dir. Çeşme İmparator I. Leopold’ün oğlu veliaht prens Josef’in (sonradan İmparator I. Josef ) manevi koruyucusu Aziz Josef’e adanmıştır. Bu sebeple Josefbrunne olarak da adlandırılmaktadır.

Sözkonusu Aziz Josef, Bakire Meryem’in nişanlısı olduğuna inanılan Josef’den başkası değildir. İmparator I. Leopold, 1702 senesinde Almanya’nın Fransa sınırında bulunan Landau kalesi muhasarasına katılan oğlu veliaht prens Josef’in hayatından duyduğu kaygı sebebiyle bu çeşmenin yapım emrini vermiş ve oğlunun manevi koruyucusu Aziz Josef’e adamıştır. Prens’in seferden sağ salim dönmesi çeşmeden razı olan Aziz Josef’in himayesine bağlanmıştır.

Bu azizlerin isimleri ile adlandırılan bölgelerde, isim gününe uygun olarak Patrizinium adı verilen şenlikler düzenlenmesi adet haline gelmiştir. Örneğin 1 Mayıs Aziz Peregrinus günüdür ve Viyana’nın Peregrin (Serviten) semtinde Peregrin Patrizinium’u düzenlenir. 14 Şubat Aziz Valentin günüdür ve Avusturya’nın Niederösterreich Eyaleti’nde bulunan St. Valentin kasabasında Valentin Patrizinium’u düzenlenir. Patrizinum geçmişte büyük bir şenlik olarak düzenlenirken, günümüzde bu şenlikler önemini yitirmiştir.

14 Şubat Aziz Valentin günüdür; dolayısıyla Valentin/Valentina ismine sahip olan kimselerin de isim günüdür. Aziz Valentin yüzyıllarca menenjit hastalarının koruyucusu kabul edilmiş, ilerleyen dönemlerde ise Hristiyanlığın üçüncü sakramenti olan nikahın koruyucusu ilan edilmiştir. Eşler bu günde evliliklerinden mutluluğun ve bereketin eksik olmaması için Aziz Valentin’e niyazda bulunurlar. Valentin Patriziniumları'nda Aziz Valentin’in koruyucu özelliklerinden dolayı, özellikle menenjit hastaları ve evli çiftler için organizasyonlar tertip edilir; kilisede ayin sonrası çiftler ve menenjit hastaları kutsanır. Bu kutsama esnasında hıristiyanlığın yedinci sakramenti olan hastaların kutsal yağ ile mesh edilmesi özellikle menenjit hastalarına özel olarak tertip edilir ve menenjit hastaları özellikle bu günü beklerler.

Bu noktada yanlış anlaşılması muhtemel üç hususun altını çizmek istiyorum:

· İsim günü Orta Çağ’da ortaya çıkmamış, ancak bu dönemde önem kazanmıştır. Bu sebeple isim günü adeti sadece katoliklere mahsus bir uygulama değildir; ortodoks ve protestanlar da aynı günleri bazı farklarla da olsa kutlamaktadırlar.

· Aziz Valentin günü ülkemizde sıkça dile getirildiği gibi bir Hıristiyan Bayramı (Yortu) değildir. Zira yukarıda da belirtildiği gibi yılın her günü bir azize tahsis edilmiştir.

· Aziz Valentin sevgililerin değil, nikah sakramentine sahip, dindar hırsityanların mutluluğunun koruyucusu olarak kabul edilmektedir. Ancak neo-kapitalist transformasyon sonrası nikah ve sakramentler yok sayılarak; 14 Şubat sevgililere mahsus bir gün olarak lanse edilmiştir.

Yukarıdaki izahlardan da anlaşılacağı gibi 14 Şubat Hristiyanlara mahsus bir isim günüdür ve ismin kaynağı olan "Patron Aziz"in koruyucu özelliklerine atıfta bulunulmaktadır. İslam alimi olmak iddiasına sahip olmadığım için, bu günü kutlamanın dinimizde nasıl bir karşılığı olduğu hakkında kanaat belirtecek değilim. Ancak müslüman dostlarıma, 14 Şubat’ta manasız kutlamalar yapmak yerine; varsa Valentin/Valentina adlı dostlarının isim günlerini kutlamalarını salık veririm.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları