Top
11/02/2020

İdlib'te ne işimiz var?

Beykoz’un bir köyünde yaşayan bir amcanın hikâyesini anlattılar.

Kanuni Sultan Süleyman’ı anlatan dizinin müptelasıymış.

Hop oturup hop kalkarak diziyi izlermiş.

Hürrem Sultan’a karşı büyük bir kin duymakta, Şehzade Mustafa’ya karşı ise büyük hayranlık hisleri taşımaktaymış.

“Bu karı bu çocuğu öldürtecek” diye öfke ile söylenir, meş’um sonu beklermiş.

Cami cemaati ise amcamızı kimi zaman alay malzemesi haline getirmekten geri durmazmış.

Zira amcamızın dilinden dizi düşmezmiş ve tesbihatın sonunu zor getirir, henüz camide dizi kritiğine başlarmış.

Ve günlerden bir gün dizinin malum bölümü gelmiş çatmış.

Şehzade Mustafa’nın, babasının ordugâhına giderek kendisini bekleyen akıbete teslim olacağı bölüm…

Amcamız yıkılır.

Bu duruma bir şekilde mani olmalı, tarihin gidişatına el atmalıdır.

Çünkü eğer Şehzade Mustafa ölürse Kanuni’den sonra tahta liyakatsiz şehzadelerin liyakatsiz çocukları geçecek, devlet çökecektir.

Şehzade Mustafa’nın tahta çıkması halindeyse Osmanlı’nın istikbali kurtulacak, plaka kodlarımız 14 Bolu, 15 Budapeşte, 16 Burdur, 17 Bursa şeklinde gidecektir.

Kim bilir belki Viyana da fethedilecek, Münih Olimpiyat stadının adı Yıldırım Beyazıt stadı olacaktır.

Allahını, Peygamberini seven yol henüz yakınken bu hataya mani olmalı, ne pahasına olursa olsun Şehzade Mustafa korunmalı, devletin istikbali kurtarılmalıdır.

Amca kararını verir.

Duyduğu kadarıyla dizi Beykoz ormanlarında çekilmektedir.

Dizi setine gidecek; gerekirse ikna edecek, icab ederse kavga edecek ama Sultan Süleyman’ın oğluna kıymasına mani olacaktır.

“Sakalından utan” demeyi planlamaktadır.

Hele bir de Hürrem Sultan olacak kadına denk gelirse, saçını başını yolması işten değildir.

Dizi setine gidecektir.

Derdi dizinin senaryosuna müdahale etmek değil, tarihin gidişatını değiştirmektir.

Amcamız Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin torunudur.

Onun derdi dizi falan değil, tarihin gidişatıdır.

Tarih yazan dedelerin torunu, tarihe müdahale etmek için dayanılmaz bir istek sahibidir.

Çevresindekileri kendisi ile gelmesi için ikna etmeye çalışır.

Tam o esnada bir genç yanına gelir.

“Amca” der “Ben dizi setinde çalışıyorum. Şehzade Mustafa’yı bir ay önce öldürdük. O bölüm çekileli çok oluyor”

Dünyası yıkılır.

“Desene devlet elden gitti…” der, olduğu yere çöker ve kalır.

Tarihe müdahale şansı elinden kaçmıştır.

Belki de sırf bu yüzden Ruslar Ayastefanos’a kadar ilerlemiştir.

Tahammül edilir gibi değildir bu amcamız için.

Eline fırsatı geçiren Türk’ün, tarihin seyrini değiştirmek gibi bir mesuliyeti vardır.

Bu görevi yerine getirmeyenin alnına kara bir leke çalınmış demektir.

Uzatmanın âlemi yok.

Kan yine o kandır.

Şimdi siz bu amcanın torunlarına, yeğenlerine, kuzenlerine, komşularına “İdlib’te ne işimiz var?” diyorsunuz.

Cevapları ne olur dersiniz?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları