Top
12/02/2024

DEM Parti, Kandil ve ittifak

DEM Parti denilen terör örgütü uzantısı partinin 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki gibi CHP ile ittifak yapmayıp büyükşehirlerde aday çıkarma kararı alması büyük tartışma yaratmış durumda.

Öncelikle Başak Demirtaş'ın aday olmak istemesiyle başlayan süreç CHP kamuoyunda büyük bir moral bozukluğu ile karşılanmıştı. Bu biraz da DEM Parti'nin son seçimlerde İstanbul'da aldığı %8 oyun CHP tarafından 'cepte' görülmesinden kaynaklanıyordu.

Hâlbuki Başak Demirtaş'ın adaylığının arkasında başka bir hikâye yatıyordu. Bir süredir HDP-PKK çevrelerinde yapılan tartışmaları takip edenlerin bildiği üzere Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk veya Leyla Zana gibi isimler Kandil ve Kandil'in emrindeki DEM Parti yönetimi tarafından pasifize edilmiş durumdalar. Buna karşı da Selahattin Demirtaş'ın DEM Parti'ye yönelik eleştiri mahiyetinde yazdığı yazılar da kamuoyuna yansımış durumda. DEM Parti'yi Türk Solu'nun kontrolüne girmekle eleştiren Demirtaş aynı zamanda da eşinin aday olması üzerinden de DEM Parti'ye "ben buradayım, beni pasifize edemezsiniz" mesajı vermişti.

Öte yandan DEM Parti Genel Merkezi de aslında kendilerine karşı ortaya çıkmış bu adaylık girişimini CHP ile yürümekte olan ittifak pazarlığı sürecinde CHP'ye karşı bir pazarlık kozuna dönüştürdü.

Tam da bu tartışmaların arttığı bir zamanda ise düdük çaldı ve tartışma bitti. Düdük sesi Kandil'den geliyordu. Kandil'deki terörist başlarından biri yaptığı açıklamayla CHP ile ittifakın öneminden bahsediyordu. Açıklamadan hemen sonra da beklenen oldu Başak Demirtaş'ın adaylıktan çekildiği duyuruldu.

DEM Parti diye bir partinin olmadığı, o yapıda esas kararların PKK tarafından alındığı, belirleyici olanın da Kandil olduğu bir kez daha görülmüş oldu.

Başak Demirtaş gibi daha fazla oy alabilecek bir aday varken sonradan örgütün işaret ettiği isimlerin aday gösterilmesi de DEM Parti ve Kandil için esas meselenin daha fazla oy olmak olmadığı olarak okunabilir.

Böylece İstanbul başta olmak üzere CHP adaylarına karşı daha zayıf adaylarla çıkmak ve muhtemelen de seçimlere çok da asılmamak gibi bir taktiğin belirlenmiş olması ihtimali bulunuyor. Eğer böyle bir taktik belirlenmişse bu zannedildiği gibi Ekrem İmamoğlu ve CHP için çok da istenmeyen bir durum değildir.

Zira son seçimlerde de görüldüğü üzere Türkiye'nin çoğunluğunu oluşturan milliyetçi-muhafazakâr seçmenler bir tarafta PKK uzantısı partilerin yer aldığı bir ittifakı gördüğünde yaşadıkları her türlü sorunu görmezden gelip o ittifakın karşısında yani Cumhur İttifakı'nın yanında sapasağlam bir şekilde yerlerini alıyorlar. Bu durum böyleyken DEM Parti ile ittifak yapmanın getirisinden çok götürüsünün olması muhtemeldi.

İşte bu noktada, Kandil'den ittifak yapılmasını da destekleyen açıklamaları da hesaba katarsak, akıllara şu sorular geliyor:

DEM Parti zayıf adaylar çıkarıp seçimlere asılmayarak CHP adaylarına sağ seçmenden oy akışının sağlanmasındaki bu psikolojik bariyeri mi ortadan kaldırıyor? Yani bir "tavşan aday" durumu mu söz konusu?

Ya da DEM Parti'nin çıkardığı adayları geri çekmesi gibi bir ihtimal mi bulunuyor?

Bu sorular üzerine bir de Kandil'in Washington'dan bağımsız hareket edemeyeceği gerçeğini akıldan çıkarmadan düşünmek gerekiyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp