Top
04/05/2024

Özgür Özel kimi mağlup etti?

İktidar ve ana muhalefet partilerinin liderlerinin görüşmesi tüm dünyada olağan bir şeydir. Fakat ülkemizde sekiz yıldır böylesi bir manzara görmediğimiz için olağanüstü bir gün yaşadık. CHP'nin eski başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz sonrasında Erdoğan aleyhinde öyle bir kampanya başlattı ki, hiçbir CHP'li siyasi bırakın böylesi bir fotoğrafı vermeyi, Ak Partili bir ilçe başkanıyla dahi görüşmeye çekinir hale gelmişti. Bu yüzden Özel'in başardığı şey gerçekten büyük.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Özgür Özel'in bu buluşması Kılıçdaroğlu ve Akşener gibi halkın emekliye sevk ettiği liderler eliyle büyütülen kutuplaşmayı ortadan kaldırabilir mi? Elbette kolay değil. Fakat bu fotoğraf karesi dahi ülkenin nefesini değiştirmeye yetti. CHP içinde kaostan, nefretten beslenenler ise derin bir öfke kuyusuna düştüler. Diyaloğa değil, kavgaya çağıran Kılıçdaroğlu ile hızını alamayıp "Özel'in Cumhur İttifakı'na katıldığını" iddia eden mezhepçi lobi mağlup oldu.

95 dakika süren uzun görüşmede Türkiye'nin pek çok meselesinin ele alındığı biliniyor. Bazı konularda uzlaşma sağlanmasının mümkün olmadığı da malum. Fakat Özel'in "Sayın Cumhurbaşkanım" diyerek başladığı konuşmasında "Ben 15 Temmuz'a asla tiyatro diyenlerden olmadım" demesi partinin bundan sonra izleyeceği rotanın ipuçlarını vermesi açısından önemli. Gerçekten de Özel, TBMM bombalandığı sırada Meclis'e gelerek "darbeye boyun eğmeyeceğiz" diyerek konuşma yapan bir CHP'liydi. Seçimler öncesinde iktidara en sert muhalefeti yapan bir figür olarak Özel, herhalde bu duruşuyla en çok "müzmin Erdoğan hastalığına duçar olan" kesimleri hüsrana uğratmıştır.

Fakat Özel, en büyük galibiyeti şüphesiz kongreyi kazanmasına vesile olan, bu yüzden CHP koltuğunda eğreti oturması için elinden geleni yapacağından kuşku duymadığımız İmamoğlu karşısında aldı. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli liderlerinden birisi olan Erdoğan'la buluşarak "genel başkanlık koltuğunu" sağlamlaştırdı. Artık Özel o makamda vekâleten değil, asaleten oturacak.

Bu görüşmeye, Erdoğan'ın "AB'yle ilişkiler, Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsrail'e karşı tutum" gibi konularda yörünge değişimi yaşayacağının ilk işareti gibi bir anlam yüklemeye çalışanlar da oldu. Hatta bazıları Batı'yla yaşanan gerilimin bitirilmesi için masada "Kavala-Demirtaş" pazarlığı olacağını ve Cumhurbaşkanının bu yola sıcak baktığını iddia edenler dahi oldu. Özel'in görüşmeye Namık Tan gibi ABD'nin ülkemizdeki gönüllü misyon şefi olarak hareket eden bir figürü getirmesi de bu fırsatçıların gözlerini parlatmaya yetmişti.

Ancak görüşme tamamlandıktan birkaç saat sonra Ticaret Bakanlığı İsrail'e karşı yaptırımların ikinci aşamasına geçildiğini ve ticari ilişkilerin "tamamen kesildiğini" duyurunca bu parlayan gözlerin feri bir anda söndü. Türkiye bununla yetinmedi ve İsrail aleyhine açılmış olan davaya müdahil olarak katılacağını da ilan etti. Kavala sustu.

Gerçek şu ki iki liderin görüşmesine gereğinden fazla önem atfetmek, en az diyalog kapısının aralanmasını küçümsemek kadar yanlış. Bundan sonra CHP liderinin işi çok daha zor. Bir yandan parti içindeki müzmin hastalarla uğraşmak, diğer yandan koltuğunu sağlamlaştırmak zorunda. Yine hakkını vermek lazım. Kimse kendisinden bu performansı beklemiyordu.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları