Top
Markar Esayan

Markar Esayan

markar.esayan@aksam.com.tr

08/08/2020

21. yüzyıl bizim…

Türkiye yine bir finansal saldırı ile karşı karşıya. Londra’daki simsarlar yine gece mesaisi yapıyorlar. Ama işleri kolay değil. Eskiden danışıklı döğüşle ülkenin canına okur, vatandaşın cebindeki parayı kriz bahanesiyle çalarlardı. Siyasetçinin IMF’ye bel bükmekten başka seçeneği olmazdı. Yüksek faizle alınan borçlar daha yüksek olan borçlanma faizlerine giderdi. Yani finans oligarşisinin cebine.

***

Şimdi Erdoğan gibi milli liderler, Berat Albayrak gibi milli bakanlarımız var. Kabine açıklandığında Berat Albayrak’ı Hazine ve Maliye Bakanı olarak gördüklerinde hiç memnun olmamışlar, hemen saldırıya geçmişlerdi. Albayrak’ın yerli ve milli olmasından ileri geliyordu bu… Ellerinde oynatamayacakları, devşiremeyecekleri, kompleksli davranmayacak, liderine bağlı bir kişiydi çünkü. İşte o lider dün konu hakkında şöyle konuşuyordu.

***

“Türkiye bir tırmanışta ama bu bizim tırmanışımızı görmeyenler var. Türkiye adeta bir uçuşun içerisinde. Biz, Türkiye olarak bu kalkınmamızı yüksek oranda devam ettiriyoruz. IMF’ye olan borcumuzu sıfırladık. Kimse halkımızı yanıltmaya çalışmasın. Benim Hazine ve Maliye Bakanımla ilgili, bunlar yetişemedikleri üzümlere koruk diyor. Sen ülkeye bak ülkeye; ülke nerede, batı nerede, dünya nerede? 150’ye yakın ülkeye yardım gönderiyoruz. Bu Türkiye’nin gücünü gösteriyor.”

***

Zaten tüm problem de bu tırmanış değil mi? En büyük korku ve endişe Türkiye’nin tarihe güçlü bir şekilde dönmesi değil mi? Bu bakış açısını bir batılı gözünden anlamak mümkün; ancak bu tırmanışı içimizde tehdit görenleri anlamak çok daha zor. Bir kısmını Erdoğan nefretiyle açıklasak bile onun öncesinde de böyle kendinden nefret eden bir eğilim yok muydu? Ben çok iyi hatırlıyorum, vardı.

***

Yoldaş Davutoğlu’nun son röportajını izlediniz mi? Hiç sağcı olmadığını, ortaokul yıllarında Marksist literatürü hatmettiğini söylüyordu. Onca yıl görev aldığı AK Parti’nin sağ değil, halkçı/devrimci muhafazakar olduğunu bile anlayamamış. Ama daha da kötüsü, sergilediği o yaranma ve eziklik durumu. Sekülerinden İslamcısına çok yaygın bir psikolojik sorun bu ülkemizde.

***

250 yıllık etkiler, tahribatlar şüphesiz birkaç yılda sağalacak değil. Ama 250 yıl sürecek de değil. Beş on yılda bu defterleri tamamen kapatırız. 21. yüzyıl bizim evelallah.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları