Top
Markar Esayan

Markar Esayan

markar.esayan@aksam.com.tr

04/04/2016

Bir ABD gezisinin 200 yıllık hikayesi…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyetin ABD gezisi, öncesinde ve sonrasında yaşananlar, içinden geçtiğimiz darbe tünelinin özelliklerini taşıyordu.

Ve aslında, onca kötücüllük, devasa kaynak, gizli görüşmeler, kurulan kirli ittifaklar, bir halkın üzerine uğru gibi çökmeyen çalışan bir karabasan operasyonunun nasıl can çekiştiğinin görsel şölenini de yaşattılar bizlere… Burada birkaç yazıdır işlemeye çalıştığım “Milli ve yerli” hareketin karşısında yer alan gayrımilli ittifakla, tam bir iç işgale yeltendiler. Bunun için bu ülkeye Batıcılıkla sokulan “tarihsel çelişkiyi” kullandılar. Bu çok güçlü bir damardı. Merhum İdris Küçükömer’in “Bu ülkede sol sağ, sağ soldur, ülkenin ilerici kesimleri İslamcı halk kitleleridir” tesbitinde ifade ettiği, iki ana akımı önce oluşturan, sonra da onları karşı karşıya getiren bir çelişkiden bahsediyoruz. Batıcılaşma, bu ülkeye ta 3. Selim ve 2. Mahmud dönemlerinde tepeden girdiği ve bürokrasinin temeli olduğu için… Alelacele, çözülme paniği içinde bir mühendislik projesi olarak halka dayatıldığı için… Bu tarihsel çelişkiyi Sultan Abdülhamid fark ederek, süreci dengelemeye, ıslah etmeye çalıştığı ve bu yüzden çelişkinin öteki tarafındaki Jakoben laiklerce (Jön Türkler ve itifakları) bizzat çökertildiği için… Sultan Abdülhamid’in çökertilmesinin Osmanlı’nın Almanya’nın yanında emperyalist bir savaşa sokularak unufak edilmesi (amacını) sonucunu içerdiği için… Ve yeni, ülkenin 22 milyon kilometrekareden iskonto edilerek 974 bin kilometrelik alanda,İslamcı olmayan diğer Batıcı akıma kurdurtulması da Sykes-Picot zihniyetinin tık nefes kaldığı noktada uygun bir konsensus olmuştur. Dolayısıyla, bir bürokratik tepe hareketi olan “Batıcılaşma”, seksen yıl boyunca yerli halka, özgün kimliğe karşı, kendisine yabancılaşmış, fark etmeden İslamofobik olmuş, kendisini “ötekilerin” efendisi olarak görmüş bir sosyoloji yaratabilme fırsatı buldu. Bugün CHP’nin karşılığı bu kodlarla üretilmiş mühendisliğe denk gelir. O nedenle, bu 200 yıllık projenin başarısız olduğu şeklinde bir mesajı sürekli olarak kendi şahsında veren Sayın Erdoğan, bir paratoner gibi tüm şimşekleri üzerine çekiyor. Milli Görüş Hareketi bu mesajı dün de veriyordu. Ama iktidarsızdı. 28 Şubat’ta potansiyeli fark edilmiş ve bin yıllık bir dönemin açılması için mekanizmalar çalışmaya başlamıştı. Çünkü orada fark edilen tehlike merhum Erbakan ve Refah Partisi’inden ziyade, oluşan yeni muhafazakâr burjuvazinin ortaya çıkmasıydı. Politik aktörü, eğer bir sınıfa dayanmıyorsa, darbelerle veya “küçük bir dokunuşla” hal etmeniz çok kolaydır. Ama sınıf bir kez oluştu mu onu düzen kurucu özelliği önlenemez. Bu yüzden 28 Şubat Anadolu’dan yükselen bu yeni burjuvaziyi boğma amacını önceliyordu. Ve bence, Paralel Örgüt, bu sosyolojiyi içeriden kavrama yönünde kurulmuş muazzam bir mühendislik projesiydi. Paralelin liberal aydınlarla ittifakı basit bir çakışma değildir. PKK ile bu ikisinin koyun koyuna olmasının, CHDP’nin de buna Meclis’te temsilcilik yapması da öyle… Karşı karşıya gelen halk ve mühendisliklerdir. Kafalar karışmasın…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları