1 R. Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığının açıklandığı gün yaptığı konuşmada gözlerden kaçmasını istemediğim bir hususun altını çizmek istiyorum. Daha önce de defalarca dile getirdi. Ama bu son konuşma önemli. Bundan sonra (en azından resmi ve aleni olarak) bir daha Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla konuşma şansı bulunmayacağını, dolayısıyla Ak Parti’den ayrılacağını ilan ettiği bir konuşmada söyledikleri önemli. Orada söylenenlerin bir kısmı geçmişi hatırlatarak köklere vurgu yaparken, önemli bir bölümü gelecek tasavvurunda bulundu dinleyenlerin hatırlayacağı gibi. Benim bugün üzerinde durmak istediğim ise bu tür ayrılık konuşmalarında söylenen bazı şeylerin vasiyet hükmünde olduğudur. Tayyip Erdoğan bu önemli konuşmasında ‘üç dönem’ şartını hatırlatıp kendisinden sonra da bu şarta uyulmasını beklediğini söylemiştir. İşte bu vasiyettir. Son konuşmaya kadar, bir çok kesimde Tayyip Erdoğan’dan sonra kalanların bu kuralı değiştireceği yönünde bir inanış/beklenti mevcuttu. Artık bundan sonra bu söz konusu olamaz. Erdoğan’ın vasiyetine karşı çıkmayı (en azından yakın vadede) kimse göze alamaz. Bu demektir ki, 2015 seçimlerinde Ak Parti’de kadroyla beraber, belki bir zihniyet değişimi, siyaset etme biçimi, teşkilat yönetimi gibi hususlarda da önemli değişikliklere tanık olabiliriz.

2 Ak Parti’de üç dönem kuralının uygulanması ile, Kimse vazgeçilmez olmadığını, o kimse olmadanda hayatın devam ettiği bir kez daha görülecektir. b-Alttan alta hep devam edegelen ikincil kadro oluşturma çabalarının anlamsızlığı bir kez daha ortaya çıkacaktır. c-Kadroların yenilenmesiyle (veya yenilenebilir olma ihtimal ve beklentisinin var olmasıyla) teşkilatlara yeni bir heyecan gelecektir. d-Belki de aktörlerin değişmesiyle siyasetin kalitesinde de görece bir değişiklik olacaktır. e-Asıl önemlisi, önemli ve asıl olanın kişiler değil kurumlar olduğunun altı kalın çizgilerle çizilmiş olacaktır. Bu da Türkiye siyaseti için hiç de az bir kazanım değildir.